Olaylar! Olaylar! Olaylar!

70 8 4
                                    

Eve geldiğimde o kadar yorgundum ki hemen üstümü değiştirip uyudum....

Sanırım bir kaç saat uyuyup uykumu iyice alamamış olmalıyım ki üzerime bi ağırlık çöktü tekrar. Ama nasıl bir ağırlık?!

"A- abi sen?!"
"Kalk lan. Hadi hadi hadi."
"Senin bu yaptığına resmen adaletsizlik derler ama abi yaa. Kalk üstümden. Bi insan böyle uyandırılır mı yaa?"  Ağlamaklı çıkan sesime abim öyle bir güldü ki... Cidden ağlamak istiyordum.
"Kalk hadi kalk. Yeter. Akşamdan beri.. Ne lan bu?"
"Hihihi. Ne oldu abiş? İşler sana mı.." Sanırım bu kelimeyi kullanmamam gerekiyordu. Çünkü... Abim bu kelimeden hiç hoşlanmıyordu. Ve tabi ki bende sonuçlarına katlanacaktım
"Lan kâmil, lan kâmil. Şimdi bittin oğlum sen."
"Ama abişi.. Abiciğim.. Canım benim. Ben öyle demek i-isteme- Aaaaabi! Ya- yapma... A...abi. Yap.....maaaa! Hihihi."
"Hihihi ne oğlum. Adam akıllı gül lan."
"Hahaha."
"Olmadı."
"Ama abi ye-yeter yaaaa! Abiiiii!"
"Adam akıllı gülene kadar gıdıklıycam oğlum ben seni."
"Ya abii!"
"Hadi lan."
"Hahahahahaha."
"Olmadı.. Bi daha."
"Ya abii. Offff. Hihihi." Abimin  bana attığı bakışlardan sonra öyle bir kahkaha attım ki... Sanki içime domuz kaçmıştı.
"Ya Neslihan bi git da."
"Kalkıyor musun abi üstümden?"
"Hayır."
"İyi bunu sen istedin." Dedikten hemen sonra harekete geçtim ve abimi üzerimden aşağıya atıp kafasına da yastık fırlattım. Ne olursa olsun.. Seviyordum ve kıyamıyordum bu çocuğa.

Abimle olan kısa ama etkili savaşımızdan sonra guruldayan mideme yemek hazırlamaya çıkmıştım üst kata. Buzdolabına baktığımda gözlerim ve ağzım aynı oranda açılmıştı. Oooooo pasta mı o?
Tam ağzıma bir çatal alacağım sırada abim arkamdan bağırdı.
"Neso!! Sakın o pastayı ağzına sürme. Yarın yengenler gelecek kardeşleriyle. Onlara yaptım o pastayı." Abimin dedikleriyle olduğum yere sanki çiviyle çakılmıştım ama yinede ona lâfımı esirgememiştim.
"Aman. Yemedik pastanı. Aslında yiyecektim ama... Neyse. Konumuz bu değil. Annem istese yapmazsın ha pasta falan."
"Annem isterse yaparım. Onu karıştırma."
"Ay aman. Tamam."
Karnımın 9.9 şiddetindeki guruldamasıyla biraz olsa korksam da karnımın yerinde olduğunu görünce gülümsedim. Yok abi. Aç kalmak bana yaramıyor. Hemen kendime tost hazırlayıp yanına da bir bardak taze portakal suyu sıkıp televizyonun karşısına geçtim. Annemler misafirliğe gitmiş olmalılardı ki evde yoklardı. Bu benim işime geliyordu. Hemen planımı kurdum. İlk olarak yemek yenir, daha sonra ödevler ve tekrarlar, sonra sonra kitabımı okumak ve uyuyuş. Mükemmel.

Yemeğimi yerken bir yerden de telefonumun mobil verisini açıp telefonuma  gelen bildirimlere ve mesajlara baktım. WhatsApp'ta grup kurmuştuk kızlarla. '9/B Kızlar' diye. İlk olarak onların mesajlarına baktım. Hangi derslerden ödev vardı diye konuşmuşlardı. Sonra diğer gruba girip Deniz ve Güneş'in etmiş olduğu kavgalı mesajları okudum. Bu kızlar cidden iyi değillerdi. Sonra parmağım ekranda gezinirken yanlışlıkla Burağın profiline girdim. Fotoğrafı da amma ciks çıkmış he. Tam Burağın profilinden çıkıyordum ki bir anda telefonum çalmaya başladı. Ekrandaki yazıyı gördüğümde ilk önce mobil verimi kapattım. Daha sonra parmağımı yeşil tuşun üzerinde kaydırıp telefonu açtım. Eee. Zengin değiliz sonuçta. Tabi ki interneti açık unutamazdım.
"Efendim Dilara."
"Kanka naber?"
"İyiyim canım. Ne oldu? Bir şey mi oldu?"
"Ha- hayır canım. Ne olacak ki?"
"Dilaracığım.. Cancağızım. Bak kekeledin. Lütfen bak. Hadi söyle ne oldu bakalım?"
"Neslihan. Kanka ben sana şey diyecektim."
"Söyle kanka."
"Şey.. Neso, Demir'in profilindeki sözün anlamını soracaktım ben sana."
"Demir? Ne alâka?"
"Ya boşver onu. Bak şey yazıyor.." Dilara ile konuşurken alt kattan gelen sesle irkilmem bir oldu.
"Abi!!!!!?"
"Neslihan ne oldu orada?"
"Ya Dilara.. Kanka ben seni sonra arasam?"
"O- olur kanka. Hadi görüşürüz o zaman."
"Öptüm."
Telefonu kapattıktan sonra alt kata hızla indim ve yerde baygın yatan abime baktım. Abi!!!
"Abi.. Abi ne oldu sana? Abi kalk. Abi!!!" Abimin kafasının arkasından gelen kan parmaklarıma değince ağlamam daha da hızlandı.  Hıçkırıklarım artık benden habersiz ağzımdan çıkıyordu. Sanırım düşerken kafasını çarpmıştı. Ben şimdi ne yapmalıydım? Sakinlik.. Sakin olmam lâzım şu an ve babamlar.. Hemen babamları aradım. Aradım ama boşuna. Telefonu çalmıyordu bile. Kahretsin!
"Abi.. Abi aç gözlerini. Abi ne yapacağımı bilmiyorum bak kalk hadi." Tansiyonu... Abimin tansiyonu hep düşerdi. Hemen tansiyon aletini alıp abimin tansiyonuna baktım ve evet. Abimin tansiyonu düşmüştü. Abimin uyanmasını beklemeli miyim? Beklememeli miyim diye düşünürken abim uyanmıştı zaten. Allah'ım şükürler olsun.
"Abi?" Yaşlı gözlerimle abimin gözlerinin tam içine bakarken abimde anlamaz ve sanırım biraz da acılı gözlerle bana bakıyordu. Hemen abimi kaldırdım ve koltuğa uzandırdım. Kafasından hâlâ kan akıyordu ama benim sandığım kadar da çok değilmiş. İlk önce abime bol tuzlu bir ayran yapıp içirdim. Daha sonra kafasına küçük bir bandaj sardım. Kafasındaki yara küçüktü ama ben o korkuyla o yarayı bir yarık gibi görmüştüm sanki. Sonra abim kendine gelmeye başlamıştı zaten.
"Abim. İyi misin? Bir şey ister misin? Battaniye falan?"
"Otur otur. Gerek yok. Zaten ev sıcak."
"Ama.."
"Otur dedim."
"Abim ben.... Çok korktum yaa."
"Pişt. Bana bak bakalım. Ağlama lan kâmil. Neden korktun? Abin hep böyle oluyor. Bilmiyor musun sen?"
"A-ama ne yapabilirim? Ço- çok korktum. Kan da görünce.." Daha fazla dayanamadım ve tutamadığım hıçkırıklarımı salıverdim.
"Hişşt. Geçti tamam. Ağlama. Neso. Ağlama dedim tamam." Bana sarıldığı anda bende abime sarıldım. Belki de ilk defa böyle ağlıyordum.
"Sende iyice bamya oldun başıma ha."
"Abi ya.." Abimle birbirimize bakıp gülerken abim kalktı ve üst kata çıktı. Dikkatsiz ama bir o kadar da değerli varlık...

Bir Garip Lise GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin