...
Bir üre daha kutuyla bakıştıktan sonra ne yapacağımı bilmeden kutuyu yerden aldım ve market yoluma devam ettim. Hem şaşkın hem mutlu hem de kızgındım. Çünkü kendini bir şey sanan- yakışıklı, çekici ve kaslı olması dışında- sarı kaya'nın amacını anlayamamış, duygu havuzum bataklığa dönmüş, beni içine çekiyordu. Ama sevincim bütün duygularımı uçan tekmeyle ezikleyip, birincilik kürsüsüne oturmuştu. Çünkü beleşe bir ayakkabım olmuştu. Hemde beğendiğim ayakkabı!Bakkal amcadan - evet bizim hala bir bakkal amcamız var- aldığım dumanı üstünde dört ekmek sol elimde sallanırken, sağ kolumla kavradığım ayakkabı kutusuna garip bakışlar atıyordum.
"Eh be güzelim, nasıl sokacağım ben seni eve?"
"..."
"Ee cevap ver. Yok mu cevap? Peki, öyle olsun... Seni de eve nah-burada "nah" yaptı- sokarım!"
Ayakkabıyla mütüşlü sohbetim evin önüne gelmemle son buldu. Oturduğumuz apartman dairesi, orta halli insanların oturduğu, komşuluk ilişkilerin devam ettiği, hatta ve hatta, her apartmanda olması yasalarla belirlenmiş, Deli Şebo'lu şirin bir binaydı. Apartmanın girişinde karşılaştığım Şükür Teyze ve kocası Nazmi Amca ile yüzüme tatlış bir gülümseme yerleştirdim. Bu iki aşık tonton tam bir komedi makinesiydi.
"Günaydın, aşık tontonlarım."
"Günaydın, deli kız!"
"Nasılmış benim çifte kavrulmuşlarım?"
Şükür Teyze kızarırken kıkırdamayı da unutmuyordu.
"Şükürler olsun kızım. Sen nasılsın bakalım?"
Nazmi Amca'nın göndermeli cümlesine gülerken "bende iyiyim" deyip, apartman kapısından girdim. Çok değerli apartmanımızda asansör olmadığından, beş kat merdivenlerle çıkıp, günlük işkence seansımı da tamamlamış oldum. Tabi benim gibi zeki bir kız ne yapmaz? Anahtarını unutmaz! Ama ben bunu uyku sersemliğime vuruyorum. Zile beşinci basışımı sonlandırırken kapı açıldı ve annemin kızgın-şaşkın-mutlu bakışlarına maruz kaldım. 'Nasıl?'demeyin. Bende çözemedim. Eh benim gibi zeki, güzel, masum, sevimli bir kızın böyle annesi olur. Kahretsin, yine mikemmelim!
"Kızım?"
"Anne?"
"Kızım!"
"Anne!"
"Kız-Ayy, yeter! Bu ne böyle sabah sabah! Neyse, kızım senin dışarıda ne işin var?"
"Gündelik işim ekmek almak anne. Neyse hadi içeri geçelim."
"Tamam tamam da, senin elindeki kutu ne öyle?"
Dananın kuyruğu kısa sürede kökünden koptu işte!
"Hiiiç, anne. Apartmanda buldum. Kiminse ona vereceğim."
"İyi bakalım, öyle olsun."
Her zaman ki annem ve her zaman ki işleri...
____________________________________Akşam Rüya ile oturmuş, aramızda ayakkabı kutusunu almış bakışıyorduk.
"Kanka ne yapacağız?"
"Ne biliyim ben kızım. Çocuğun amacı ne onu da anlamış değilim."
"Ben düşünmemeye karar verdim. Aldıysa almış. Sanki bir daha karşılaşacağız da."
"Sen bilirsin ama bana hiçte son gibi gelmedi."
"Üff, sanki burada yaşayacağım. Bir kaç aya gideceğiz zaten. Ben takmıyorum sende takma Rüya."
____________________________________
Dün akşamki konuşmadan sonra Rüya'yı evden postaladım. Daha sonra düşünmeden yatağa balıklama atladım. Şimdi ise yine ve yine alarmın "dart! dart!" sesiyle uyandım. Yatakta doğrulup bir beş dakika halımın bana göz zevki yaşatmasına izin verdim. Daha sonra banyoda da bir on dakika uyuduktan sonra okul kıyafetlerimi nefretle üzerime geçirdim. Kahvaltı yapmadan evden ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ HAYATLAR
Teen FictionRÜYA VE HAYAL... İsimleri kadar uyumlu iki dost... Bu iki genç kızın DELİ HAYATLAR'ına tanıklık edecek, başlarından geçen maceraların şahidi olacaksınız... Onlarla gülüp onlarla ağlayacak, bazen söverken bazen ise hayran kalacağınız bir masal gibi.G...