Versailles' de Başlangıca Doğru -2

55 6 8
                                    

Artık Saray çok sessizdi. Eski neşesi yoktu kimsenin. Prenses Brianna' nın kaçırılması herkesi çok üzmüştü. Hergün aynı vakitte Alfred, Şövalyelerle birlikte Brianna' yı aramaya gidiyordu. Ama her seferinde elleri boş dönüyorlardı. Brianna' dan hiç bir iz yoktu. Yine birgün Alfred yanındakilerle yola çıktı ve elleri boş döndüler. "Hergün yorulmadın mı?" dedi Angel. "Yok! Yok! Bulamıyorum kardeşimi! Bunun hesabını çok kötü sorucam o Cadıdan!" dedi Alfred. "Sakin ol hayatım. Elbet birgün bulunucak" dedi Angel. "Ya hiç bulamazsam? Ya şuan çok acı çekiyorsa? Ya...Ya şuan ölmüşse?" dedi Alfred ve ağlamaya başladı. "Brianna kurtulucak. Hatta bence şuan çok iyi! Bak kendine gelmek zorundasın hayatım. Çünkü sen Kralsın. Halkının sana ihtiyacı var. Versailles' in sana ihtiyacı var" dedi Angel. "Haklısın. İyiki yanımdasın Angel. İyiki karımsın. Senide kaybedemem" dedi Alfred ve Angel' a sarıldı.

"Kahvaltı hazır Kraliçem" dedi Estella. "Ben Kraliçe değilim!" dedi Brianna. "Olucaksınız" dedi Estella. O sırada Adrienne geldi ve "Neden gelmiyosun kahvaltıya?" dedi. "Aç değilim!" dedi Brianna. "Peki odanda yemek ister misin?" dedi Adrienne. "Bana iyi davranmayı kes!" dedi Brianna. "Ben senin ablanım" dedi Adrienne. "Benim ablam yok abim var! Oda Alfred!" dedi Brianna. "Estella, kardeşimin kahvaltısını getir" dedi Adrienne ve odadan çıktı. Estella kahvaltıyı getirdi. Kahvaltıyı masaya koyarken kolyesi Brianna' nın dikkatini çekti. "Kolyenin bi anlamı var mı?" dedi Brianna. "Triskele. Büyücülerin sembollerinden biri" dedi Estella. "Burada çok var bu işaretten" dedi Brianna. "Evet. Çünkü burada Cadıların özellikle seçtiği büyücüler yaşar" dedi Estella. "Anladım. Senden bişey isteyebilir miyim?" dedi Brianna ağlamaklı bir ses. "Buyrun?" dedi Estella. "Uyumak istiyorum ama uyuyamıyorum. Uyutur musun beni?" dedi Brianna. Estella, Brianna' nın yüzünü ellerinin arasına alıp gözlerini kapadı ve "Bien Dormir" diyip gözlerini açtı. Brianna yavaşça uykuya daldı.

Manuel camın önünde sessizce oturuyordu. Evan yanına geldi ve elini Manuel' in omzuna koyarak "Bulucaz Brianna' yı" dedi. "Ya bulamazsak? Ya geç kalmışsak?" dedi Manuel. "Biz Krallıkların en güçlü Şövalyeleriyiz. Bu zamana kadar yapamadığımız hiçbirşey yok" dedi Evan. "Ama bu sefer işin içinde büyü ve Adrienne var. Ya anlamıyorum napabilir ki Brianna' yı?" dedi Manuel. O sırada koşarak Alexandra geldi ve "Evan! Haber var mı Brianna' dan?" dedi. "Keşke güzel bi haber verebilseydim" dedi Evan. "Çok korkuyorum Evan çok!" dedi Alexandra ve ağlamaya başladı. "Bulucaz merak etme. Hem Brianna güçlüdür. Biz onu bulamazsak o bizi bulur" dedi Evan ve Brianna' ya sarıldı. Manuel ağlamamak için kendini zor tutuyordu. En sonunda kalkıp gitti. Giderken önüne gelen bir taşa sert bir şekilde vurdu.

"Teşekkürler!" dedi Brianna sevinçle. "Taşı Versailles' e yolladım ama biri vurursa taş ölür" dedi kadın. "Çok ama çok sağol. Kimseye söylemicem yemin ederim. Taşa istediklerimi yazdın dimi?" dedi Brianna. "Evet. Burada olduğunu, Adrienne' nin kaçırdığını falan yazdım" dedi kadın. "Ne zaman bulurlar acaba?" dedi Brianna. "Bulamazlar!" dedi Adrienne ve askerleriyle içeri girerek. "Bulucaklar ve beni kurtarıcaklar!" dedi Brianna ayağa kalkarak. "İlk önce ben şundan kurtulayım!" dedi Adrienne ve birden kafasını çevirince, kadında çevirdi ve boynu kırılıp öldü. "Naptın? Kadın sadece bana yardım etmek istiyodu! Sen ne kadar kötü birisin! Sen benimle ablam olamazsın! İnanıyorum abim beni kurtarıcak!" dedi Brianna ağlayarak. "Kurtaramaz çünkü sevdiğin adam yani Manuel taşa tekme atıp öldürdü" dedi Adrienne. "Niye tekme atsın Manuel yalan söylüyosun!" dedi Brianna. "Normal bir taş sandı ve tekme attı" dedi Adrienne. Brianna yavaşça oturdu ve ağlamaya başladı. "Burayı sevmeye başladığın zaman, oraya gitmek istemiceksin kardeşim emin ol" dedi Adrienne ve askerlerine kafasıyla işaret verip odadan çıktılar. Brianna ise yerde yatan kadına bakıp ağlıyordu.

"Alfred" dedi Andy. "Efendim" dedi Alfred. "İki adam kavga etmiş. Sana dertlerini anlatmaya gelmişler" dedi Andy. "Sen bak. Hiç uğraşamam" dedi Alfred. "Alfred seni anlıyorum kardeşin, canından bir parça kaçırıldı. Ama sen Kralsın. Kendine gelmek zorundasın. Halkının yanında olmak zorundasın. Hep senin söylediğin lafı bu sefer ben sana söyleyeceğim 'Halkın acıları iniltileri ortasında keyif sürmek krallık değil zindan bekçiliği demektir'" dedi Andy. "Olmuyo Andy! Kafamı toplayamıyorum! Şuan napıyo? Nerede? Nasıl? Bilmemek zoruma gidiyo!" dedi Alfred. "Brianna elbet birgün bulunacak. Ama Versailles' i kaybedersek bir daha bulamayabiliriz Alfred" dedi Andy ve gitti. Alfred sinirle taht koltuğunu tekmeledi.

Angel yatakta uyuyan Alfred' i seyrediyordu. O sırada içeri Shota girdi. "Bize Brianna' yı getirmeyeceksen başka yardımını istemiyoruz" dedi Angel. "Adrienne' e karşı gelirsem, beni öldürür. Öldürürse, diğer konularda size yardım edemem" dedi Shota. "Bundan daha kötü başımıza ne gelebilir ki?" dedi Angel. "Versailles asıl şimdi başlangıca doğru gidiyor. Başlamasına az kaldı" dedi Shota.

VersaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin