İki

198 31 15
                                    

Arkadaşlar; ilginizden memnun kaldığımı söylemeliyim sanırım :) Hepinize teşekkürler. Umarım bu bölümü de seversiniz. İyi okumalar!
Bu arada yorum yapsanız çok makbule geçer :))

Aman Allah'ım onun burda ne işi vardı?! Hayır yani annemi ve Jale teyzemi görmemiş olsaydım yanlış geldim diyecektim ama ikisi de kanlı canlı duruyorlardı karşımda.

Ahmak, şaşkınlığını çabucak atıp, alayla gülümsemeye başladı.

Bu hayırdır ya?

"Anne?"

Ortamdakiler sanırım daha önceden tanıştığımızı, -aman ne tanışma- anlamamışlardı.

Eh, işime gelirdi.

Yağmur gözleriyle turuncu kafalı çocuğu gösterip halden hale girerken elimde olmadan ona kıkırdadım. Gerçekten, gözlerini belertip dudaklarını büzünce komik olmadığını falan mı sanıyordu bu?

Ben hala annemden bir cevap beklerken 'zengin' kadın ayağa kalktı.

"Merhaba Zeynep."

Uzattığım eline dik dik bakarken bacağıma yediğim cimcikle ufacık inledim. Ama ahmak bunu duymuş ve tam bir aptal gibi gülmüştü.

"Merhaba" diye ağzımın içinde mırıldandığımda kaba olduğumun farkındaydım. Ve kadın tavrıma aldırmayıp, elimden çekerek bana sarıldığında ona haksızlık ettiğimi düşünmedim değil.

Ne bileyim, zenginlere karşı bir antipatim vardı sanırım.

"Ben Sevim. Komşunuz sayılırım."

Sevim Teyze'nin cümlesine karşı kahkaha atmamak için son anda tutmuştum kendimi. Ya bu kadının ne işi olurdu bizim 3+1 apartmanda?

Yine de aklımdaki düşünceleri belli etmeden gülümsedim kadına.

"Ve bu da oğlum Kerem."

Cümlesini söylerken ahmağa bakınca şaşırmadım desem yalan olurdu galiba. Hiç benzemiyorlardı.

Cidden.

Sevim Teyze sarışın ve kahverengi gözlüydü. Aynı zamanda kaba davransam dahi incelik gösterecek kadar nezaketliydi. Oğlu ise, turuncu kafa yeşil gözlü bi' şey. Kibarlık desen, zerrece bulunmaz.

Sabah ben çığlığı bastığımda o tüylü canavarı korkuttuğum gerekçesiyle beni azarlamış, hatta bana korkak demişti.

Demişti dimi? Öyle vallahi!

Demek bu ahmak komşumuz olacaktı öyle mi?

Ya bi' gıcıklığım tuttu benim. Ne yapsam ki?

***

Zaten ayakta olan Sevim Teyze ve Kerem hiç oturmadan gitmişlerdi. Biz de mercimek köftesiyle çayımızı içmekle meşguldük.

"Anne, o kadın baya zengin birine benziyor. Ne işleri olur ki bizim binada?"

"Aman kızım, ne bileyim? Oğlu derslerini boşluyormuş herhalde, serserinin tekiymiş. E ana babası da böyle bir çözüm bulmuşlar. Her ay sadece geçinebileceği kadar para göndereceklermiş. Yeterse ne ala, yetmezse de çalışacakmış galiba."

Ah, neden şaşırmadım acaba? Boşuna ahmak demiyordum ona sabahtan beri. Yahu, tipinden bile belli! Allah bilir nasıl imkanları vardır onun! Kadir kıymet bilmezlik işte! Ah, ah.

"Peki kadın neden bizim evdeydi? Ne alaka yani?"

"Sevim Hanım, teyzenin uzaktan bir tanıdığıymış sanırım. İşte, aynı apartmanda olduğumuzu da öğrenince bi' uğradılar öyle. Hem Kerem'i tanıştırdılar bizimle hem de laf altından göz kulak olmamızı tembih ettiler."

TarçınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin