9.bölüm yangın

36 4 6
                                    

Medyada: Suel

Canlar bölümün adı dikkat çekmiştir umarım dhdh. Sizleri seviyoruum. Ama vote ve yorum neden yook? Bakın gerçekten üzülüyorum ve uzun bölüm yazasım gelmiyor.(ama bu bölüm uzun) Bence buna çözüm olarak siz vote ve yorum yapın. :))

Biz olduğumuz yerde, donakalmış bir biçimde duruyor ve Beren'e bakıyorduk. Derin bir sessizlik hakimdi odaya.

"Şeydi, uyku sersemiydi ya ondan demiştir bence."dedim ama kendi sesimi ben bile zor duymuştum. 3-4 saniye içerisinde Yârel'den bize uyuma teklifi geldi. O da beni desteklemişti. Yani aynen diyerek bana hak vermişti. Yatağa yattım ama uykunun zerresi yoktu bende. Bir süre yatakta döndüm durdum. Tam uyku beni kendi karanlığına sürüklerken öksürerek kalktım. Tanrım, dumandan kapımı görmüyordum. Aklıma ilk gelen şeyi yaptım; çığlık attım. Ama şuan da can havliyle ne yaptığımı iyi düşünmüyordum bile.

Hızla ayağa kalkıp-masama da bir güzel kafamı gömerek-kapıyı yokladım. Ve buldum. Kolunu indirip kendimi koridora attım. Aman allahım! Evimiz yanıyordu! Biz en üst katta oturduğumuz için çatı yakındı bize. Tam önüme, bakın abartmıyorum tam önüme çatıdan alev almış bir tahta parçası düştü. Ben kendimi geri çekerken vestiyerle buluştu sırtım.

Kaçacak yerim yoktu ve kapıya sadece bir kaç metre uzaktaydım. Ben oraya nasıl varacağımı düşünürken aklıma kaçmam gereken bir anda donup kalma sorunum geldi. Kendimi öyle bir duruma düşürmediğim için sonra ödüllendirecektim. Tabii burdan çıkarsam...

Kafamı iki yana sallayıp dikkatimi toplamaya çalıştım. Tam harekete geçtiğimde kapının önüne yanan bir parça daha düştü. Ben nefes alamıyordum ve çıkış yolum, TEK çıkış yolum da kapanmıştı! Hemen balkona çıkıp kapısını ardımdan kapattım. Nefes alırım umuduyla gelmiştim ama hayır! Dumanlar burada da vardı. Beynim biraz daha rahat çalışınca buraya kendimi hapsettiğimin farkına vardım.

"LANET OLSUN!"dedim umutsuzca. Kafamı mutfağa çevirdim, orası da alev almıştı. Her yer hemde. Dirseklerimi balkonun tutacaklarına koyup başımı eğdim. Gözümden bir damla yaşın akmasına izin verdim. Bu aralar biraz fazla ağlıyordum ve bu canımı sıkıyordu.

Kafamı hafif kaldırıp tekrar öksürdüm. Boğuluyor gibiydim ve artık mecalim kalmamıştı. Kulaklarım çok feci şekilde uğulduyordu. Duymuyordum âdeta.

        Arkadaşların, salak! Arkadaşların ya içerdeyseler?!
 
Tanrım, ben onları unutmuştum! Bakışlarımı aşağı kaydırdım. Bulanık görüyordum gözlük olsa bile, çünkü duman vardı. Ama aşağıda bir çok karaltı olduğunu görebiliyordum. Bunlar insandı. Ve benim adımı bağırıyorlardı. Duyduğum kelimeler; dayan, geliyorlar birazdan ve bizi bırakma'dan ibaretti. Ben kimin geldiğini anlamamıştım ama ambulans ve itfayenin sesleri bana anlatmış oldu. Onlara çabuk olmalarını, nefes dahi alınmadığını ve balkon kapısının da alev aldığını söyleyecektim.

Ama kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Ve ayaklarım artık beni taşımadı. Yere yığıldım. Aşağıdaki kalabalıktan çığlıklar, ağlamalar, bela okumalar  duydum son ses olarak. Sonra ise gözlerim karardı...Artık kendimi ödüllendiremeyecektim. Acıyla gülümsedim. Içimdeki o cılız ses (sürüden ayrılanı kurt kapar diyen ses) yine konuştu. Ama sesi ince değildi bu sefer.
   
        "Korkma! Sen, korkma!"

Eveeett, nasıl buldunuuz?

Şuan da 'ne olcak acaba' diyorsunuz değil mii?

Ama bu bölüm bitti. Şaka şaka ;-)!!!!!

Size bir sürprizim vaarr!
Bölüüüüümm

B
İ
T
M
E
D
İ
İ

G.PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin