Uyandığımda bir evin içindeydim.Burası çok kötü kokuyordu ve harap olmuştu. Kafamı pis yerden kaldırmaya çalıştım. Ama dengede duramıyor tekrar yere düşüyordum. Ne olmuştu bana? En son ne yediğimi bile hatırlamıyordum. Burada uzun süredir uyuyor olmalıydım. Beni kimse aramaya gelmemiş miydi? Bu çok acıklı. Sonunda kendimde yerden kalkacak gücü buldum ve eskimiş eşyalara tutuna tutuna ilerlemeye başladım. Arada bir yere düşüyordum. Tanrım! Ben buraya nasıl gelmiştim? Sonunda evin koridoruna çıktım. Ev gerçekten büyüktü. Sonunda evin dış kapısına vardım. Kapıyı zorladım. Hayır,kesinlikle açılmıyordu. Tekme atmayı denerdim ama bana ne olduysa gerçekten hiç halim yoktu. Aynı bir zombi gibiydim. Bir küfür savurdum ve evi turlamaya karar verdim. Bu kocaman evde bir arka kapı olmalıydı değil mi? Yürürken bir banyo gördüm ve içeri girdim. Bana ne olduğuna bakmak istiyordum çünkü canım yanıyordu. Banyonun aynasında kendime baktım. Kafam kanamış ve kanlar kurumuştu. Yüzümde yara izleri vardı. Kıyafetim paramparça olmuştu. İlginç olan kısımsa bunların nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Banyodan çıktım ve bir arka kapı bulma umuduyla evde ilerledim. Yürürken başıma ani bir ağrı girdi ve yere düştüm. Çaresizce başımı tutuyordum, sanki başımın ağrısı başımı tutunca geçecekmiş gibi.
"Çık buradan!"
Neler oluyor?
"Seni bırakamam Dean..."
"Gitmek zorundasın!"
"..."
"Burası çok tehlikeli.Burası iblislerin ve hayaletlerin evi. Git hadi git!"
Koşarak uzaklaşırken bir şeye ayağım takıldı ve bodrumun kapısı açıdı. Merdivenlerden aşağı yuvarlandım.
Gözlerimi avuşturdum ve görüntünün gözümün önünden gitmesini bekledim. Olduğum yerde kaldım. Bu da neydi? Bu bunlar.. Dean? Sanırım gördüğüm görüntüler benim neden burada olduğumu açıklıyordu...Kısmen. Dean burada olabilirdi öyle değil mi? Sonuçta bana buradan gitmemi söylemişti. Buradaki işe kendi devam etmek istiyormuş gibi bir hali vardı. O buradaydı.
Yerimden Dean'i aramak için kalktım. Yavaş yavaş yürürken aynı zamanda "Dean!" diye bağırıyordum.
"Dean!"
"..."
Sessizlik.
Burada onun olduğunda şüphelenmeye başlıyordum. Ama kararlıydım onu bulacaktım. En son bir odaya girdim. İşte Dean. Oradaydı. Yatıyordu.Hemen yanına koştum.
"Dean? Dean?"
Yavaşça gözlerini açtı. Ve bir pislik gibi sırıttı. O zaman bir şeylerin yanlış olduğunu anlamıştım. Hemen yanından kalktım ve ondan uzaklaşmaya çalıştım. Bu zombi yürüyüşü ile nasıl mümkün olacaksa. O da bana pis pis sırıtarak yavaşça geliyordu. "Dean-tabi bu Deanse- neler oluyor?" iyice bana yaklaştı. Ve birden gözlerinde bir şey oldu. Simsiyah oldu. Birden Dean'in sözünü anımsadım. "Burası iblis ve hayaletlerin evi."
"Sen.." diyebildim.
"Ah,tatlım.Dur ben tamamlayayım. Evet ben bir şeytanım."
"Çık onun içinden." ceplerimde belki küçük bir şişede kutsal su vardır umuduyla yokladım. Ama hayır. Umutsuz.
"Neden çıkacakmışım? Bu gayet yakışıklı bir beden,öyle değil mi?"
Şeyine bir tekme attım ve koşarak uzaklaşmaya çalıştım -ne kadar koşabilirsem artık-
İblisin arkamdan "Seni sürtük!" dediğini duyabilmiştim. Ama arkamdan pis pis sırıttığını da tahmin edebiliyordum.
Koşmaya çalışıyordum ama bacaklarım ne yazık ki buna izin vermiyordu.Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Hayaletler için tuz,şeytanlar için bir kapan. Eminim ki bu evde onlardan çok vardı.