Satırlarımdaki çaresizlik; aklımdaki limonilik.
Ansızın devralacak hepsinin yerini: Baş ağrımın ta kendisi.
Sebebiyet veya sonuç vermeden gidecek çok yakında değil mi?
Korkuyorum, umutlarımın yerini yalnızlık devralacak diye.
Beklemekten sıkılıyorum ve aynı zamanda da tekrardan korkuyorum, terkedilmişliğin zehir gibi etkisinden.
Zaman tükenmek bilmiyor.
Zaman, umutlarım arasında yok olurken şuurum nedensizce sayıklayıveriyor.
Sıkıntım; korkuma,ser verip sır vermez gibi çöküyor.
Baş ağrım, acıdan zevk alırken bense bu âna şahit olmayı istemiyordum.
Halbuki ben, gözlerinin içi pırıltı dolu olan bir çocuktum.
Bunu, gün geçtikçe elimden alan: uçsuz bucaksız baş ağrımdı.
Baş ağrımdan geriye kalan tek şey, donuk bakışlarım olmalıydı herhalde.
Asla yerini devralamayacak,pırıltılarımın yerini -ne kadar süsleyecekse- süslemeye çalışan
donuk bakışlarım.
Bu sefer, silahımı kullanabilecek vaktim bile yoktu.
Beyaza bürünen tenim, kararmaya yüz tutmuşken kirpiklerim titriyordu usulca.
İnci tanelerime, şelale olmuş kirpiklerim.
Baş ağrımın silahı, acılarımdı belkide.
Lakin,bunun için de düşünmeye zamanımın olmadığı işin acı tarafıydı.
Umutsuzluk içinde kıvranan,acı taraf...
Kirpiklerimin; usulca kıpırdamaya ve benim gözlerimi açmaya tahammülüm kalmamışken
fokurdayan volkanımı patlatmak istiyordum.
Lakin deniyordum ve olmuyordu işte.
Çünkü kötülük perim, baş ucumdan ayrılmayacağına dair yemin etmişti baş ağrımın
huzuru önünde.
Satırlarım, çaresizliğimle birlikte diz çökerken, elimden bir şey gelmeyişi işin,yine acı
tarafıydı.
Ha! Bir de, şundan da emindim ki baş ağrım, acılarını saklamayı seviyor olmalı.
Çünkü bir keresinde zorla da olsa aramızda garip bir dialog geçmişti.
" Neden acın baş ağrısı? "
Sessizlik, aramıza örümcek ağı örerken sadece sessizliğin itaatindeydik.
" Canım istedi."
Gariplik, ruhumu öperken sadece bakınmakla yetindim.
Sadece bakınmakla...
" İkinci bir sebebin daha olmalı...Çünkü her insanın mutlaka ikinci bir sebebi vardır."
Birinin bana,yoğunlaşmak istemediğim bir konu üzerinde diretmeye devam etmesi,
benliğimin şiddetli bir rahatsızlıkla kaplamasını sağlıyorken bunu, benim birine yapmam...
" İsmimi seviyorum. "
" Bir insan acılarını nasıl severdi ki? Acılarını, ismi yapacak kadar nasıl...?"
Bunu ona sorduğumda ansızın cevap vermişti.
" Tch,Tch,Tch...İyi de bir şeyi unutuyorsun, ben bir insan değilim ki. "
Nefesim kesildi...Tüylerim ürperdi...
Haklıydı, hem de fazlasıyla denecek kadar...haklıydı.
" Öyleyse nesin? "
Sanırım,fazlasıyla yürek yemiştim.
" Acılarıma sahip çıkan, benliğime aşık olan bir varlığım." demesi tüylerimin diken
diken olmasına yetivermişti.
Nefesim, ikinci defa kesiliverdi...
Ben,yıllar önce benliğimi sorgulamayı bırakmıştım lakin umutlarımı, ne kadar da
yakamdan silkelemeyi kendime görev bilmişsem de onlar yakamdan düşmemeyi asla bırakmamıştı.
Benim neyim eksikti -baş ağrımı yıkmaya yardımcı olabilecek- umutlarımdan diye sormayacağım.
Çünkü benim bir çok şeyim eksikti umutlarımdan ve umutlarım bir çok şeye sahipti benden.
Baş ağrım şiddetle artarken gözlerim, her zamankinden daha da fazla kasılmıştı.
Bu bir ilkti.
Baş ağrılarıma alışkın olan ben, sessizliği,hissizliği kendine rutin olarak bilen ben...kıvranıyordum.
Yalnızlık,etrafıma kol kanat gererken; umutlarım ise etrafımda kol kanat geziniveriyordu.
Umutlarımın adımlarını istemeyen ben, umutlarımın bir adımda, bu ucu bucağı bulunmayan bir
boşluğa düşüp oradan da bir daha çıkamayacağını bildiğimden beri kahroluyordum.
Umutlarımın yokluğu, acılarıma güç kazandırıvericekken; acılarım ise baş ağrımaydı.
Günlük rutinlerim, başlı başına birer facia iken,umutlarımı günlük rutinlerime koymak...onları
aynı keseye koymak tamamen benim hatamdı.
Hayal kırıklığı...koca bir hayal kırıklığı...
Aklım, limonilikle ekşirken etrafıma , alışkın olduklarım sarıverdi.
Daha önceden de belirttiğim gibi:
Beklemekten sıkılıyorum ve aynı zamanda da tekrardan korkuyorum,terkedilmişliğin zehir gibi etkisinden.
Baş ağrım, uzun süreli süren bu sessizliği tekrardan bozuverdi aniden.
5'e kadar sayıyorum,farketmeden.
1...
2...
3...
4...
5.
Sonuç ise...viran...
"Satırlarımdaki çaresizlik ve aklımdaki limoniliğin yerini,edebiyet süren baş ağrım sarıveriyor :benliğimin ta kendisini."
byCAFUNET
Arkadaşlar,yazdıklarım hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen bunu,yorumlarınızda paylaşın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozuk Kalemimden
PoezieBu kitapta yazarın yeri gelince tükenmişliği,yalnızlığı,yorgunluğu,acıyı; yeri gelince de sevgiyi,aşkı,cesareti bozuk kaleminden tatacaksınız ve bu süreçte şiirimsi bir stil size eşlik edecek. Yazmak istedim o an,içime süzülenleri. Tercüman olma...