Gözlerimi açmaya çalıştığımda hala arabada olduğumuzu anladım. Yerimden kıpırdama cüretini gösteremedim. Dean ve Sam de çok sessizdi. Ben onların sessiz olmalarına değil de iki karı-koca gibi kavga etmelerine alışmıştım. Sonunda iki büklüm şeklimden kurtulup doğruldum.
"Günaydın" dedim.
"İyi öğlenler." dedi Dean.
Kafamı olumsuzca salladım ve Sam'e döndüm. O da cama kafasını dayamış mışıl mışıl uyuyordu.
"İkinizde bu saate kadar uyudunuz."
'Yani?' bakşımı attım.
"Açım."
"O zaman bir yerde durda yemek yiyelim."
"Yok.Güzel yemek yapan yerleri geçtik!"
"Dursaydın o zaman."
"Ama siz uyuyordunuz! Uyandırmak istemedim."
"Peki... O zaman biraz daha aç kal Dean." dedim ve kulaklığımı kulağıma takıp camdan dışarı baktım. O sıra Sam uyandı. Yazık, onu da uykusundan etmiştik.
Ben kulaklığımla şarkımı dinlemeye devam ederken, birden başka şarkı sesi duymaya başladım. Dean son ses 'Heat Of The Moment' açmıştı. Kulaklıklarımı çıkarıp ona sorarcasına baktım.
"Dostum, Asia." dedi.
"Gerçekten mi?"
"Evet." dedi.
En sonunda bir yerde durduk.Gerçekten çok açtım!
Şirin hanım hanımcık bir bayan garson yanımıza geldi ve siparişleri almaya başladı.
"Ne isterdiniz yakışıklı bayım ve diğerleri?" dedi demin hanım hanımcık dediğim sürtük bayan.
Dean dudaklarını büzüp,"Sanırım ben hamburger alacağım" dedi. Garson kız kaşının tekini kaldırıp sorarcasına Dean'e baktı.
"Peki... Ya sen ne alırdın yakışıklı?" dedi garosun *hanım gözleriyle Sam'i süzerken. Orada bir kahkaha attım! Çünkü Dean baya bozulmuştu.Eh,onun bu hallerini görmekte paha biçilemezdi tabii! Sam ise bir yandan sırıtıyor bir yandan da kızarıyordu. En sonunda bende siparişimi verdim ve kız oradan kıkırdayarak uzaklaştı.
Yemeğim geldiğinde büyük bir iştahla yiyiyordum. Dean hamburgeriyle evlenmişti. Sam ise salatasını yiyiyordu. Biz de Dean'le ona ondan iğreniyormuş gibi bakıyorduk. Aslında burada iğrendiğimiz şey Sam değil,salataydı... Biz böyle saçma sapan bakışlar atarkeen birden bir şey oldu! Yemek masamız duruyordu,aslında sadece mekan değişmişti diyebilirim. Sam ve ben telaş içinde aya kalktık ve etrafımıza baktık. Burası bir okul yemekhanesiydi... Yani okuldaydık. OKUL. Cehennem? Aynı şey bence. Bir sürü önyargılı pisliklerle dolu bir bina. Etrafta öğrenciler vardı. Bildiğin okuldaydık. Ben ağzım açık bir şekilde etrafa bakarken, Dean hamburgeriyle sevişiyordu.
"Dean,cidden. Etrafına bir bakar mısın?"
Etrafına şöyle bir baktı, hamburgerının geri kalan kısmını nazikçe tabağa bıraktı ve "Okul!" dedi.
"Gerçekten mi süper-zeka?" dedi Sam.
Dean cevap vermeden okulun koridoruna doğru hızlı adımlar attı,bizde onu izledik.
"Her şey eski okulumuzdaki gibi..." dedi Dean.
"Hangisi,bir sürü okul değiştirdik?"
"Boşver şimdi! Eğer her şey eskisi gibi oluyorsa o zaman..."
"... O zaman eski bedenlerimize döneceğiz demektir..." diye Dean'nin cümlesini tamamladı Sam.
"Ha,nasıl yani? Ben,ben anlamadım..." dedim.
"Örneğin, 15 yaşında nasılsan şimdi de öyle olacaksın." dedi
"Örneğin senin gibi mi Sam?" derken gülüyordum.
"Evet,senin gibi." dedi. Koridorun sonundaki tuvalete koştum ve halime baktım,13 yaşındaki halimle tanışın! Dean ve Sam'in yanına gittim. Bildiğiniz gibi Sam zaten küçülmüştü, Dean de küçülmüş ama aynı ukala tavrı yine duruyordu. Yani aslında Dean küçülmüş sayılmazdı,bizden dört yaş büyüktü.
"Sizce bunu kim yapmış olabilir?"
"Bilmiyorum,ama bizim düşmanımız ve eğlenmeyi seven biri sanırım." dedi Sam.
Biraz durdular ve durdular ...
"Hileci!"
"Hileci! dediler aynı anda.
"Bravo..." dedim kendi kendime. Onların arasında kendimi cahil gibi hissediyordum.
"Peki,her neyse. Bu saçma zaman diliminden kurtulmak için ne yapacağız?"
"Belki de eskiden okulda davrandığımız gibi davranırsak bu zaman diliminden kurtulabiliriz." dedi Sam.
"O zaman başlayalım?"
Birinci ders matematikti,en sevdiğim ders(!) Sam ile aynı yaşta olduğumuz için aynı sınıftaydık. Matematik iyiydi.Yani çok. Bu işkence ne zaman bitecekti?! Okulu eskiden de sevmezdim,pek arkadışmda yoktu. Bende 'en yakın arkadaş' kavramı yoktu. Dersimiz bitince, Sam ve ben Dean'in yanına gittik. Bir kızla öpüşmekle meşguldü. Bizi görünce kıza 'bir saniye tatlım' gibi bir şey söyledi ve yanımıza geldi.
"Eskisi gibi davranmamı söylemiştiniz!" dedi.
"Herneyse Dean,konu bu değil. Ben artık bu okula dayanamıyorum! Ne zaman bitecek bu!"
"Hileciyi bulur bulmaz " dedi Sam ve koşarak bir öğrenciye küfürler savurarak bağıran öğretmenimizin* yanına gitti.
"Sen.Hileci.Mr. Wilson asla böyle davranmazdı." dedi ve adam bir anda başka birisine dönüşüverdi.
"Beni yakaladınız. Ne güzel oynuyorduk!" dedi Hileci denen adam.
"Bizi.Normale.Götür." dedim sinirli bir şekilde.
"Yavaş ol, küçük dostum.Sizi elbette normale götüreceğim ama bir şartım va-" diyemeden Sam kazığı Hileciye sapladı! Ve bir anda sabah yemek yediğimiz yere geri döndük.
"Teşekkürler Sam." diyebildim.
Teşekkürler Sam. Beni cehennemimden kurtardığın için...
Bu bölüm baya gecikti. Hem bazı sorunlar yaşadım yazarken hem de sonra araya okul girdi yazamadım arkadaslar,özür dilerim. Umarım bunu beğenirsiniz. Yorumlarınız eksik etmeyiiin. İyi okumalar. xx