1x5

1.1K 61 18
                                    

"Koca ayak gerçek mi?"

Böyle söylemiştim evet. Saçma. Zaten söylediğime pişman olmuştum. Gerçekten. 

Dean bir kahkaha koyverdi. Çok mu komikti anlamamıştım. Yüzümü buruşturdum. 

" Ah, hayır. Kesinlikle gerçek değil." dedi. Hala gülüyordu. Bir şey söylemedim ve arkama yaslandım.  Nereye gidiyorduk acaba. Belki de bir evleri vardı. Oraya gidiyorduk, ha? Bahçesi olan bir ev. Iıım güzel olabilir. Sam uyumuştu. Ve gün doğmak üzereydi. Ben arabadayken hiç uyumamıştım. Şimdi neler olacağını merak ediyordum. Veya nereye gideceğimizi. Evet kafamda bir yer canlandırmıştım. Bir ev, dağınık bir ev. Onların düzenli olmasını beklemiyordum çünkü. Kafamı arabanın penceresine yaslamıştım. Tam o sırada, Dean son ses müzik açtı. Bu şarkıyı biliyordum aslında. Severdim de. Yaslandığım yerden bir anda kalktım. İlk önce böylece müzik açması hoşuma gitmemişti. Yani, şarkıyı severim ama böylece açması rahatsız ediciydi.

"Dean!" diye bağırdı , Sam. " Kapat şunu.Lütfen." dedi.

Bende o sırada konuşmaya anlamsızca atladım.

"Bence dursun bu şarkıyı severim, hey Dean müzik zevkin..Güzelmiş." dedim. Tam bir aptaldım neden  böyle bir şey söylemiştim ki? Sam tek kaşını kaldırdı ve arkasını dönüp bana baktı.

"Ne?" dedim. Bu şarkının ismini bir türlü hatırlayamamıştım ama tam o sıra aklıma geldi . Wanted Dead or Alive.

Biz Dean ile birlikte şarkıyı söylerken, Dean " Hadi Sam! Bize eşlik et!" dedi. En sonunda üçümüz birlikte bağıra bağıra şarkıyı söyledik. Bu hoştu. Yani...

En sonunda gelmiştik. Ama burası hayal ettiğim gibi değildi. Dostum, burası bir ev bile değildi. Burası bir moteldi. Motelde kalıyorlarmış. Dağınık, bahçeli evi kafanızdan silin arkadaşlar.

Yüzümü buruşturup, arabada oturdum. Sam ve Dean arabadan inmişlerdi bile.

Dean, "Ne? Sarayda yaşamamızı beklemiyordun herhalde?" dedi.

"Hayır. Ama aklıma böyle berbat bir fikirde gelmemişti." diye homurdandım.

" Hadi, in arabadan." dedi. Kapıyı açtı. Ukalaca bir tavırla, "Teşekkürler." dedikten sonra ayaklarımı sürte sürte motele yürüdüm. 

Resepsiyonda, Dean'i bir bayanla konuşurken gördüm, yanlarına gittim. "Tek bir oda. Üç yatak olması gerekiyor." gibi bir şeyler geveliyordu ağzında. Dur bir saniye, o iki aptallla aynı odada mı kalacaktım? Hayır.

" Hayır," diye atıldım hemen.  " İki oda." dedim. Dean bayana bir saniye dedikten sonra beni kenara çekti.

"  Bak, şeytanlar gelirse ve sen başka bir odada olursan sana yardım edemeyiz. Bunun çok hoş bir durum olmadığını biliyorum ama böyle olması gerekiyor. Tamam mı?" dedi.

Onun söylediklerini alaycı bir tavırla tekrar ettim. 

Dişlerini sıkarak, "Tamam mı?" dedi. Kafamı salladım. Çok güzel, iki erkekle birlikte aynı odada kalıyorum! 

Benden pek hoşlanmadıklarını söyleyebilirim aslında. Suratıma bile bakmıyorlardı. Mükemmel. Ha bu arada bunlar bana neden yardım ediyorlardı? Her kızı şeytanlardan korumak için yanlarına almıyorlardı herhalde. Bunu sorabilirdim belki ama bence şimdi değildi. Yani sırası değildi.

