Versailles' de Kahlan

6 1 2
                                    

Alfred, Andy ve David' le ava çıkmıştı. "Bence iyiydim" dedi David. "Yav he he!" dedi Andy gülerek. "Öyle deme Andy! En azından ok atabiliyo!" dedi Alfred ve gülmeye başladı. "Çok komik! Kralsın diye gülücez mi her espirine tırrek!" dedi David. "Tırrek?" dedi Alfred. "Ne bilim" dedi David. "Bu bardaki yabancı kadınlarla çok takılıyo ya ondan böyle kelimeler kullanıyo" dedi Andy. "Sen benden daha çok takılıyosun be!" dedi David. "He he!" dedi Andy. Alfred birden "Şşt!" dedi. "Noldu?" dedi Andy. Alfred atından indi ve ormana yürüyerek devam etti. Hemen Andy ve David takip etti Alfred' i. Alfred birden durdu. Andy ve David' de durdu. Kütükte arkası dönük biri oturuyordu. Beyaz bir elbisesi vardı ve elbisenin kapüşonu kafasındaydı. "Kimsin? Yüzünü göster!" dedi Alfred kılıcını çekerek. Beyaz elbiseli yavaşça kalktı ve arkasını döndü. Kapüşonunu çıkardı ve kahverengi gözleriyle Alfred' e baktı. Bu bir kızdı. Saçları siyah ve beline kadardı. Yüzünde yaralar vardı ve üzgün olduğu belliydi. "Yardım edin!" dedi kız sessizce. Alfred kılıcını geri koydu ve "Adın ne?" dedi. "Benim adım Kahlan" dedi kız ve masumca gülümsedi. Alfred' in kalbi hızla atmaya başladı ve "Memnun oldum. Bende Alfred" diyerek gülümsedi.

Alfred odasına girdi ve hiçbişey demeden hızla üstünü çıkarmaya başladı. "Hayatım? Av nasıldı?" dedi Angel. "Ter kokuyorum banyo yapıcam" dedi Alfred. "Bende terledim biraz. Beraber yapmaya ne dersin?" dedi Angel gülümseyerek. "Gerek yok" dedi Alfred ve gitti. Angel öylece kaldı ve şaşkınlığını üstünden atınca dışarı çıktı.

Alexandra boş odanın kapısını açtı ve "Buyrun" dedi. "Demek odam burası?" dedi Kahlan. "Evet" dedi Alexandra. "Eh idare eder. Hadi bana yiyecek bişeyler getir" dedi Kahlan. Alexandra, önce boş boş baktı, sonra "Tamam" diyip gitti. Yolda Angel' ı gördü. "Leydim! Kahlan diye bi kız geldi. Biraz tuhaf gördün mü?" dedi Alexandra. "Kahlan kim?" dedi Angel. "Kral Alfred av sırasında bulmuş. Ağlıyomuş, başı dertteymiş. O yüzden Saraya getirmiş" dedi Alexandra. "Nerde?" dedi Angel. "Koridorun sağındaki odada" dedi Alexandra. Angel hiç bişey söylemeden odaya yöneldi. Odaya girdiğinde, Kahlan makyaj yapıyordu. "Buyrun?" dedi Kahlan. "Kahlan?" dedi Angel. "Benim. Siz kimsiniz?" dedi Kahlan. "Alfred seni çok sevdi galiba. Hemen oda vermiş. Kıyafetler, makyajlar, hizmetler..." dedi Angel. "Bundan sizene?" dedi Kahlan. "Ah ne kadar kabayım! Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Angel" dedi Angel. "Yani?" dedi Kahlan. "Kral Alfred' in karısı, Kraliçe Angel' ım" dedi Angel. "Aa! Demek o meşhur güzel Kraliçe sizsiniz. Bakıyorumda söyledikleri kadar değilsiniz aslında" dedi Kahlan gülerek. "Bakış açısı" dedi Angel gülümseyerek. O sırada Alexandra elinde tepsiyle geldi ve "Buyrun yemeğiniz" dedi. "Şuraya koy. Akşam için beni hazırla" dedi Kahlan. "Alexandra bu Sarayın özel hizmetçisi. Yani sadece özel kişilere hizmet eder. Sana başka hizmetçi yollarım. Gerçi hizmetçiye ihtiyacın olduğunu sanmıyorum kendin yapabilirsin herhalde" dedi Angel. "Alfred özel olarak istedi Alexandra' nın benimle ilgilenmesini" dedi Kahlan. Angel hemen Alexandra' ya baktı. Alexandra mutsuzca kafasını evet anlamında salladı. "Şimdi müsade edersen hazırlanıcam. Alexandra akşam için beni hazırla" dedi Kahlan. "Akşam?" dedi Angel. "Alfred benim için özel bi yemek veriyo" Kahlan gülerek. "Alfred? İsmiyle hitap ettiğine göre bayağı hatta bayağı bayağı yakınsınız" dedi Angel. "Sağolsun çok ilgileniyo benimle" dedi Kahlan gülerek. "Sana iyi hazırlanmalar" dedi Angel ve odadan çıktı. Sinirle yoluna devam ederken Manuel' le çarpıştı. "Angel? İyi misin?" dedi Manuel. "İyiyim! Değilim! Bilmiyorum!" dedi Angel. "Hayırdır?" dedi Manuel. "Kim bu Kahlan?" dedi Angel. "Kahlan? Tanımıyorum" dedi Manuel. "Neyse akşam öğrenicez zaten" dedi Angel ve yoluna devam etti. Manuel ise olayı anlamaya çalıştı.

Akşam Saray süslenmişti. Çeşit çeşit yemekler, içecekler vardı. Müzisyenler bile gelmişti. Kahlan davet yerine giderken bi odanın önünde durdu. Etrafına baktı. Kimsenin olmadığından emin olunca yavaşça odaya girdi. Etrafı incelemeye başladı. Oda kırmızıydı ve bomboştu. Sadece iki tane cam sandık vardı. Bir tanesinin altında "Versailles Kralı" diğerinde ise "Versailles Kraliçesi" yazıyordu. Kral yazan boştu. Kraliçede ise Kraliçe Tacı vardı. Alfred Kral Tacını takmıştı. Ama Kraliçe hala takmamıştı. Bunu fırsat bilen Kahlan, hemen Tacı kafasına taktı. Cam sandıktan yansımasına baktı ve saçlarını düzeltti. Camdan arkada iki kişi olduğunu görünce hemen arkasını döndü. "Rahatsız ediyorum ama Tacımı alabilir miyim?" dedi Angel. "Tac? Hee!" dedi Kahlan ve Tacı verdi. Angel Tacı güzelce kafasına taktı. "Bu odaya girmek yasak. Hemen çıksan iyi edersin" dedi Manuel. "Kusura bakmayın bilmiyodum" dedi Kahlan ve kapıya yöneldi. "He bu arada! Kraliçenin yanından geçerken eğilirsen daha iyi olur" dedi Manuel. Kahlan eğildi ve gitti. Angel ve Manuel birbirine bakıp güldüler.

Herkes davet yerindeydi. "Hayatım bi kız için bunlar fazla değil mi?" dedi Angel. "Rahatsız olduysan gidebilirsin" dedi Alfred ve Angel' ın yanından kalkıp, Kahlan' ın yanına geçti. Angel öylece bakakaldı. "Bu davet senin için! Gülsene biraz!" dedi Alfred. "Gülerim" dedi Kahlan. "Neyin var?" dedi Alfred. "Şurada duran Şövalye mi?" dedi Kahlan, Manuel' i işaret ederek. "Evet. Manuel" dedi Alfred. "Neyse o zaman" dedi Kahlan. "Söyle noldu?" dedi Alfred. "Buraya gelmeden önce Sarayda kayboldum. Yanlışlıkla Tacların olduğu odaya girmişim. Bi tane Tac gördüm. Hoşuma gitti bende taktım. Ama bilmiyodum Kraliçe Tacı olduğunu. Görmedim yazıyı. O sırada Manuel geldi ve bağırdı bana. Bir sürü hakaret etti. Odadan kovdu beni. Angel' da Tacı aldı kafamdan. Saçlarımı yoldu" dedi Kahlan. "Anlaşıldı!" dedi Alfred ve hızla Manuel' in yanına gidip yakasına yapıştı. Birden müzik durdu herkes olaya odaklandı. "Sen kim oluyosunda Kahlan' a bağırıp hakaret ediyosun?" dedi Alfred. "Ne diyosun? Ne hakareti?" dedi Manuel. "Tac odasını diyorum!" dedi Alfred. "Sadece oraya girmenin yasak olduğunu söyledim" dedi Manuel. "Sana mı inanıcam Kahlan' a mı?" dedi Alfred. "Saçmalama Alfred tabiki bana inanıcaksın. O kız daha bugün geldi" dedi Manuel. "Sana neden inanıyım? Sonuçta karımın eski eskisisin" dedi Alfred ve yumruk attı. Manuel yere düştü. "Alfred! Ne diyosun sen?" dedi Angel hemen. "Seninle sonra konuşucaz! Hadi gidelim Kahlan!" dedi Alfred. Kahlan hemen Alfred' in koluna girdi ve giderken güldü. "Abi şaka mı bu?" dedi Manuel. "Kahlan' ı gördüğünden beri böyle" dedi David. "Bu kızda bişey var demedi demeyin" dedi Manuel. "Evet kız Alfred' i elde etmeye çalışıyo onu biliyoruz. Artık Alfred' i de biliyoruz. Yani kıza aşık olduğunu" dedi Angel ve gitti. "Angel! Saçmalama! Angel!" diye bağırdı herkes. Ama Angel çoktan gitmişti.

Günler geçmişti. Alfred, Angel' ın yanında bile yatmıyordu artık. Alfred odaya girdi. "Alfred" dedi Angel. "Noldu?" dedi Alfred ilgisizce. "Bu ne kadar devam edicek?" dedi Angel. "Bende seninle bunu konuşucaktım" dedi Alfred. "Konuşalım o zaman" dedi Angel. "Uzatmayacağım. Ben Kahlan' a aşık oldum. Seninle boşanıcam" dedi Alfred. "Na...Nasıl?" dedi Angel şaşkınlıkla. "Eşyalarını toplayıp ait olduğun yere dönsen iyi edersin. Hatta istersen Manuel' e git. Düğün masraflarınızı karşılarım" dedi Alfred ve gitti. Angel yatağa oturdu ve tepkisizce kapıya baktı. "A...Ama sen bana aşıktın" dedi sessizce. "Biz birbirimize aşıktık" dedi. Gözyaşları istemsizce akmaya başladı. "Madem öyle tamam!" dedi ve hemen kalkıp eşyalarını toplamaya başladı.

Angel eşyalarını at arabasına yükledi. "Angel gitmek zorunda değilsin" dedi Manuel. "Alfred' le boşanıyoruz elbette gitmek zorundayım" dedi Angel ve at arabasına bindi. "Alfred' in kafası karışık. Ama hepimiz biliyoruz ki o seni seviyo" dedi Manuel. "Manuel hiç kimse bana engel olamaz" dedi Angel. "Bencede! Bırakın gitsin. Hem zaten kendi isteğiyle gitmiyo. Alfred kovdu" dedi Kahlan merdivenlerden inerek. Angel at arabasından indi ve "Size mutluluklar diyemeyeceğim. Çünkü biliyorum ki bizim kadar mutlu olamayacaksın. Bizim aşkımız kadar güçlü olamayacak sizin yalan aşkınız" dedi Angel. "Bunu zaman göstericek tatlım. Hadi yoluna devam et oyalama bizi. Malum düğün hazırlıklarımız var" dedi Kahlan ve "Eh Versailles Kraliçesi olucamda" diye ekledi. Angel son kez Versailles Sarayına baktı ve at arabasına binip gitti. Yolda giderken gözyaşlarını daha fazla tutamayarak ağlamaya başladı. O sırada at arabası birden durdu. "Neden durduk?" dedi Angel. "Ben durdurdum" dedi Shota. "Shota! Neden durdurdun?" dedi Angel. "Alfred' i, Versailles' i bırakıp gidemezsin" dedi Shota. "Alfred beni istemiyo. Artık Kahlan' ı seviyo" dedi Angel. "Kahlan' ın kim olduğunu biliyo musun?" dedi Shota. "Kim?" dedi Angel. "Büyücü. Tek derdi Versailles Kraliçesi olup, büyü yasağını kaldırmak. Evlenince Alfred' i öldürücek ve tahta geçicek" dedi Shota. "Ne? Alfred nasıl böyle bi oyuna gelebilir?" dedi Angel şaşkınlıkla. "Büyüyle. Kahlan, Alfred' e büyü yaptı. Adını söyleyince ve gözleriyle Alfred' e bakınca Alfred ona aşık oldu" dedi Shota. "Tabi ya büyü! Nasıl kaldırabiliriz bu büyüyü?" dedi Angel heyecanla. "Büyüyü ancak gerçek aşkının öpücüğü kaldırabilir" dedi Shota. "Öyleyse hemen gidip öpeyim" dedi Angel. "Maalesef gerçek aşkı sen değilsin. Alfred' in gerçek aşkı Alanis" dedi Shota. "Ama Alanis öldü!" dedi Angel. "Ama ruhu Ruhlar Adasında" dedi Shota.

Angel, Versailles' e geri döndü. "Angel! Geri döndün!" dedi Manuel hemen. "Hayır dönmedim. Senden yardım istemeye geldim" dedi Angel. "Yardım? Ne yardımı?" dedi Manuel. "Alfred' i kaçırıcaz" dedi Angel. "Ne? Neden?" dedi Manuel şaşkınlıkla. "Nolur soru sorma. Sadece dediğimi yap ve bundan kimseye bahsetme" dedi Angel. "Ta...Tamam. Yani kaçırmaya çalışırım koskoca Kralı" dedi Manuel kafasını kaşıyarak. "Sana güveniyorum" dedi Angel. "Merak etme" dedi Manuel ve gitti. Angel Saraya baktı ve "Hayatım, seni kurtarıcağıma söz veriyorum" dedi.

VersaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin