Hayatlar değişir. Bazılarımızın ki olumlu bazılarımızın ki olumsuz... Ama mutlaka hayatımızda bir farklılık vardır. Ben hayatın bana pozitif bakan yönündeyim şu anda...
Hayatımız ne kadar pozitif olursa olsun. Bir süre sonra siz de hayatınız da monotonlaşıyorsunuz. Benim gibi. Şu son bir aydır ev ve iş arasında mekik dokuyorum. Sabah sekizden geceye kadar aralıksız çalışıyorum. Evi ise sadece uyumak için kullanıyorum. Öyle ki dosyaların arasında kendimi kaybettiğimden doğru düzgün yemek için bile mola veremiyorum. Kolay değil koca altı senede şirketin gelir ve giderlerini, yapılan anlaşmalarını, aylık ve günlük olmak üzere hazırlanan raporları tek tek incelemem gerek. Daha iki seneyi anca bitirebildim. Bitirmem gereken bir arşiv dolusu dosya var.
Bu işi ben istemedim aslında. Neymiş efendim 'Bizi yakalanman gerek. Geride kalamazsın. Hemen şimdi asistanına söylüyorsun ve şirket kurulduğundan bu güne kadar olan bütün dosyaları inceliyorsun.' muşmuşmuş. Büyük Aras Bey'imizin emri ile şirkette mahsur kaldım anlayacağınız. El mahkum biz de çalışıyoruz. Şimdi buldun hazır şirketi hala laf yapıyorsun, diyeceksiniz. Haklısınız ama sadece aylık hazırlanan rapor sayısı 2160. Bunlar sadece gelir. Aynı sayıda gider raporları, çalışanların hazırladıkları projeler, yürürlükte olanları saymıyorum bile.
Şirketimiz şu yedi sekiz senede iyi bir ilerleme kaydettiğinden tek bir dalda çalışmıyoruz. İlk başladığımız zaman mimarlık alanını tercih etmiştik. Fakat şimdi yaptığımız işlerin reklamını da biz çekiyoruz. Yani reklamcılık da ekledik. Ayrıca ev eşyası tasarımı da yaparak kendimizi geliştiriyoruz. Hal böyle olunca iş de uzun sürüyor.
Yaklaşık bir ay sonra şirketimizin de sponsorluğunu ve ayrıca reklamını yaptığı bir yardım gecesi için bu sene ki konsepti belirlemeye çalışıyoruz. Yani ben Ayla ve Rüya. Büyük beyimiz ve diğer ortağımızın biricik vekili bu ufak(!) işlere vakit ayıramayacak kadar meşgullermiş.
Biz de üç kadın kafa kafaya vermiş düşünmekteyiz. Yani yaklaşık bir saattir felan.
"Hayal, normal bir davet olsun işte ne gerek var böyle şeylere."
Şimdi diyorsunuz ki "Ne oluryor? Neden böyle dedi?" Güzel soru. Ben diyorum ki, klasik bir gece olmasın, farklı ve dikkat çekici olsun. Rüya ise balık model elbise ve ufak clauchların kullanıldığı boya küpü bir gece istiyor.
"Rüya! Bana bak beni deli etme! Bu şirketin reklamlarından ben sorumluyum. Ben ne dersem o! "
"Ay aman bir şey demedik. Ne haliniz varsa görün. Ben gidiyorum. Ve Rüya çılgınlık yapayım derken işi batırma. Yoksa şirketin sonu olur. "
Rüya ayaklanıp kapıya doğru yürüdü. Bunun bu agresiflikleri normal değil. Kesin bir iş var bunda.
"Hanıma bak sen iki dakikada iş kadını kesildi başımıza. Git sen git. Biz hallederiz. Ama senin bu agrefilikler hayra alamet değil. Gitmişken yoga da yap bari."
Ben kahkalarla gülerken Rüya bir hışımla kapıyı çarpıp çıktı. Ayla da yazık gülmemek için dudaklarınında arkeolojik kazıya başlamış. Kahkahamı kısa tutup tekrar işe yoğunlaştım.
"Ee Ayla, ne yapacağız bakalım. Var mı bir fikir aklında?"
"Hayal Hanım, değişik derken neyi kast ettiniz?"
"Yani böyle gecelerde kimsenin yapmayı aklına getirmeyeceği bir şeyler."
"Hımm, anladım. Maskeli baloya ne dersiniz? Hem böylece yardımları yapan da gizli kalmış olur?"
"Çok klasik."
Verdiğim cevapla Ayla tekrar düşünmeye başlarken aklımda yanan neredeyse fener ışığı büyüklüğündeki fikirle heyecana kapılıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ HAYATLAR
Fiksi RemajaRÜYA VE HAYAL... İsimleri kadar uyumlu iki dost... Bu iki genç kızın DELİ HAYATLAR'ına tanıklık edecek, başlarından geçen maceraların şahidi olacaksınız... Onlarla gülüp onlarla ağlayacak, bazen söverken bazen ise hayran kalacağınız bir masal gibi.G...