" Ben yiyecek bir şeyler almaya çıkıyorum." dedi Sam.

" Turtamı unutma Sam." dedi Dean. O turtaya fazla ihtiyacı varmış gibi söylemişti bunu.

" Bende gelebilir miyim? Sıkıldım da." dedim. Gerçekten bu iğrenç motelde çok sıkılmıştım. Ayrıca çarşafları kokuyordu.

"Tabii gelebilirsin." dedi Sam. Dean suratını buruşturdu. Ne alakaydı yani bunu neden yapmıştı hiçbir fikrim yoktu.

" O turtayı unutmayın." diye bağırdı arkamızdan. 

Yemek almak için bir yere girdik. Ben hamburger almıştım ama Sam şaşırtıcı bir şekilde sebzeli bir şey almışt sanırım. İğrenç. Yemeğine bakıp yüzümü buruşturdum. 

"Banada sizin yediğiniz şeyler güzel gelmiyor." dedi. Gülümsedim. Yemekleri aldığımız yerden çıktık.

Yolun karşısında bir olay olmuştu galiba, herkes birinin başına toplanmıştı. Hemen oraya gittik. İnsanların arasından geçtik ve boynunda ısırık izi olan bir adamla karşı karşıya geldik. Bu korkunçtu, yani bunun bir vampirin yaptığına emindim, ama sokak ortasında bunu yapan bir vampir... İlginçti.

Motele doğru yürüyorduk, yaklaşmıştık. 

" Sam, turta?" dedim. Omuz silkti. Ama bence başımız belada falandı çünkü Dean o turtayı gerçekten istiyordu.

Odaya girdiğimizde, Dean yatakta yatıyordu. Hemen kalktı. Dean bir şeye söylemeye kalkmadan Sam hemen söze girdi.

" Turtanı unuttuk , Dean." dedi. Dean yüzünü buruşturdu.Sonra,  Sam'in  yanına gidip ;

"Anlamıyorsun.. O turtaya ihtiyacım var..." dedi. Şaşırmıştım veya şaşırmamıştım ondan beklerdim

Sam onun dediklerini umursamayıp sokakta gördüklerimizi anlattı. 

" Bir vampir , gündüz, sokak ortasında, birinin kanını emerek öldürüyor?" dedi. " Evet, ilginç bir olay. Bence Bobby'i aramalıyız." dedi Sam. 

Bobby? Bobby'de kim? Aradılar. Sam telefonu hoparlöre aldı. "Hey Bobby, benim."  dedi ve ardından olayı anlattı. 

" Bu bir vampir değil." dedi Bobby. 

" Nasıl yani? Isırık izleri ve tüm kanın bitmiş olması ne peki?" diye soru Dean.

" Bu vampir gibi ama değiller. Aynı soydan değiller . " dedi Bobby.

" O zaman ne onlar?" diye araya girdim. 

" Hey, sen Selly olmalısın. Ama konumuz bu değil, onlar... Onlar Vampanez." dedi.

" Vampanez de ne?" diye sorduk. Tuhaf... Vampir ama değil.

" Bir vampir gibi değiller aslında Vampanezlerin ten rengi mordur. Ve vampirler gibi cesetleri saklamaya gerek duymazlar. Ayrıca güneşe çıkabilirler. Genellikle tünellerin altında yaşarlar." dedi Bobby.

" Sen bu bütün bilgileri nereden biliyorsun Bobby?" diye sordu Dean.

" Senden daha çok yaşadım, aptal." dedi Bobby.

" Herneyse, onları nasıl öldürebiliriz?" dedi Dean.

" Vampir kanına bulanmış bir kazığı kalbine saplayarak." dedi Bobby.

Dean , " Teşekkürler." dedikten sonra telefonu kapattı.

Bir vampiri vampir kanıyla öldürecektik. Bir vampir kanını nerede bulacaktık peki?

Bu bölüm bence diğerlerine göre daha güzel oldu :D . 10 Votes ve 5 Comments olursa yeni bölümü yazabilirim :s 

İyi okumalar xx .

SupernaturalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin