Bilge ile birlikte hiç oyalanmadan gelmiştik partiye. Çok gereksiz bir şeydi partiler ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bilgeyi kırmak istemiyordum. İçeri girdiğimizde yine geçen gün ki gibi çok kalabalık olduğunu fark ettim. Bu çocuk bu kadar kişiyi nasıl buluyordu? Hepsi bizim okuldan değildi. Daha önce hiç görmediğim insanlar da vardı. Bir yer bulup oturduk ve öylece partiyi izlemeye başladık.
"Hadi Elis gel oynayalım." dedi Bilge kolumdan çekiştirerek. Şuan tam tersi bir şekilde uykum çok gelmişti. Ve müzik dursa kesin uyurdum.
"Şimdi şuracıkta uyuyacağım Bilge. Sen oyna kalkacak halim yok." dedim kolumu kendime çekerek.
"Sen oynamazsan bende oynamam. Bari içecek bir şeyler alayım. İster misin?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. Bilge gittikçe gözden kaybolurken karşıdan gelen Çağıl ve Barlas dikkatimi çekmişti.
"Ne o? Niye geldiniz hani gelmiyordunuz?" dedim sırıtarak.
"Sizi yalnız bırakacak değiliz. Alış buna." dedi Çağıl bana doğru eğilerek.
"Kendi başımızın çaresine bakabiliyoruz teşekkürler." dedim bende ona eğilerek. Sadece göz devirdi ve oda benim gibi etrafı izlemeye başladı. Karşıdan Bilge geldi ve içeceğimi bana uzatarak yerine geri oturdu.
"Onu sen içme bence." dedi elimdeki birayı göstererek Çağıl.
"Niyeymiş o?"
"Seni eve kadar taşıyamam."
"Senden yardım bekleyen yok zaten." dediğimde elimdeki birayı aldı ve kafasına dikti. Ben gözlerim kocaman açılmış bir şekilde ona bakarken onun mimikleri bile oynamıyordu. Tepki vermedim ve etrafı izlemeye devam ettim. Sonuçta haklıydı. Bünyem o kadar da sağlam değildi. Bu bir bira olsa dahi çabucak etkisine kapılacağımı bende biliyordum ama biranın verdiği etki güzeldi. Unutturuyordu. Tam ben o şekilde düşünürken karşıdan Ömer geldi ve gülümsedi.
"Vay kimleri görüyorum böyle. Elis hoş geldin canım kardeşim." dedi elimden öperek.
"Ne diyorsun Ömer?" dedim elimi geri çekerek. Herkes bize bakıyordu ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Çağılın ayağı dikkatimi çekti o sırada. Gözlerimin içine bakıyordu ve ayağı çok hızlı bir şekilde sallanıyordu.
"Demek daha haberin olmadı. O annen olacak kadının yattığı adamın oğluyum ben." dedi kahkaha atarak. Bir an tüm hücrelerimin donduğunu hissettim. Ciddi olamazdı değil mi? Böyle bir şey gerçek olamazdı. Kendime gelmek istercesine elimi tırnakladım ve dolmuş gözlerle yere baktım. Etrafta herkes bunu duymuş olacak ki konuşmaya başlamıştı. Tırnaklarımı avcumun içine daha çok bastırdım ve sakinleşmeye çalıştım.
"Ne diyorsun lan sen?" diyerek Ömer'in üstüne atılan Çağıl tamamen sersemliğimden kurtarmıştı beni. Çağılın Ömer'e geçirdiği yumruk herkes dahil beni de çok şaşırtmıştı. Ömer ise sadece gülüyordu.
"O orospu annesi yüzünden ailem dağıldı benim. İkisinden de nefret ediyorum." dediğinde Çağıl Ömer'in üstüne atıldı ve ard arda yumruklar geçirmeye başladı.
"Birinin annesini orospu ne demek lan it." dedi ve Ömer'in karnına tekme geçirerek Ömer'in öksürmesine neden oldu.
"Çağıl dur lütfen yapma." diyebildim o an sadece. Çağıl bana doğru döndü ve anlamayan gözlerle bana baktı. O sırada Ömer Çağıl'ın boş anını yakaladı ve Çağıla yumruğunu geçirdi.
"Çağıl Oğuz. Demek Elis ile konuşuyorsunuz. O annesinin böyle bir şey yaptığını söylemiş miydi sana?" dediğinde yere çöktüm ve ağlamaya başladım.
"Doğru mu söylüyor bu it?" dedi Çağıl bana bakarak. Sadece kafamı kaldırdım ve öylece baktım.
"Cevap ver bana Elis." diye bağırdığında kafamı sallamakla yetindim. Bir şey söyleyecek halim kalmamıştı. Çağıla bir şey anlatmamıştım çünkü kendimi bunu söylemeye hazır hissetmemiştim. Çağıl olunca her şey daha da zor oluyordu ve ben ona bir şeyler söylemekte her seferinde çok zorlanıyordum. Bu sözüm üzerine Çağıl da kafasını salladı ve çıkışa doğru herkesi ittirerek ilerledi.
"Çağıl!" diye bağırdım ve son gücümle arkasından koşmaya başladım. Dışarı çıktığımda her yerin ıslak olduğunu görmüştüm. Anlaşılan o ki biz içerideyken yağmur yağmıştı.
"Çağıl lütfen bekle." dedim ve daha hızlı yürümeye başladım. Birden arkasını döndü ve bana doğru yürümeye başladı.
"Ne zaman söylemeyi düşünüyordun Elis? Belki de bir şey söylemeyecektin?"
"Çağıl ben sadece bunu söyleyemez.."
"Tamam Elis ne istersen onu yapabilirsin. Ama bundan sonra ben yokum."
"Bunu söylemesi çok mu kolay sanıyorsun sen? İçimin ne kadar çok parçalandığından ve sana bunu nasıl anlatsam diye ne kadar düşündüğümü biliyor muydun?" diye çok güçlü bir şekilde bağırdım. Çağıl bana daha çok yaklaştı ve kafasını bana doğru eğdi. Tam o sırada yeniden yağmur yağmaya başlamıştı.
"Bazı şeyler söylenmez. Utanmakla ya da korkmakla alakası yoktur bunun. Bazen; kelimeler bazı anlamlara gelmez. Ama ben sana aklına gelebilecek her şeyi söylüyorum. Bunların hepsi sırf anlamlarını kazansın diye Elis. Asıl sen anlamıyorsun."
"Çağıl seninle tanıştığımdan beri her şey daha farklı ve ben çok daha fazla zorlanıyorum." Çağıl bir süre bana baktı ve elimi kalbine götürerek konuşmaya başladı.
"Acım da, yaram da ,suçum da, cezam da, ödülüm de, yalanım da bu. Hepsi bu. Kalbimin tamamı bunları kaplarken ben sana ne yapabilirim ki?" dediğinde Çağıla sarıldım ve ağlamaya başladım. Oda bana sarıldı ve yağmurun altında o şekilde bir süre durduk.
"Özür dilerim Çağıl ben sadece yapamadım." dedim titrek çıkan sesimle.
"Şh geçti artık. Olan oldu ve geçti. Üzülmeye veya sıkılmaya da gerek yok. Devam ediyor işte." dediğinde başımı salladım.
"Elis?"
"Hı?"
"Yemin ederim, gözlerinden anlamıştım benim için herhangi birisi olmayacağını." dediğinde daha sıkı sardım onu. Ağzından dökülen o güzel cümleler onu sevebilmem için yetiyordu.
"Gel daha fazla üşümeyelim yeterince ıslandık zaten." dedi ve benden ayrılarak yürümeye başladı. Bende onu takip ettim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Tanışmanı istediğim biri var." dedi ve gülümseyerek yürümeye başladı. Saat geç olmuştu ama umurumda değildi. Annemi görmesem şuan daha iyi olacaktı. Kafamı salladım ve birlikte sessizce yürümeye devam ettik.
****
Geldiğimiz yer bir apartmandı. Ne yaptığını veya neden burada olduğumuzu bilmiyordum ama az çok tahmin ediyordum. Burası Çağılın evi olmalıydı. Ya da öyle bir şeyler. Çağıl anahtarıyla kapıyı açtı ve içeri geçerek benimde girmem bekledi."Çağıl sizin evinizde ne işimiz var?"
"Dedim ya tanışmanı istediğim biri var diye." dedi ve kafasıyla içeriyi gösterdi. Daha fazla bir şey demedim ve içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
ChickLitGenellikle hep erkekler sarar bir kızın yarasını. Peki bir erkeğin kapanmak bilmeyen yarasını bir kız sarmaya çalışırsa başarılı olabilir mi? Prensin uyuyan prensesine ulaşması için geçtiği sarmaşıkları bir prenses geçmeye çalışırsa eğer, ne olur...