Versailles' de İntikama Devam

12 2 2
                                    

"İyi uyumuşuz be!" dedi David esneyerek. "Bütün gece Brianna' yı aradık ama hala iz yok! Deliricem!" dedi Manuel. "Ben umudumu kaybetmeye başladım" dedi David. "Ben hala umutluyum" dedi Manuel. "Barker! Benim botları versene" dedi Evan. Barker birden botları Evan' a fırlattı. "Ah! Napıyosun oğlum?" dedi Evan. "Botlarını istemedin mi?" dedi Barker. "İstedim de bu nasıl verme şekli?" dedi Evan. "Beğenmediysen bidahakine kendin alırsın" dedi Barker ve dışarı çıktı. "Neyi var bunun?" dedi Evan. "Uykusuzluktandır" dedi David. "Hadi kalkalım" dedi Manuel. David önden gitti.

Alexandra, Brianna' nın odasına girip en sevdiği çiçekleri suladı. Yatağına bakıp ağladı. Brianna onun en yakın arkadaşıydı. Yaşadıkları çok anı vardı. Hepsi tek tek gözünün önünden geçti. Derin bir nefes alıp odadan çıktı. Yolda giderken Barker' ı gördü. "Gü...Günaydın" dedi Barker heyecanla. "Günaydın. İyi misin?" dedi Alexandra. "Hiç bu kadar iyi olmamıştım" dedi Barker gülerek. Alexandra güldü ve yoluna devam etti. Biraz ilerledikten sonra arkasına baktı. Barker hala Alexandra' yı izliyordu. Alexandra anlamaya çalışarak el salladı ve yoluna devam etti. Barker' da heyecanla el salladı.

Andy taht odasına girdi. Alfred taht koltuğunda oturuyordu. "Lordum" dedi Andy. "Bir iz yok galiba" dedi Alfred umutsuzca. "Yok efendim" dedi Andy. "Anlamıyorum! Yer yarıldı içine mi girdi bu kız! Doğduğundan beri yanımdan ayırmadım! Kılına zarar gelse herkesten hesap sordum!" dedi Alfred. "Alfred seni anlıyorum ama yapabiliceğimiz birşey yok. İşin içinde büyü var" dedi Andy. Alfred ayağa kalktı ve "Büyü! Büyü! Büyü! Ne büyük birşeymiş şu büyü!" dedi. "Sen en iyisi biraz dinlen" dedi Andy ve dışarı çıktı. Alfred taht koltuğuna oturdu ve eliyle sarı saçlarını yana attı.

Alexandra koridorda dolanırken Barker' la karşılaştı. "Tesadüfün bu kadarı" dedi Barker gülerek. "Evet az öncede karşılaşmıştık" dedi Alexandra. "Yakından bakınca daha güzelmiş" dedi Barker. "Ne?" dedi Alexandra. "Gözlerin, yakından daha güzel. Tabii saçlarında" dedi Barker. "Teşekkürler" dedi Alexandra nazikçe. Barker arkadan sağ elini çıkarttı. Elinde bir demet gül vardı. "Aa! Bunlar benim için mi?" dedi Alexandra gülerek. "Senin kadar güzel değil ama..." dedi Barker. O sırada koridordan geçmekte olan David, Barker' ın Alexandra' ya gül verdiğini gördü. "Teşekkür ederim" dedi Alexandra ve çiçeği alıp gitti. Barker arkasından baktı ve sevinçle yoluna devam etti. David hemen Evan' ın yanına gitti.

Evan, Chris' le tavla oynuyordu. "Oğlum yenicem seni" dedi Chris. "Hiç boşuna heveslenme" dedi Evan. O sırada David geldi. "Gel kardeşim gel! Bak Evan' ı nasıl yeniyorum" dedi Chris gülerek. "Gel gel! Bak asıl ben Chris' i nasıl yeniyorum" dedi Evan gülerek. David hiç gülmüyordu. "Bişey mi oldu?" dedi Evan. "Siz Alexandra' yla ayrıldınız mı?" dedi David. "O nerden çıktı lan? Ne ayrılması? Bizi ancak ölüm ayırır" dedi Evan. "Barker hala sana düşman gibi mi?" dedi David. "Odada düşman gibiydi. Sonra görmedim hiç. Ya noluyo?" dedi Evan. David biraz düşündü. Belki iyi niyetle çiçek vermiştir diye düşünerek "Yok bişey ya öylesine" dedi ve gitti. "Bu neydi şimdi?" dedi Evan. "Bende anlamadım. Hadi devam edelim" dedi Chris. Oynamaya devam ettiler.

Alexandra, Angel' ın yanına geldi ve "Leydim, nasılsınız?" dedi. "Alfred nasılsa bende öyleyim" dedi Angel. "Brianna her nerde ise orada kurtulup gelicek biliyorum" dedi Alexandra. "Sahi gelir mi?" dedi Angel. "Gelir tabi. Brianna güçlüdür" dedi Alexandra. "Ama işin içinde büyü var" dedi Angel. "Umudumuzu kaybedersek Brianna' yıda kaybederiz" dedi Alexandra. "Ben...Ben susadım sürahide su bitmiş getirir misin?" dedi Angel. "Tabikide" dedi Alexandra ve sürahiyi alıp odadan çıktı. Angel ise Brianna için dua etti.

Alexandra suyu doldurmuş, dönerken Barker' ı gördü. "Şimdi beni takip ettiğini düşünücem ama" dedi Barker gülerek. "Bende aynı şeyi düşünücem" dedi Alexandra gülerek. "Düşün" dedi Barker. "Nasıl?" dedi Alexandra. "Düşün. Çünkü seni takip ediyorum" dedi Barker. "Neden?" dedi Alexandra şaşkınlıkla. "Çünkü...Çünkü sana aşığım" dedi Barker. Alexandra cevap veremedi. Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilmiyordu. Barker birden dudağına yapıştı. Alexandra' nın elindeki sürahi yere düştü ve kırıldı. Alexandra hemen Barker' ı itip tokat attı. Oradan geçmekte olan Alfred koşarak geldi ve "Noluyo?" dedi. "Bu...Bu beni ö...öptü!" dedi Alexandra. "Barker?" dedi Alfred şaşkınlıkla. "Öpemez miyim? Sen Kralsın diye sadece sen mi aşık olucan, sadece sen mi öpücen sevdiğini?" dedi Barker. "Öyle demedim. Elbette aşık olup sevebilirsin ama Alexandra değil. Çünkü onun sevgilisi Evan" dedi Alfred. "Evan mı? Güldürme beni" dedi Barker gülerek. "Barker sen iyi misin?" dedi Alfred. "Lan iyiyim sanane!" dedi Barker. Alfred birden kılıcını çekip, Baker' in boğazına tutup, duvara yasladı. "Barker! Kendine gel! Karşında kimin olduğunu unutma!" dedi Alfred. "Başlarım senin Krallığına!" dedi Barker ve Alfred' e tekme atarak kılıcını çekip dövüşmeye başladı. "Nolur yapmayın! Nolur!" diye ağlamaya başladı Alexandra. "Sen karışma! Odana git hadi!" dedi Barker dövüşerek. "Benim olduğum yerde sen emir veremezsin! Alexandra odana git!" dedi Alfred dövüşerek. Alexandra koşmaya başladı. Önüne gelen herkese "Evan nerde?" diye soruyordu nefes nefese. En sonunda Evan' a koştu ve "Evan nerde?" dedi. "Hayatım ben benim zaten" dedi Evan gülerek. "Evan! Barker...Alfred...Öptü...Kılıç..." dedi Alexandra nefes nefese. "Barker kılıçla Alfred' i mi öptü?" dedi Evan şaşkınlıkla. "Yürü! Yolda anlatırım! Hadi!" dedi Alexandra ve Evan' ı elinden tutup sürükledi.

Calvin, küreden olanları izleyip güldü. "Beni o gün öldürmeliydin Alfred! Çünkü beni öldürmediğin, ömrümün yettiği tüm zamanı, sen ve sevdiklerinle uğraşıp, sevgilin Cara' nın intikamını almakla geçiricem" dedi Calvin. O sırada siyah bir karganın geldiğini gördü. Karga, Adrienne' e dönüşünce "Cadı Adrienne!" diye eğildi Calvin. "Napıyosun?" dedi Adrienne. "Cara' nın intikamını almaya çalışıyorum" dedi Calvin. "Büyü Kitabında başarılı olmuştun. Yetmedi mi?" dedi Adrienne. "Yetmez! Cara' nın intikamını hiçbişey alamaz ama en azından onlarında acı çekişini izlemek istiyorum" dedi Calvin. "Çalışmaların güzel! Anlat bakalım ne yaptın Barker' a?" dedi Adrienne odanın içinde gezerek. "Büyü gücümle Barker' ı Alexandra' ya aşık ettim" dedi Calvin. "Güzel! Neyse sen bak işine ben gidiyorum" dedi Adrienne. "Kraliçemiz nasıl?" dedi Calvin. "Brianna korkmuş durumda ama elbette yola gelicek ve bizi kabullenicek. Dert etme. Hadi kolay gelsin" dedi Adrienne ve tekrar karga olup uçtu.

"Lan! Bittin oğlum sen bittin!" diyerek yumruk attı Evan, Barker' a. "Evan sakin ol" dedi Alfred. "Oh sağol şuan çok sakinim" dedi Evan ve oturdu. Herkes Evan' a baktı. Evan birden "Senin ananı!" dedi ve tekrar yumruk attı. "Ya bi dur!" dedi Alfred. "Oğlum sen istediğin kadar vur, Alexandra beni seviyo!" dedi Barker. Evan hemen Alexandra' ya baktı. "Hayır! Ben onu sevmiyorum!" dedi Alexandra ağlayarak. "O zaman niye öperken karşılık verdin?" dedi Barker. "Yemin ederim karşılık vermedim!" dedi Alexandra ağlayarak. O sırada koşarak Angel ve diğer Şövalyeler geldi. "Çocuklar noluyo kendinize gelin siz asil Şövalyelersiniz!" dedi Andy. "Bi sus be buda bi Başkan olmuş bıdı bıdı!" dedi Barker. "Döverim ben bunu!" dedi Andy. "Asillikten bahsedene bak!" dedi Alfred. "Barker sen iyi misin? Yediğin bişey falan dokunmadı dimi?" dedi Angel. "Sadece sabah kalktığımda baş ucumda duran suyu içtim, o zamandan beri başka bişey yiyip içmedim. Gerçi ona su demeye bin şahit, iğrençti!" dedi Barker yüzünü ekşiterek. "İğrenç mi? Alfred, Andy gelin. Sizde şunları birbirinden uzaklaştırın!" dedi Angel ve Şövalyelerin odasına gitti. Hemen Barker' ın başucundaki suyu kokladılar. "Ne alakası var şimdi bu suyun Alexandra' ya aşık olmasıyla?" dedi Andy. "Büyü? Olamaz mı?" dedi Angel. Alfred ve Andy birbirine baktı. "Neyse ben hemen geliyorum!" dedi Angel ve suyla birlikte odasına gitti. "Shota! Shota! Nolur duy sesimi! Shota! Shota!" diye bağırmaya başladı Angel. Tam umudunu kaybetmişken kapı çaldı ve Shota geldi. "Beni duymayacaksın sanmıştım" dedi Angel. "Seni nasıl duymam sen benim...Neyse...Noldu?" dedi Shota. Angel hızlıca olanları anlattı ve suyu verdi. "Calvin..." dedi Shota. "Calvin mi?" dedi Angel. "Hala intikam peşinde olsa gerek" dedi Shota. "Yeter artık! Affettik tepemize çıktı!" dedi Angel. "Alfred' e söyle. Ben yakalanmasını sağlarım" dedi Shota. "Hayır! Alfred bunu bilmeyecek. Benim daha güzel bi fikrim var. Sen sadece büyüyü boz" dedi Angel. "Tamam" dedi Shota ve gitti. Angel hemen yola çıktı.

Barker odanın bir köşesinde, Evan ise diğer köşesinde oturuyodu. Birbirlerine sert sert bakıyolardı. Alexandra, Evan' ın elini tuttu ve "Özür dilerim" dedi sessizce. "Sen bişey yapmadın hayatım" dedi Evan ve Alexandra' yı alnından öptü. Barker birden kusmaya başladı. Şövalyeler Barker' a baktı ve "İyi misin? Noldu?" dediler. Barker resmen büyü kusuyodu. Gökkuşağı rengindeydi kusmuğu. "Hayatımda böyle güzel kusan görmedim" dedi David. "Ben...Ben..." dedi Barker ve bayıldı. Hemen herkes koştu yanına ve yatağına götürdüler. Barker gözünü açtı ve "Evan! Kardeşim! Özür dilerim! Ben...Ben nasıl olduğunu anlamadım! Alex sendende özür dilerim gerçekten! Çok utanıyorum!" dedi Barker. O sırada Alfred, Andy ve Angel geldi. "Utanılıcak bişey yok. Senin elinde olan bişey değildi. Herşeye büyü sebep oldu. "Büyü mü? Kim yapmış?" dedi Evan. "Bilmiyoruz ama belli ki başarılı olamadı" dedi Alfred. "Herkese öyle iyi niyetli olmamalıyız. Gerçekten hak edene iyilik yapmalıyız. Hem merak etme bunu yapan bidaha yapamıcak" dedi Angel. "Haklısın hayatım. Umarım dediğin gibi olur. Hadi bakalım Barker dinlensin biraz" dedi Alfred. Herkes dışarı çıktı. Evan, Barker yanında kaldı. Birbirlerine gülerek sarıldılar. Angel çıkarker arkasına baktı. Onları mutlu görünce kendide mutlu oldu ve içinden Shota' ya teşekkür edip güldü.

Calvin bara gitti ve bir içki istedi. Barmen içkisini verdi. Calvin bir yudumda hepsini içti. Aklına Şövalyeler geldi. "Acaba napıyo manyaklar? Bi gidip bakayım" dedi gülerek. Kalktığı an yerine tekrar oturdu. Karnını tuttu ve acılar içinde inlemeye başladı. "Ya...Yardım edin!" diye bağırdı. Bardaki herkes onu duymamazlıktan geldi. Birden kan kusmaya başladı. Gözleri yavaş yavaş karardı. Kafasını masaya koydu. Gözleri kapanırken barmen eğildi ve "Sana Kraliçe Angel' ın selamı var" dedi. Calvin gözlerini tamamen kapattı ve öldü.

VersaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin