Ertesi gün kendini şirkete gidemeyecek kadar yorgun hisseden Gökalp bir değişiklik yapıp erken kalkmak yerine yatağından çıkmamayı tercih etti. Gece bir türlü uyku tutmamıştı genç adamı, ne zaman gözünü kapatsa aklına bin türlü düşünce üşüşüyordu. Bir an Eda' yı düşünürken bir an sonra ertesi gün yapacağı görüşmelere aklı kayıyordu.
Sabaha karşı uyku nihayet kendinden beklenildiği gibi onu rahatlatıcı kollarına almıştı ama her gün erken kalkmaya alışkın olan bedeni yine aynı saatte uyanmıştı. Yorgunluğunu atamamış olan genç adama, bu kısa süreli uyku yeterli gelmemişti.
Bilincindeki açılmayı engellemeye çalışarak gözlerini sımsıkı yuman genç adam, gözünün önünde bir an Eda' nın yüzü belirince hırsla gözlerini açtı. Gece uykusunu kaçıran düşünce yine hakimiyetini ilan etmek üzereydi ve direnmesinin faydası olmayacaktı. Gözlerini tavana dikip ellerini başının altında birleştirdi.
Dün geceki gibi bir öpüşme ilk defa yaşanmıştı ilişkilerinde, tekrarlanmasını engellemek için ne yapabileceğini düşündü. Peki engellemek için özel bir girişimde bulunmasına gerek var mıydı? Eda bir kızdı ve Gökalp' in istekli davranmaması halinde onu öpme konusunda ne kadar baskıcı olabilirdi? Dün gecekinde de Gökalp öpücüğü derinleştiren taraf olmuştu, bir yerden sonra görev olmaktan çıkmıştı çünkü. Kızın dokunuşlarını ve sevgisini hissetmeye bırakmıştı kendini... Yataktan doğrulup ellerini sertçe yüzüne sürttü, aptallığını silmek ister gibi. Dinlenmek ona göre değildi anlaşılan, saçmalıyordu.
Eda, Ankara' ya geldiğinden beri ilişkilerinde daha ısrarcı ve sahiplenici bir hale gelmeye başlamıştı. Kızı bu şekilde davranmaya iten karakteri olsaydı eskiden de baskıcı olması gerekiyordu. Gece tanıştığı Gülse tarzında birkaç arkadaşı varsa ve Eda onların verdiği akılla hareket ediyorsa bu baskının sebebi anlaşılabilirdi. Eda' nın arkadaşlarıyla görüşmesini engelleyebilirse sorun kısmen çözülebilirdi. Bir de anne faktörü vardı tabi... Kız ikisini tanıştırmayı kafasına koymuştu ve bu gün değilse bile yarın veya öbür gün Sevgi hanım konusu yine karşısına çıkacaktı. Parmağını şıklatıp tüm bu insanları Eda' dan uzaklaştırmayı başarabilseydi...
Başucundaki telefonunun ışığı yanıp sönüyordu. Arayanın Eda olduğunu düşünerek telefonu eline aldı ama yanıldığını gördü. Şirket için mal ayarlayan aracıydı. Adamın iş yapma tarzını hiç sevmezdi, hangisinin aramasından daha çok rahatsız olduğuna karar veremedi. Adamı geri aradı:
"Gökalp bey?"
"Günaydın, ne oldu?"
"Dün akşam Ünallar Holding' ten teklif geldi; mal sevkiyatı varmış, ilgileniyor musun?"
"İçeriği ne?"
"Kamyon, oldukça yüklü bir sevkiyat."
Adamı sevmiyordu ama ayarladığı işlerden güzel para geçiyordu ellerine.
"Kabul et, ben adamları yönlendiririm. Ayrıntıları konuşsunlar."
"Tamam, benim komisyonumu ayrıca konuşuruz. Senden telefon bekleyeceğim."
"Yüzden aynı olacak, konuşacağımız bir şey yok."
"İlk seni aradım, bu işi yapmayı isteyecek bir sürü adam var"
"Sana benim kadar çok veren yok, o yüzden beni aradın. Yolunacak kaz mı sanıyorsun beni? Alacağın yüzde belli."
Adam bir şeyler homurdandı ama Gökalp ne dediğini anlamadı, umurunda da değildi zaten.
"Kapatıyorum, seni birazdan ararlar."
Telefonu kapattıktan ve sorumlu müdürü arayarak adama yönlendirdikten sonra günün kalanında işe mi gitse yoksa sabahki düşüncesine uygun olarak tembellik mi yapsa diye düşündükten sonra ikinci fikir daha cazip geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Hesap
Ficção GeralKalpte taşınan nefret bir gün sevgiye dönüşürse... İhtiyacı olan mutluluğu, en büyük düşmanı sayesinde elde edebilecekse... Kimin kime ihanetidir bu? Ya da en çok sevilen, bir gün düşmana dönüşürse... Ve sevmekten de vaz geçmemişse... Yine de... Aff...