Arabanın arka koltuğunda oturan genç adam, yanındaki sessiz kıza göz attı, sonrada onun avucunda kaybolmuş küçük ele. Gergin bir ifadeyle, arabanın penceresinden dışarı bakan kızın dikkati oldukça dağınık görünüyordu. Elini çekmek istedi, kızın elleri terlemişti ve delikanlıyı rahatsız ediyordu. Parmaklarını hafifçe sıkınca kızın dalgın bakışları kendi sıkkın bakışlarını buldu, yüz ifadesi yumuşayan kız gülümsedi. En çok gözlerinden rahatsız oluyorum diye düşündü genç adam, baba ve kız arasındaki yegane benzerlik gözleriydi çünkü.
Kızın elini yukarı kaldırıp belli belirsiz dudaklarına dokundurdu, sonra da kısa süreliğine emanet aldığı eli, kızın kucağına bıraktı. Nihayet avcundaki rahatsızlık veren histen kurtulmuştu, telefonunu cebinden çıkardı ve kızla konuşmak istemediği için öylesine karıştırmaya başladı. Genç kız ise bir süre daha delikanlıya bakmaya devam etti. Genç adamın ilgisini tamamen kaybettiğini anlayan kız, sesli bir şekilde iç geçirerek onun kendisine bakmasını sağlamaya çalıştı. Sebepleri farklı da olsa ikisi de sıkıntılıydı ve kadın türünün neredeyse tamamı gibi yanında oturan kız da konuşarak bunu atlatanlardandı. Genç adam kaçış olmadığını bildiği için isteksiz de olsa tekrar kıza yöneldi:
"Gergin misin güzelim?"
Kız ona cevap vermeden önce uzanıp yeniden elini tutunca yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu. Kız çekingen bir tavırla yanaştı ve arabayı süren şoförden sakınırcasına kısık sesle konuştu.
"Ne hissettiğimi bilmiyorum, sen?"
Genç adam karşılık olarak kıza tebessüm etti.
"Benim gergin olmam için bir sebep yok canım, ne de olsa söz konusu olan benim ailem. Muhtemel tepkilerine hazırlıklıyım, sadece seni üzmelerinden çekiniyorum."
Kızın kaşları çatıldı, somurtkan bir ifadeyle devam etti:
"Anlamıyorum, ailen beni tanımadan sevmiyor olamayacağına göre sorun ne? Ben o kadar itici birimiyim?"
Genç adam kızın yüzünden bakışlarını çekti ve pencereden dışarıya baktı, aksi halde içinden geçen cevap gözlerine yansıyabilirdi. Sesini sakin tutmaya çalışarak cevap verdi:
"İtici olmakla alakalı değil, ailem... Nasıl desem... Sevimli insanlar değillerdir."
Kız somurtkan ifadesini buruk bir gülümsemeyle silmeye çalıştı, tek oynayanın kendisi olmaması nedense genç adamın hoşuna gitti:
"Bence abartıyorsun, oğlunu kıskanan ve tanıştırılan kızları beğenmeyen bir annen var sadece."
"Sen kendi annenle benimkini kıyaslıyorsun ama annen ve benim annem tamamen farklı karakterler ve ablam da anneme çok benzer."
Kızın tatmin olmamış yüzüne tekrar baktı ve hafifçe gülümsedi:
"Seni üzecekler canım, biliyorum çünkü beni de üzüyorlar."
Kız onu teskin etmek için olduğunu düşündüğü bir şekilde başını omzuna yasladı:
"Bence sen çok karamsarsın, bu görüşme o kadar kötü geçmeyecek. Senin gibi hoş birinin ailesi de hoş insanlardır." gülümsedi ve fısıldayarak ekledi. "En azından nezaket sınırları içinde kalırız."
Genç kızın inatçı kişiliğinin mi, yoksa şımarıklığından mı olduğunu bilmiyordu ama istediğini alana kadar ikna olmayacaktı belli ki. Bu akşamı ertelemek için zaten elinden geleni yapmıştı, artık işleri akışına bırakması daha iyi olacaktı. Kızın saçlarına dudaklarını sürttü ve küçük bir öpücük kondurdu, genç kız memnun bir şekilde daha da yaklaştı, kedi gibi diye düşündü; sevgiye aç, talepkar... nankör? Bu konuda bir kanıtı yoktu, henüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Hesap
Ficción GeneralKalpte taşınan nefret bir gün sevgiye dönüşürse... İhtiyacı olan mutluluğu, en büyük düşmanı sayesinde elde edebilecekse... Kimin kime ihanetidir bu? Ya da en çok sevilen, bir gün düşmana dönüşürse... Ve sevmekten de vaz geçmemişse... Yine de... Aff...