Yolculuk Başlangıcı

13 1 0
                                    

Veronica mektubu okuduktan sonra yüzü kaskatı kesilmişti. Adeta yüzünden kan çekilmişti. Bir cesetten farksız gibi duruyordu. Güzel mavi gözleri soluk renge boyanmıştı. Birden birkaç kilo zayıflamıştı sanki çünkü yüz kemikleri artık sayılabilir hâle gelmişti. Tom, Veronica'yı dürttü ve "Abla iyi misin?" dedi. Veronica ses çıkartmadı. Tom bunun üzerine sorusunu yineledi. Veronica mırıldanmaya başladı " Hemen yola çıkmalıyız. Kaybedecek zaman yok!" Fakat Veronica'nın sesi öyle donuk ve ince çıktı ki Tom tedirgin olmaya başladı. Veronica ' dan soğuk soğuk terler boşanıyordu. Her tarafı o kadar soğuk günde sırılsıklam oldu ve Veronica tekrar mırıldanmaya başladı " Ama ikinci sır ne? Tanrı aşkına ikinci sırrı bulmayı unuttuk." dedi sesi titreyerek. Tom ablasını ilk defa bu durumda gördüğü için şaşkına uğradı. Ablası gibi cesur yürekli bir kızın bu duruma düşmesi mümkün olabilir miydi? Yoksa kafayı mı sıyırmıştı? Belki de öyledir. Veronica soluk renkli, tozlu defteri açtı. Her sayfa çevirişinde etraf toz oluyordu. Eleri soğuktan çatlamıştı. Halbuki ne narin elleri vardı. Veronica o kadar acele ediyordu ki neredeyse defterin sayfaları çevrilip savrulmaktan yırtılacaktı. Zavallı sayfalar Veronica'nın acımasız ellerine maruz kalıyordu. Tom onun neden bu kadar acele ettiğine bir anlam veremedi ama yine de onu şaşkın bir şekilde oturup izledi. Birden Veronica'nın gözleri parıldadı. Belli ki bir şeyler bulmuştu. Tom defterin sayfasını dikkatlice gözünü ucuyla seyretmeye başladı. Bir çizime benziyordu. Eski tip bir makine. Çizimdeki makine küçük görünüyordu ama büyük bir şey çıkacağı kesindi. Hem büyük, hem de gösterişli. Veronica bunun ne olduğunu anlamaya çalışırken. Tom, onu meraklı gözlerle izledi. Belli ki Veronica bir ip ucu arıyordu. İşe yarar bir ip ucu. Defteri karıştırdı karıştırdı. Ayrıca defterin sayfaları Veronica'nın sert tokatlarına dayanamayıp yıpranıyordu. Veronica sinirlendi ve gürlemeye başladı " Yok, yok, yok!". Masaya vurdu ve ani bir hareketle defteri fırlattı. Defter yere savruldu ve o sarsıntıyla birlikte masanın köşesinde olan bir bardak su defterin üzerine boşaldı. Defter sırılsıklam oldu. Birden Veronica'nın başından aşağıya kaynar sular döküldü "Ne yaptım ben?" dedi. Yüzü bu sefer kıpkırmızı kesildi. Kan öylesine hücum etmişti ki yüzüne. Damarlar patlayacak kadar şişmişti. Ani bir hamleyle defteri yerden aldı. Defter yıkanmış gibi tertemiz gözüküyordu. Veronica defterin sayfalarını açmaya çalıştı ama bunu yaparken dikkatli davranması gerektiğini de biliyordu. İtinayla defteri açtı ve sayfaları çevirdi. Bir şok daha geçirdi. Tom, ablasının şaşkın suratını tekrar görünce bir kez daha merakla onu gözledi. " Bu imkânsız." dedi. Acaba Veronica ne görmüş olabilirdi ki. Ne onu bu kadar şaşırtabilirdi. Sessizlik uzun sürmedi. " Yazılar!"
"Ne olmuş yazılara?"
"Sayfalar yeni yazılarla dolmaya başladı!"
Tom adeta beyninden vurulmuşa döndü. "Nası olabilir?", "Bu defter bunu nasıl yapıyor."
Evet, gerçek soru da buydu. "Bu defter bunu nasıl yapıyor?"
Bunun arkasında büyük bir sır gizli olabilirdi ama Tom ve Veronica bu durumda bu olayı anlamaya çalışmak yerine defterde ki yeni yazıları incelemeye başladılar. Her ikisi de heyecandan patlayacak duruma geldiler. Veronica incelemeye başladı ama soğuk terleri hâlâ vücudunda boşaltmaya devam ediyordu.
Defterde bir çizim daha göründü. Bu çizim geçen çizimki gibi makine değildi daha çok bir haritaya benziyordu. Dağ kabartmaları ve isimleri yapılmıştı. Yer şekilleri muntazam çizilmişti. Bu haritayı çizen kişinin usta bir elle çizdiği apaçık belliydi. Sorunsa burası neresi olduğuydu. Bu harita dünyadaki hiçbir yere benzemiyordu. Sanki farklı bir dünyanın çizimiydi adeta...

Dünya Dışında YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin