"Hey hey burada dur. Çişimi yapmam gerekiyor."
"Sen ciddi misin?" Dean'in ters bakışlarıyla karşı karşıyaydım.
"Evet,oldukça ciddiyim. Arabayı durdur."
Zorlada olsa arabayı durdurabilmiştim. Evet kazanan bendim şimdi sessiz olun.Alaycı bir ifadeyle "Teşşekürler." Dedim.
Durduğumuz yer bir kasabanın girişindeki benzin istasyonuydu. Saat gecenin bir yarısıydı ve bana kalırsa burası oldukça ürkütücü duruyordu.
Hızlı adımlarla lavaboyu bulmak için harekete geçtim. İşimi halletmem gerekiyordu. Hemen.
Lavaboyu bulduğumda hemen tuvaletlerden birine girip kapıyı kilitledim. Kafam karmakarışıktı. Öncelikle Sam'e orada ne olduğunu fazlasıyla merak ediyordum. Pek anlatacak gibi gözükmüyordu ama kaçışı yoktu. Bir de Dean vardı. Aramızda ne olduğundan pek emin değildim. O gün arabada bana seni seviyorum demesine rağmen şu an aramızda birbirinden pek hoşlanmayan iki kardeş ilişkisi vardı. Ve bir de eski hayatımı özlemiştim. Yumuşacık yastıklarda uyumayı... Ama bunlar için artık çok geçti ben hayatımı seçmiştim ve tren çoktan kalkmıştı."Sessiz olur musun?"
Düşüncelerimden sıyrılıp sese kulak verdim. Sanırım tuvalette işi pişirmeye çalışan genclerdi. Başka bir yer bulamamışlar mıydı canım!
"Cehenneme kadar yolun var,tatlım. Zaten var." Çocuk iğrenç bir kahkaha atıp konuşmaya devam etti.
"Crowley,onları yakınlarda bulabileceğimizi söyledi. Plan yapmalıyız."
Kız hemen söze girdi, "Ve sen plan yapmak için bir benzin istasyonunun kokuşmuş tuvaletini seçtin çünkü?"
"Gözlerden uzak olmak için. Artık şikayet etmeyi keser misin?"Bunlar kesinlikle benim tahmin ettiğim biçimdeki gençlerden değillerdi. Crowley, bu adı bir yerde duymuştum. Kafam o kadar karışıktı ki bunu bile hatırlamıyordum.
"Burada biri var." Dedi diğeri. Benden bahsettiklerini anlamıştım ve salağa yatmaya karar vermiştim.
Kapıyı yavaşça aralayıp kafamı dışarı çıkardım.
"Sizce de burası biraz kötü kokmuyor mu?"
İkisi de bana aptal aptal bakıyorlardı. Belki beni bir yerden hatırlıyor olabilirlerdi.
"Seni tanıyor muyum?" Dedi kız olan.
"Hah,hayır hiç sanmıyorum çünkü ben seni tanımıyorum eğer ben seni tanısaydım sen de beni tanırdın,doğal olarak..."
Çok fazla saçmalamıştım.
"Her neyse acelem var. Bence bu kötü koku hakkında bir dilekçe yazmalıyız!" Derken saçma bir şekilde göz kırpmaya çalışıyordum. Hayır kırpamamıştım.
Tuvaletten çıkıp koşarak Impala'nın yanına gittim.
Arabaya bindiğimde "Gazla,gazla!" Diye bağırıyordum.
Dean arabayı köklerken "Neler oluyor?" Dedi.
"Iım,hiç Crowley adına birini duydun mu? Şu an aklıma gelmiyor da."* * * * * *
"Nasıl olur da onu tanımazsın?" dedi hayretle Sam.
"Hey,unuttun mu? Ben yeniyim!"
"Crowley'in Lisa için planları var." dedi aniden yanımda beliren adam. Mavi gözleri gerçekten güzeldi.Tahmin edebileceğiniz gibi bu 'melekti'.
Lisa adını duyduğunda Dean aniden tuhaflaşmıştı. Bunu görebiliyordum. Kimdi bu Lisa? Dean için önemli biri olmalıydı.
"Lisa da kim?"
Bu sorum üzerine arabada herkes birbirine bakmaya başladı. Ama ben onun kim olduğunu tabiki de anlamıştım. Ama nedense bugünlerde aptala yatma numarasını yapmak daha çok işime geliyordu.
Soru soran bakışlarımı onlara yönelttim.
"Bir arkadaşım,benim için önemli." Dean bunu çok ciddi söylemişti. Aslına bakılırsa Dean'in beni sevdiğini düşünüyordum. Dean'in beni sevip sevmemesi pek umrumda değildi tabii.