Dayanamam!

53 5 5
                                    

Bitmiş miydi?

........................................
Yazar' dan...

Kızarık, şişmiş ve yaşlarla dolu gözlerle etrafa bakan Güneş.. Yoğun bakım kapısının önünde yıkılmış bir şekilde bekleyen Berkan.. duvarın dibine sinmiş, ağlamamaya çalışan Burak.. Ve yoğun bakım kapısının önünde sırtını kapıya yaslamış, ağlamaktan gözlerinde yaş kalmamış, sinir krizine girmesine dakikalar kalmış.. Neslihan. Hepsi o kazadan sonra mahvolmuşlardı. Birinin sevgilisi, diğerlerinin kardeşi.. Deniz.. İki kez ölümden dönmüştü. Hepsi donuk gözlerle bakıyorlardı etrafa. Umursamaz, ama bir o kadar da ümit bekleyen gözlerle. Dünya durmuştu sanki etraflarında. Hareket eden tek şey... Ölüme adım adım yaklaşan ayaklarıydı.....

Neslihan' dan...

Ölüyordu.. Kalbi durmuştu.. Gidiyordu kardeşim! Ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Kolundan tutup engelleyememiştim. Yetişememiştim...

"Ölmeyecek.. Ölmeyecek.. Ölmeyecek.." tek yapabildiğim buydu. Kendimi avutmak. Doktorlar içeride benim 'Kardeşim' dediğim insanı hayatta tutabilmek için çabalarken, ben anca kendimi avutuyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatmış, olayları duymamak için kulaklarımı da kapatmıştım. Transa girmiştim. Bir ileri bir geri sallanıyordum. Güneş, Rüzgar, Burak ve... Berkan. Pencereden doktorların müdahalelerini izliyorlardı. Deniz' in ailesi gelmemişti daha. Gelseler neler olurdu acaba?

"Yapma bunu bize.. Yapma..."

Burak' tan...

Gidiyordu lan kız! Dayanamıyordu... Bırakıyordu "Pis bok" larını..

"Yapma bunu bize.. