Bullet

1.1K 61 7
                                    

"Gitmek zorundayım."
"Hayır,istersen gitmezsin." arkasından sarılıp onunla birlikte kapıya yürüdüm...aslında sürüklendim.
"Öyle bir seçeneğim yok." ellerimi vücudundan ayırdı,bana döndü.
"Var,artık yoruldum.Her evden çıktığında bunu yaşamak istemiyorum."
"Yapma." kapıyı açıp dışarıya bir adım attı.
Elini sıktım "Başını belaya sokma."
Yanağımı okşadı "Endişelenme."
"Endişelenmeliyim."
"Hayır bebeğim,yapma." kolyeyi zincirinden tutup tişörtümün içinden çıkardı "Söz veriyorum başımı belaya sokmayacağım."
"Gitmeni istemiyorum."
"Böyle bakma,gitmem gerek."
"Bundan nefret ediyorum."
"Lex."
Omuzlarımı düşürdüm "Tamam."
"Diğerleri benimle olacak,güvende olacağım."
"Peki."
"Görüşürüz." alnımdan öptü.
"Görüşürüz." kapıdan çıkmak üzereyken elini çekerek durdurdum.
"Ne oldu?"
Omuz silktim "Seni seviyorum."
Kollarını belime sardı "bende seni seviyorum bebeğim.Sakin ol,geri döneceğim."
"Döneceksin."
Kafasını sallayıp dudaklarıma kısa bir öpücük verdi.Kapıdan çıkarken kapıyı kapattı.İçimdeki sıkıntı büyüyordu.Kapı çaldığında geri döndüğünü düşünerek koşup kapıyı açtım ama hayal kırıklığına uğradım.
"Cass."
El salladı "Selam."
Omuzlarımı düşürdüm "Selam."
"Beni beklemediğini biliyorum.Harry buraya gelmemi söyledi."
"Joe,onunla gitmiyor mu?"
"Hayır."
Kafamı kapıdan uzatarak baktım ama çoktan gitmişti "tanrım,ne yapıyorsun Harry?"

HARRY

Ona yalan söylemek en zor kısmıydı.Gözlerine bakıp nasıl bir beklentide olduğunu bilerek onu kandırmak çok zordu.Yalvaran gözleriyle bana bakıp elimi tuttuğunda neredeyse vazgeçecektim.
Ellerimi belinden çektim,dudaklarına kısa bir öpücük verdim.Yüzüne düşen saçlarını elimle kulağının arkasına sıkıştırıp elimi kolunda kaydırdım.Kapıdan çıkarken kapıyı kendim kapattım çünkü onun yapmayacağını biliyordum.Bahçeden çıkmak için yürürken Cassandra'yla karşılaştım.
"Geleceğim.O zamana kadar burada kal."
Kafasını salladı "Merak etme,yalnız bırakmam."
Anahtara bastığımda arabanın ışıklarının yanmasını izledim.Kapıyı açtım.Oturup telefonumu direksiyonun altındaki boşluğa koydum.Arabayı çalıştırdığımda telefonum çaldı.
"Ne?"
"Ben Stefan."
"Ve?"
"Sadece sen geliyorsun,değil mi?"
"Evet,korkuyor musun?"
"Titriyorum."
"Güzel."
"Umarım silahsız geliyorsundur Styles."
"Seninle bir anlaşma yaptık,silah yok.Bu iş bitecek.Bir şekilde."
"Evet,bir şekilde.Bekliyorum."
"Devam et."
Telefonu kapattım.Yerine koymak üzereyken ekranı aydınlandı ve 'bebeğim' yazısı görüldü.Sesini kapatarak telefonu direksiyonun altına geri koydum.

Arabadan inmeden önce mesajları kontrol ettim.
-Ne yapıyorsun?-Lexi
-Harry?-Lexi
-Ne bok yiyorsun? Lex aradı.-Joe
-Harry.Lütfen aç telefonunu.-Lexi
-Seni bulduğumda iyi olmayacak.-Joe
Hepsine bakmadan telefonu kilitledim.Arabadan inmek icin elimi kapıya götürdüm,kapıyı açtım.Arabadan inip etrafa baktım,anlaştığımız gibi kullanılmıyor olarak görünen depoya girdim.
"Stefan!" elimi cebime soktum "korkup kaçtığını duymak istemiyorum."
Sessizlik bölündü "duymayacaksın." karşımda durdu,elini uzattı "naber?"
"Seninle burada günlük hayatımdan bahsetmeyeceğim."
"Evet,haklısın."
"Evet." gülümsedim "getirdin,değil mi?"
"Bana güvenmemen gerektiğini öğrenmeliydin."
"Silahtan bahsediyoruz,değil mi?" kahkaha attım "haklısın." belimdeki silahı çıkardım "kimseye güvenilmez."
"Tahmin ettim." elini kaldırdığında etrafımızda dört adam belirdi ''bu biraz hızlı bir giriş oldu,değil mi?"
"Üzgünüm,bu kadar korkacağını düşünmedim."
"Korkması gerek sensin."
"Korkunun ne olduğunu uzun zaman önce unuttum."
"Güzel,yani hatırlatacağım."
Silahı ona doğru tuttum "adil olması gerek,ha? Ben seni öldüreceğim,onlar gidecek."
"Güzel düşünce ama yanlış.Seni öldüreceğiz." elini havada savurdu "belki daha sonra kız arkadaşınla tanışırım."
Dişlerimi sıktım "Onun hakkında konuşma."
"Yatakta iyi mi?"
"Kes sesini."
"Neden? Kızları paylaşmaz mıydın? Ondan hoşlandım."
Beni sinirlendirmek istiyordu ve başarıyordu.Kafamı geriye atarak güldüm.Ondan bahsettiği anda bütün sinirlerim hareketlenmişti.
Burada tek bir şeyden korkuyorum o da Lexi.Eğer bana bir şey olursa onun üzülmesinden korkuyorum.İlk kez arkamda biri olduğunu hissediyorum ve onu bırakmaya niyetim yok.
"Beni sinirlendirmek istiyorsun."
"Ve başarıyorum."
"Senin için iyi olmaz."
"Yanılıyorsun,ölümünü izlemek bana büyük bir zevk verecek."
"Söz verdiğim insanlar var Stefan.Burdan ölü çıkmayacağım.Ama sen-senin söz verebileceğin kimse yok."
"Ama emir verebileceğim dört adamım var."
Kahkaha attı.Gerçekten söz verdiğim biri var.Acı çekmeyi umursamam ama Lexi acı çekmeyecek.Buna izin vermeyeceğim.
Kapıdan çıkarken bana baktığı an gözlerimin önüne geldi.
"Ama bunu ben yapmak istiyorum."
Elini beline götürdükten bir ya da iki saniye sonra büyük bir gürültü çıktı.Vücuduma baktığımda çoktan kırmızı bir leke oluşmuştu.

JOE

"Anlamıyorsun! İçimdeki sıkıntı büyüyor! Onu hemen bul!"
"Lex.Sadece sakin ol ve telefonu Cassandra'ya ver."
"Joe?"
"Bir daha Harry senden bir şey istediğinde haberim olsun!"
"Ben-üzgünüm."
"Güzel.Şimdi Lex'e dikkat et ve evden çıkmasına izin verme.Oraya birini gönderiyorum."
"Evet,tamam."
Telefonu kapatıp masaya koydum.Alfredo'ya bilgisayar masasından kalkmasını işaret ettim.Kalkıp masadaki kağıtlara geri döndü.Bir kaç tuşa bastım.
"Buraya gelin." arkamda toplandılar "bu işi öğrenmelisiniz çocuklar.İki saat değil iki dakika daha çok işimize yarar."
Harry'nin telefonunun sinyallerini onlara gösterdim.
Max elini omzuma koydu "büyük depo."
Kafamı salladım "evet."
"Toplanın,hadi."
Masadan kalktım.Çocuklar dolapları açıp silahları kontrol ettiler.Telefonumu elime aldım.Ian'ın adını listeden buldum.
"Ian."
"Joe.Naber-"
"İki adama ihtiyacım var,acil."
"Adresi mesaj at."
"En iyilerini istiyorum,Ian.Eğer beceremezlerde boğazlarını keserim.İki kızı koruyacaklar."
"Anladım,en iyileri.Adresi gönder."
Telefonu kapatarak mesaj bölümüne girdim.Adresi yazarak gönderdim.Telefonu cebime koyup çocuklara döndüm.
"Hazır mıyız?"

"Joe."
Kafamı çevirdim "Ne?"
"Arabası burada."
Koşarak Max'e yaklaştım,arabası oradaydı.Silahı bel hizamda tutarak arabaya yaklaştım.Camında bir not vardı.Elime alarak gözlerimi kağıtta gezdirdim.
-Çocukları yalnız bırakmamalısınız.Üzgünüm.-
Altında bir kan lekesi vardı.Kağıdı buruşturarak yere attım.
"Orospu çocuğu."
Elimle işaret ederek deponun girişine yöneldim.Çocuklar arkamdan geldi.Demir kapıyı yana sürükleyerek içeriyi kontrol ettikten sonra içeriye girdim.Çatıdan giren ışık içeriyi aydınlatıyordu.Bomboş bu depoda göze çarpan ilk şey yerde yatan Harry idi,kendi kanından oluşan bir havuzun içindeydi.Koşarak yaklaştım,yere çöküp nabzını kontrol ettim.
"Fredo depoyu kontrol et!"
Max koşarak yanıma geldi "Yaşıyor mu?"
Kafamı salladım "evet,arabayı getir!"
Koşarak depodan çıktı.Kolunu omzuma atarak yerden kalktım.Fredo'nun yardımıyla onu arabaya taşıdık.
"Hastaneye mi?"
"Evet."
"Polisler?"
"Sonra düşünürüz.Hadi!"
Gömleğimi çıkardım yaraya bastırdım.Fazla kan kaybediyordu.
"Eğer ölürsen Lexi hayatımı siker ve ben o kızla uğraşmak istemiyorum Styles.Hadi kardeşim."

Arabadan inmeden önce Max doktorlara haber verdi.Hızla Harry'i arabadan indirip sedyeye yatırdık.Kanlı ellerimle telefonumu çıkardım.Lexi yüzlerce kez aramıştı.Bunu telefonla söylemem imkansızdı.Fredo'nun elindeki anahtarı aldım.
"Nereye?"
"Buraya getirmem gereken biri var."
Arabaya binerek çalıştırdım.Direksiyonu kavrayıp hızla hastane bahçesinden çıktım.Köşeyi dönerek olabilecek en sakin yola girdim.Hızlanarak ilerledim.
Harry'nin evine geldiğimde arabayı durdurdum.Anahtarı almadan indim.Ian'ın gönderdiği adamlardan biri bahçe kapısındaydı.Bahçe kapısını açarak yürüdüm.Sakinleşmek için biraz bekledim,derin nefesler aldım.Hayatımda en son ne zaman ellerimin böylesine titrediğini hatırlamıyorum bile.Hissettiğim suçluluk yüzünden dolan gözlerimin normale dönmesini bekledikten sonra zile bastım.
"Joe?"
"Lex."
"Joe?"
"Lex."
Dişlerini sıktı "Joe."
"Selam."
Cassandra eliyle üzerimi gösterdi "sen iyi misin?"
Lexi pantolonum ve gömleğimdeki kan lekesini gördüğünde elini kalbine götürdü "hayır."
"Lex."
"Lütfen Joe,bana iyi olduğunu söyle."
Kafamı geriye attım "üzgünüm."

HELLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin