Hi

11K 240 9
                                    

Nefret ediyorum.Evet,davetlerden nefret ediyorum.Böyle bir hayatın içine doğmama rağmen bunu yapmayı hiç sevmiyorum.Dolabımın önünde ne giyeceğim aslında asla bir fikrim olmadan duruyordum.Kuzenim Elena'nın hızlı ayak sesleri duyulup ardından bana seslenene kadar bunu yapmaya devam ettim.

''Lexi! Jack amca telefonda!'' kapıyı sertçe itip içeriye girdi ve aşağıda bıraktığım telefonumu bana uzattı.
''Baba.'' dedim isteksizce.
''Hazır mısın?''
''Hayır baba.Çünkü senin bana tarif ettiğin gibi bir elbisem yok.Benden öyle bir elbise bulmamı istemek yerine bana tarif ettiğin elbiseyi getirsen ikimiz içinde daha kolay olurdu.'' 1 saat önce beni arayıp giymemin uygun olacağı bir elbise şekli tarif etmeye çalışmıştı ama öyle bir elbisem olsa bundan haberim olmazdı.
''Evet,tahmin ettim.Senin için bir elbise aldım."
''Ve bunu bana söylemedin.Teşekkürler baba!''
''Kapıdayım."
Telefonu kapatıp yatağımın üstüne fırlattım.Odamın camını açıp bahçeye göz attım,babam gerçekten elinde koca bir kutu ile kapıdaydı.Yavaşça merdivenlerden aşağıya inip ona kapıyı açtım.Bana sarılmadan içeriye geçti.
''Hoşgeldin,baba.''
Gülümseyip kutuyu bana uzattı.Kutuyu elinden sertçe çekip koşarak odama çıktım.Kutuyu yatağımın üzerine koyup kapağını açtım.Siyah,üzerinde ufak çiçek desenleri olan bir elbiseydi.Elbiseyi üzerime geçirdim.Kolumun altındaki fermuarını kapatıp daha önceden dalgalı yaptığım saçlarımı geriye attım.Pek ciddi davetlere katılmadığımdan benim odamda ciddi bir kıyafete dair hicbir sey bulamazsınız.Bu yüzden Elena'nın odasına geçip takı kutusunu biraz karıştırdım.Bulduğum  inci küpeleri ve tüm parmağımı kaplayan altın rengi yüzüğü taktım..Tekrar kendi odama geçip beyaz,bileğinde altın rengi bir şeridi olan ayakkabılarımı giydim.Yine aynı şekilde beyaz olan bir çantada alıp içini doldurdum ve aşağıya indim.
Elena bana bakıp gülümserken babam oturduğu koltuktan kalkıp beni süzdü ve girmem için kolunu büküp bana uzattı.
''Çok güzel görünüyorsun.''
''Teşekkür ederim.Bu elbise bana yaptığın sayılı iyilikler arasına girecek.''
''Lexi." Elena uyarıcı bir ses tonuyla konuştu.
Omuz silktim ''ne?''
Koluma vurdu "bugün iyi bir kız ol."

-

Davetin verildiği yere geldiğimizde babam arabayı park edip arabadan indi ve kapımı açtı.Etrafta insanlar olduğunda birden kibar oluyordu.Tekrar koluna girdim ve kapıya doğru yürümeye başladık.Davetiyelerin kapıda alınmasından dolayı oluşan 2-3 kişilik bir sıra vardı.Buna sıra diyebilir miyiz bilmiyorum.Biraz ilerlemeye çalışırken kolumda hissettiğim acıyla irkildim ve durdum.Biri bana çarpmıştı ama gerçekten can yakıcı bir çarpışma olmuştu bu.Şaşkınlığımı atlattıktan sonra bana çarpan adamın yüzüne baktım.
"Oh."
Bana baktı ve gülümsedi "üzgünüm.İyi misin?"
Cevap vermedim.Sorun yoktu ve acelemiz vardı.Sonunda kapıya ulaşmıştık.Sıra bize geldiğinde babam davetiyelerimizi uzatıp bana içeriyi işaret etti.İçeriye doğru yürüyüp bize ayrılan yüksek masanın önünde durduk.
''Neden buradayım? Beni böyle yerlere getirmezsin.''
''Bu gün burada ödül alacağım ve annen olmadığına göre sen geleceksin tabiki''
''Bunu bir daha bana karsi kullanma.Annem öleli yıllar oluyor,neden şimdi?''
''Annenin ölümü ciddi bir konu Lexi.Bunu insanlara oyun oynamak için kullanamam.''
''Tabi.Hiç yapmıyorsun zaten.'' babamın yüzüne bakmamak için kafamı başka tarafa çevirince bana çarpan çocuğu tekrar gördüm.Nedenini bilmiyorum ama yüzüne bakmakta zorluk çektim ve gözlerimi kaçırdım.
Babam içki alma bahanesiyle yanımdan ayrıldı.Sevgilisinin yanına gideceğini herkes anlayabilirdi.Babam uzaklaşınca gözlerim yavaşça çarpıştığım çocuğu aradı ve buldu.Gözlerimiz buluştu.Aniden ne yapacağımı bilemedim ve lavaboya doğru yürümeye başladım.Yankilanan ayak seslerinden arkamda birinin oldugunu anladim ve karsimdaki aynadan gelenin o oldugunu gorebiliyordum.Hemen içeriye girip ondan kurtulmaya çalıştım.Makyajıma son kez göz atmak için aynaya baktım ve çocuğun yüzünü hatırladım.Daha önce onu gördüğüme yemin edebilirim.Evet,hatırlıyorum.Adı neydi? Hatırlayamıyorum.Burada ne işi var? Bilmiyorum.
Lavabodan çıkmak için kapıyı açtığımda kapının önünde onun dikildiğini görünce korkup çığlık attım.Arkama baktığımda içerideki herkes bana bakıyordu.Dışarıya doğru adımımı atıp kapıyı kapattım.
''Burada beni korkutmak için mi bekliyordun?''
''Hayır ama komik oldu." gulumsedi "Ben Harry..Harry Styles.'' elini uzatti.
Eline baktım "beni takip eden birinin elini sıkmayacağım."
"Takip etmedim.
''Tamam.Öyle diyorsan.'' yanından geçmeyi denedim ama bana izin vermedi ''geçebilir miyim?''

''Adını öğrenmeden olmaz.''

''Sana adımı söylemeyeceğim.''

''Neden?''


Gülümseyip bana yaklaştı.Ama ben daha fazla yaklaşmasını istemedim ve hızlı bir hareketle ondan kaçtım.Tekrar kalabalığın arasına karışmak üzereyken arkamdan seslendi.
''Adını söyleyecek misin?"
Yürümeye devam ettim.Kalabalığa karıştığımda babamı görmeye çalışıyordum.Görmesi en zor yerdeki bir masada bir kadınla konuşuyordu.
"Bugun ona soyleyecegiz,eminim-"
Arkasından elimi omzuna koydum.
''Daha bekleyecek miyim?''
Babam gerilmişti.Telasla konuşmaya çalışırken ben sadece gülümsüyordum.Annem bana böyle öğretmişti.
''Lexi..Bili-''
''Açıklamana gerek yok.Sadece burdan bir an önce gitmek istiyorum.Şu ödül sacmaligi ne zaman?''
Ben bunu sorduğum sırada kurulan ufak sahneye birisi çıkıp birşeyler söyledi ve ardından babamı adi soylendi.''Yılın en iyi iş adamı''.Harika.Zaten bu ödülü alması onu kusursuz yapıyor.Masaya yaslanıp gülümsedim ve alkışladım.Babam adamın elinden ödülü alıp konuşma yapmaya başladı.Ve çok saçma birşey yaptı..bana teşekkür etti.Bende yine yüzüme en gerçekçi gülümsememi yerlestirip onu alkışladım.Aylardır yüzünü bile görmediğim bir adama nasıl destek olmuş olabilirim? Sahneden inip yanıma geldiğinde ona gitmek istediğimi söyledim.
''Bekleyemez misin?"
Az önce babamın konuştuğu kadının yüzüne bakarak konuşmaya başladım.
''Sadece sevgilinle aynı ortamda bulunmak istemiyorum.Ayrıca bana ettiğin o sahte teşekkürden sonra çok duygulandım ve eve gidip ağlamak istiyorum."
Sanki beni korkutabilecekmiş gibi yüzüne sinirli bir ifade yerleştirerek telefonunu aldı ve arabamıza doğru yürümeye başladık.Yol boyunca tek bir kelime bile etmedik.Çünkü konuşursa ona ağzının payını vereceğimi biliyordu.Evimin önüne geldiğimizde bana görüşürüz dedi ve gülümsedi ben ise kafamı sallayıp arabadan indim.
-
Sabah uyandığımda perdesi açık olan camdan içeriyi aydınlatan ışık gözümü aldığı için gözlerim kapalı yataktan kalktım.Sağa sola çarparak perdeyi kapadım ve gözlerimi açtım.
''Elena!''
Ses yoktu.Uykuyla merdivenlerden inerken yuvarlanmamak için çok çaba sarf ettim.Aşağıya indiğimde kimse yoktu.Su içmek için girdiğimde mutfak tezgahının üstünde bir not olduğunu fark ettim.'Erken çıkmam gerekti.Biliyorsun Cassandra'nın doğum günü.Birşeyler ayarlamam gerek.' Kaçıncı yüzyıldayız?Telefonuma bir mesaj gönderebilirdin.
Cassandra'nın doğum günü.En yakın arkadaşımın doğum günü ve ben bunu unuttum.Hemen arayıp doğum gününü kutladım ve bir kaç yalan uydurdum.İnternetten ona hediye bakarken kapı çaldı.Bilgisayarımı koltuğa bırakırken gözlerim hala ekrandaydı.Sonunda gözlerimi ayırıp kapıya yürüdüm ve açtım.Keşke açmasaydım.Harry.O an çığlık atmak mı yoksa cesur davranmak mı daha mantklıydı karar veremedim.Evimi nasıl buldu? Kapıyı kapamaya çalışsamda ayağını kapının arasına koyup beni engelledi ve içeriye girdi.Bunu yapması hiç zor olmadı.Ben geri geri giderken o da üstüme doğru yürüyordu.Sakin görünmeye çalışsamda tabiki korkuyordum.
''Dün bana adını söylemedin.''
''Evet.Evime bu şekilde giremezsin.''
''Hala söylememekte kararlı mısın?''
Kafamı salladım ''kararlıyım.''
''İyi.Gerek kalmadı.''
Arkamdaki duvara çarpıp durdum.Bana yaklaşmaya devam ediyordu.Gözlerini suratımdan hiç ayırmadan üstüme geliyordu.Bana fazlasıyla yaklaştığında durdu.Nefesini suratımda hissedebiliyordum.
''Lexi Moore.22 yaşındasın ve kuzeninle birlikte bu evde yaşıyorsun.Oldukça zenginsin.Annen...o kısmı atlıyorum.Erkek arkadaşından ayrılalı 1 ay olmuş ve çocuk tam bir baş belasıymış.Bugün en yakın arkadaşının doğumgünü.Senin doğumgünün ise-
''Bekle.Bunları nasıl öğrendin?''
"Ben her şeyi bilirim."
"Nesin sen?"
Omuz silkti "ne demek istersen." iyice yaklaştı.Elini belime koydu.
"Sapık."
"O hariç."
Gözlerini dudaklarıma indirdiğinde olacakları biliyordum.Yana doğru kaçtım ve onu kolundan tutup bahçeye sürükledim.Tabiki eğer evden çıkmak istemese götüremezdim çünkü benden güçlüydü.Çok güçlüydü.Bahçeye çıktığımızda hiçbir şey söylemeden evime girip kapıları kilitlemek için hızla arkama döndüm ama kolumu kavrayan eli gitmemi engelledi.Saniyeler içinde,belki daha kısa bir sürede dudaklarımız birleşmiş buldum.İzin vermemem gerekiyordu.Ama karşı koyamadım.Aslında tam anlamıyla bir yabancı sayılmazdı.Değil mi? Arkasına dönüp bahçemi terk ederken sadece arkasından bakabildim.Az önce ne olmuştu?

HELLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin