7.Bölüm

57 5 4
                                    

Merhaba arkadaşlar. Malesef geçen bölümde beklediğim vote ve yorumu alamadım. Ama olsundu. Ben bu işi gerçekten sevdiğim için ve beni rahatlattığını düşündüğüm için yapıyorum. Bundan sonra bi sınır koymayı da düşünmüyorum zaten. Yazdığımda yayınlarım. Lütfen sizde bana destek olun. En derin sevgilerimle...
Toph_272

Multimedia da Altın kızı görebilirsiniz.

İYİ OKUMALAR :)

Zor anlar.
Hayatımızı berbat eden, bizi yoran zor anlar. Kafamızı meşgul eden, bizi sürekli kaçmaya zorlayan gergin zamanlar.

"Lan ben senin....!!"

Pat

"Siktir git lan evimden!"

Güm

Evet.. ne diyoduk.
Hiç kendinizi sürekli ortalığı karıştırıyormuş gibi hissettiniz mi? Elinizde olmadan hiç birşeyleri  mahfettiğiniz oldu mu? Bence hepimiz bi kere de olsa bunu yaşamışızdır.

"Ulan alt tarafı iki gün kalıcak hemen kızın evini sahiplenmiş."

Yumruk.

"Sanane lan. İstersem iki gün kalırım, istersem beş ay. Sanane?

Sol kroşe.

Burda neler döndüğünü merak ettiniz mi?
O zaman hadi bu sabaha dönelim ve ben sizi hemen bilgilendiriyim.

***

Gözlerimi şiddetli bir karın ağrısı ile araladım. Buda neydi böyle sabah sabah?
Saate baktığımda 7'ye geliyordu. Ve çalar saatim o an çalmaya başladı. Bu sıralar vaktinden iki üç dakika önce uyanmayı adet edinir olmuştum.

Bir dakika.

Aovv. Bu gün o gündü. O iğrenç gün. Altın kızın bile her zaman yaşamak zorunda kaldığı o gergin dönem. Sadece 4 harf nasıl bu kadar acıya sebep olabilirdi ki?

Regl.

Karnımı tutarak yataktan kalktım ve tualete gittim. Geri kalan banyo işlerimi hallettikten sonra iki büklüm bir şekilde giyinmeye çalıştım. Daha sonra aşağıya indiğimde muhteşem bir kahvaltı masasıyla bakışmaya başladım. Cidden mi? Bu çocuk anlamıyor muydu? Evde kahvaltı yapmayı sevmiyordum. Neden bu kadar zorlamak zorundaydı.

"BORA!" Sinir katsayım artarken sinirle soludum. Büyük ihtimalle bu kadar sinirli olmam lanet hormonlarımdan ve ağrılarımdan kaynaklanıyordu. Ama hey! Bu kimin umrundaydı ki? Tek istediğim birilerine bağırıp çağırmaktı ve bunu Bora'nın üzerinde seve seve yapardım.
Ses gelmeyince sinirle ayaklarımı yere vurarak tekrar bağırdım.

"BORA!!" Tek yapması gereken o lanet olası ayaklarını hareket ettirmek ve buraya gelmekti. Bu ne kadar zor olabilirdi ki?
Merdivenlerden indiğini gördüğüm de sinirim daha da arttı.

Ne yapsın çocuk uçarak mı gelsin?

İç sesime bir yumruk geçirip sinirle yanıma gelmesini bekledim. Esneyerek ve gözlerini ovuşturarak geliyordu. Çok tatlı gözüküyordu. Üzerinde V yaka gri dar bir tişört vardı. Yapılı vücudu bana göz kırpıyordu. Altında siyah bir kot vardı. Siyah saçları dağınıktı. Ama şuan bunu incelemenin sırası değildi.

"Efendim Toprak? Neden bağırıyorsun sabah sabah?"

"Bu ne?" Diyerek kahvaltı masasını gösterdim. Bana boş boş baktı ve yüzünü sıvazlayarak sorumu cevapladı.

"Geçen ders görmüştük hani Toprak. Sabahları yenilen yemek? Kahvaltı? Genel olarak zeytin peynir ve baldan oluşan bir çeşit ö-"

"Off mal mısın? Neden sana sevmediğimi söylediğim halde hala bana kahvaltı hazırlıyorsun onu soruyorum? Anlamıyor musun evde yemek yemeği sevmiyorum!"

Farklı Bir Aşk: Altın KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin