Versailles' de Yardım

99 5 3
                                    

Alfred taht odasına girdi ve koltuğuna oturdu. Brianna ve Angel' da koltuklarına oturdu. "Seni dinliyorum" dedi Alfred. "Na..Nasıl anlatsam bilemedim" dedi adam. "Rahat ol" dedi Alfred. "Düşmanlar köyümüze saldırdılar. Biliyorum köyümüz Versailles' de değil ama hiçbir Krallık bize yardım etmiyo. Sizin ne kadar büyük bi Kral olduğunuzu herkes biliyo. Sadece Versailles' e değil heryere yardım edersiniz" dedi adam. "Köyün durumu nasıl?" dedi Alfred. "Çoluk çocuk aç susuz. İnsanlar nereye kaçıcağını şaşırmış durumda. Evler yıkıldı..." dedi adam. "Anlıyorum. Köyün adı ne?" dedi Alfred. "Bowery" dedi adam. "Bowery mi?" dedi Angel. "Noldu?" dedi Alfred. "Benim köyüm" dedi Angel sessizce ve sesi titreyerek.

Alfred eşyalarını topluyordu. O sırada Angel içeri girdi ve elindeki kılıcı beline astı. "Sen nereye?" dedi Alfred Angel' ı inceleyerek. Angel, siyah pantolon, siyah bot ve kısa mor pelerin giyip, saçını örmüştü. "Orası benim köyüm. Orda büyüdüm, savaştan kaçıp buraya geldim" dedi Angel. "Biliyorum hayatım ama sen daha kılıç tutmayı bilmiyosun" dedi Alfred. "Olabilir ama en azından yaralıları tedavi ederim" dedi Angel. "Angel bu iş şakaya gelmez çok tehlikeli" dedi Alfred. "Alfred lütfen. Köyüme bi katkıda bulunmam gerek" dedi Angel. Alfred biraz düşündükten sonra olumlu anlamda kafasını salladı. Angel Alfred' in boynuna sarıldı.

Şafak vakti Alfred, Şövalyeler ve Angel hazırdı. Atlarına biraz erzak koyup bindiler. "Brianna biz yokken buralar sana emanet" dedi Alfred. "Tamam abi dikkat edin. Aslında bende güzel kılıç kullanıyorum. İzin versende bende gelsem" dedi Brianna. "Olmaz. Angel' ıda götürmeyecektim ama köyü olduğu için gitmek istedi" dedi Alfred. "Tamam abi" dedi Brianna. Alfred, Brianna' yı alnından öptü ve atına bindi. Alfred atına "Yeah!" diyince herkes "Yeah!" dedi ve koşmaya başladılar.

Akşam olunca biraz dinlenmek için kamp kurdular. Andy ortaya ateş yaktı. Şövalyeler ateşin sıcaklığında uyudular. Angel bir köşede ateşe bakıyordu. Alfred yanına oturdu ve "İyi misin?" dedi. "Bowery' e gitmeyeli yıllar oldu" dedi Angel. "Nasıl bastılar köyünüzü?" dedi Alfred. Angel gözünü kapattı ve o an aklına geldi;
7 sene önce;
Angel, 3 kardeşine yeni oyunlar öğretiyodu. "Kızlar! Hadi bakalım yemek hazır!" dedi annesi. "Of anne ya hadi onlar kız, ben erkeğim. Bana niye kızlar diyosun!" dedi erkek kardeşi. "Özür dilerim tatlım ağız alışkanlığı işte" dedi annesi gülerek. Herkes sofraya oturdu. O sırada dışarıdan sesler duyuldu. "Ben bi bakıyım" dedi babası ve ayağa kalktı. Tam kapıyı açıcak iken kapı kırıldı ve içeri adamlar girdi. "Kaçın!" dedi babası. Annesi, herkesi alarak arka kapıdan kaçtı. "Anne! Babamı alalım!" dedi Angel. "Dur kızım" dedi annesi korkarak. O sırada annesi birden yere düştü. Arkadan biri kılıçla öldürmüştü. "Anne!" dedi Angel ağlayarak. Angel etrafına baktı. Heryer savaş alanıydı. Kardeşlerinide alıp eve girdiğinde, babasının cansız bedenini gördü. "Abla!" dedi küçük kardeşi ve Angel' a sarıldı. "Korkmayın! Ablanız yanınızda!" dedi Angel korkarak. O sırada eve tekrar adamlar girdi. "Meraba çocuklar!" dedi adamlardan biri ve hepsine tek tek ok fırlatıp evden çıktı. Hepsinin kalbine isabet etmişti ama Angel' ın koluna isabet etmişti. Angel acı içinde kıvrılarak evden çıktı ve bir köşeye oturdu. Dizlerini kendine çekti ve kulaklarıyla ellerini kapattı. Bir gölgenin kendisine doğru geldiğini hissetti ve korkuyla kafasını kaldırdı. "Korkma. Adım Manuel. Sana yardım edicem" dedi Manuel ve elini uzattı. Angel' da elini uzattı ve Manuel' in elini tuttu.

"Artık ben varım. Hepsi geride kaldı" dedi Alfred ve Angel' a sarıldı. "Seni seviyorum" dedi Angel. "Bende seni" dedi Alfred.

Artık Bowery' e gelmişlerdi. Ortalık çok sessizdi. "Meraba!" dedi Alfred. Kimse cevap vermeyince "Ben Alfred Colin!" dedi Alfred. Birden herkes evlerinden çıktı ve "Kralım çok yaşa!" diye bağırıp diz çöktü. "Teşekkür ederim ama bunlara gerek yok! Buraya birlik olmaya geldik! Şuan burda kimse kimseden üstün değil!" dedi Alfred. Angel etrafına baktı ve evinin olduğu yeri gördü. Artık orda ağaçlar vardı. Evinden eser kalmamıştı. "Lordum, sizleri evimde ağırlamayı isterim. Sizin için sıcak yemekler yaptım" dedi bir kadın. Alfred şövalyelere baktı. "Valla acıktık" dedi Barker. Alfred güldü ve kadına "Tamam" dedi.

"Yemek çok güzeldi ellerinize sağlık" dedi Alfred. "Tabi en çok ben beğendim" dedi David. "Evet herşeyi sen yedin zaten" dedi Andy. "Sanane oğlum" dedi David. "Tamam kesin" dedi Alfred. "Ne güzel anlaşıyosunuz" dedi kadın. "Biz mi?" dedi David gülerek. "Yaklaşık 7 sene önce yine saldırı yapılmıştı. O zamanlar baban Martin Colin Kraldı. Şövalyelerini toplayıp gelmişti. Senin gibi değildi. Şövalyelere ve insanlara karşı soğuktu. Tam bir Kral gibi davranıyodu. Şimdi sana bakıyorumda, keşke hep sen Kral olsan" dedi kadın. "Babam soğuk bir insandı. Yani dışarıdan öyle gözükürdü. Yoo içerdende öyle gözükürdü aslında. Benimle hiç ilgilenmezdi hep Versailles için uğraşırdı. 7 sene öncesine gelirsek, o zamanlar benim şövalyelerim asker, bende Prenstim. Babamı örnek almak hiç istemezdim bu yüzden hep kavga ederdik. O yüzden buraya gelmemiştim. Manuel ve Chris asker olarak gelmişti" dedi Alfred. "Aa evet çok iyi hatırlıyorum" dedi Chris etrafa bakarak. Manuel, Angel' a baktı. Angel adamlardan kaçarken oturduğu köşedeydi. Manuel yanına gitti ve "Seni burda kurtarmıştım" dedi. "Harika bir askerdin" dedi Angel. "Boşuna şövalye olmadık" dedi Manuel gülerek. "Zaman çabuk geçiyo" dedi Angel. "Öyle" dedi Manuel. O sırada Alfred "Hadi toplantı yapalım! Akşama doğru düşmanlar gelir!" dedi. Bowery Halkı bir köşede toplandı. "Ben yanıma asker almayı tercih etmem. Nereye gidersem gideyim Andy, Manuel, Evan, Chris, Barker ve David' i alırım. Çünkü onlar Versailles Şövalyeleri. Bütün Krallıkların korktuğu Şövalyeler. Ve Angel... Güzelliğiyle dillere destan olmuş, mavi gözleriyle gökyüzünü aratmayan, kumral saçlarıyla rüzgarın nefesini kesen Kraliçe. Yanıma sadece sizler olun yeter. Tabii birde Prenses Brianna. Diyeceğim o ki, yanıma asker getirmedim. Sadece şövalyeleri getirdim. Ama korkmayın. Versailles Şövalyeleri hepsinin hakkından gelicektir. Size söz veriyorum köyünüzü kurtarıcaz!" dedi Alfred. Herkes alkışlamaya başladı ve "Kralım çok yaşa!" diye bağırdılar. Şövalyelerin ve Angel' ın gözleri dolmuştu. "Sen adamsın" dedi Andy, Alfred' in omzuna vurarak. Alfred güldü. "Hadi bakalım biraz alıştırma yapalım" dedi David ve kılıcını çıkarttı. Diğerleride kılıçlarını çıkarttı ve dövüşmeye başladılar.

"Vakit geldi" dedi Alfred. Düşmanlar köye girmişti. Herkes bir yerde saklanıyordu. "Şu kara adam benimdir. Uyuz oldum ona" dedi Barker. "3-2-1 Bowery için şimdi!" dedi Alfred ve kılıcını çekti. Şövalyelerde kılıçlarını çekti ve düşmana karşı yürüdüler. Köylülerde ellerine ne geçtiyse düşmana fırlattılar. Herkes birbirine girmişti. Şövalyeler nefes almadan düşmanları öldürüyordu. Alfred aynı anda 3-4 kişiye yere seriyordu. Angel' da elinden geldiğince kılıç kullanmaya çalışıyordu. O sırada bir düşman arkadan gelerek Evan' ı sırtından yaraladı. Evan hızla arkasını dönerek, düşmanı öldürdü ama daha fazla dayanamayarak yere yığıldı. Düşmanların komutanı "Geri çekilin!" diyince herkes birden kaçmaya başladı. Herkes gidince Alfred "Kazandık!" dedi ve kılıcını havaya kaldırdı. Köy halkı birbirine sarılarak mutluluktan ağlıyordu. Angel' ında gözleri doldu ve hemen Alfred' e sarıldı. "Evan nerde?" dedi Andy etrafına bakarak. "Orda!" diye bağırdı Chris, Evan' ı işaret ederek. Herkes Evan' ının yanına koştu.

Evan gözlerini açtığında Alexandra' yı gördü. "Alexandra?" dedi Evan zorlukla. "Yavaş yavaş. Yorma kendini" dedi Alexandra. "Noldu? Kazandık mı?" dedi Evan. "Versailles Şövalyeleri giderde kazanmaz mı?" dedi Alexandra. Evan rahat bir nefes aldı. O sırada Alfred geldi ve "Nasıl oldun?" dedi. "Sağolun Lordum daha iyiyim" dedi Evan. "Oğlum bidaha yaralanma. Seni Versailles' e taşıyana kadar canımız çıktı" dedi Alfred. "Ben şişman değilim onlar kas" dedi Evan. "Kaslı olduğunu biliyorumda ben Bowery' deki güzel kızın yaptığı yemekleri sıyırdın ya onları diyorum. Öyle bi yedin ki taşıyamadık seni" dedi Alfred gülerek. "Ne? Kadın yaşlıydı!" dedi Evan. Alexandra sinirle Evan' a baktı. Evan arkasındaki yastığı Alfred' e fırlatınca, Alfred hemen odadan çıktı. "Aşkım valla yalan" dedi Evan. "Aşkım mı?" dedi Alexandra gülerek. "Yani şey.." dedi Evan. Alexandra Evan' ı dudağından öptü.

VersaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin