Bu gece nasılsın yusufçuk?
Bütün gün ne yaptın, ne düşledin? Hiç sarıldın mı anneceğine? Hiç kondurdun mu babacığının yanağına bir öpücük? Ya da hiç fark ettin mi bunun gibi minik detayların ne denli önemli olduğunu?
Annene hediye ettiğin bir sarılma ona olan sevgini hatırlatır.
Babana hediye ettiğin bir gülüş ona neden bu hayata katlandığını hatırlatır.
Ve her geçen gün daha da üstüne sinen tavır, sana olan nefretimi artırır.
Bazen kafanın içine süzülmek istiyorum yusufçuk. O minik beyninde neler döndüğünü bilmek istiyorum. Sana yazılan bu sefil mektupları okuyup okumadığını öğrenmek istiyorum.
Daha çok şey bilmek istiyorum senle ilgili. Bilgiye aç bir varlığım ben yusufçuk, senle ilgili her şeyle beslenmek istiyorum.
Bana baktığında ne gördün mesela?
Umarım bir yılandır bu bedende gördüğün. Çünkü öyleyim, sürekli değişen derimle bir yılanım ben.
Dişlerim sivri, zehrim acı.
Her şeyi görürken çalıların arkasında saklanan bir yılan bu kız, usulca yusufçuğu hak ettiği sonla buluşturmak isteyen.
Sonra, bu mektuplara göz ucuyla olsa bile baktın mı? Hiç ulaştı mı sana kelimelerim? Ulaştıysa nasıl hissettin?
Bilmiyorum, belki değişmeyi denersin onları görünce? Ama deneyemeceksin, denemeyeceğini biliyorum.
Birisine olan sevgin acıyla ezildiğinde gözlerindeki tülden perde kayboluyor ve her şeyi olağan yalınlığıyla görmeye başlıyorsun. Sana baktığımda yusufçuk, şımarık bir kız çocuğu görüyorum.
Bu durumda ben neyim?
Sen ve ben, asla değişmeyeceğiz yusufçuk.
Sen oradan oraya uçarken ben köşemde oturacağım ve senle ilgili ne görsem sinirimden köpüreceğim.
Birbirimize dokunmasak bile, başkalarının üzerinde gezinen imgelerin bile yetiyor çıldırmama.
Bu gece sana bütün gözyaşlarımı adıyorum yusufçuk, bir yıla öncesine kadar akmayı reddeden yaşlar bunlar.
Merak ediyorum,
Birileri her gece usul usul ağlarken senin yüzünden, nasıl rahat uyumaya devam ediyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Libellule
Short StorySıcak bir yaz sabahı uyandığımda karşılaşmıştık ilk defa senle. Sonra bir bakmışımki sinsice süzülmüşsün zihnime yusufçuk.