Yürüyorum...Gök mavisinin kollarını sarmalamış olduğu ,gökyüzünün altında yürüyorum.
İstemsiz olmaya özen gösteren adımlarımı atarken,
Kendimi uçsuz bucaksız bir boşlukta buluverirken,
Ardından da,zaman kavramımı yitirdiğimi hissederken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Gök mavisinin koyulaşmaya başladığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Adımlarımı,birbirini takip edercesine atarken,
Sessizliğim,adımlarıma eşlik ederken,
Boşluğum,sessizliğime attığım adımlarımı içine çekerken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Kendimi göz hapsinde bulduğum,gökyüzünün altında yürüyorum.
Zamanın,zamanıma uymadığı,
Saatimin,saatime vurmadığı,
Adımlarımın,birbirini kovalamadığı,
Nabzımın,kalp ritmime uymadığı,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum... Ay dedenin yıldızlarıyla parlattığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Saliselerim,saniyelerim,dakikalarım,saatlerim bir bir geçerken,
Günlerim,hızla birbirini kovalarken,
Aylarım,yolcusu olduğu mevsimlere uğurlanırken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Ay'ın bana göz kırptığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Sonbaharın; yaprakları hüzünle dökülmüş ağaçları çıplak dallarıyla el sallarken,
Kış;akıttığı göz yaşlarını yeryüzüne,bembeyaz karlarla örterken,
Yaz,yakıverdiği gökyüzüne,sıcağı ceza biçerken,
İlkbaharın açan ilk çiçekleri,küçük çocuklar tarafından koparılırken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Yıldızların bana otuz-iki diş sırıttığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Zaman,su gibi boşalırken,
Zaman,bir çita kadar hızlı koşarken,
Zaman,hızını alamayan seri bir katil iken,
Zaman,saliselere bile paha biçerken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Bir tutam gök mavisinin atıldığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Gri tonlarını esir alan yolu yarılarken,
Yol,esir aldığı gri tonlarına beni de mahkûm ederken,
Altında yandığım gökyüzünün,gök mavisi beni kuruturken,
Sessizliğim,beni yol ayrımına sokuverirken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Bir fırça darbesiyle gök mavisinin yayıldığı,gökyüzünün altında yürüyorum.
Gri tonlarını esir ve beni mahkûm alan yol gitgide uzarken,
Sessizliğim artarak beni yol ayrımına sürüklerken,
Önümdeki yol ayrımı beni ikiye bölerken,
Birinci yol;ıssız ve karanlık,
İkinci yol ise;şen şakrak ve aydınlık iken,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
Yürüyorum...Baharatlarla harmanlanmış,gökyüzünün altında yürüyorum.
Adımlarım birbirini takip ederken,
Aylarım yolcusu olduğu mevsimlere göç ederken,
Mevsimlerim duygularını dile getirirken,
Gri tonlarına hakim olan bu yol,beni mahkûm ederken,
Zamanın,zamanıma uyuvermediği gibi,
Ben,aşina olduğum zamanın yolcusuyum.
byCAFUNET
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozuk Kalemimden
PoesíaBu kitapta yazarın yeri gelince tükenmişliği,yalnızlığı,yorgunluğu,acıyı; yeri gelince de sevgiyi,aşkı,cesareti bozuk kaleminden tatacaksınız ve bu süreçte şiirimsi bir stil size eşlik edecek. Yazmak istedim o an,içime süzülenleri. Tercüman olma...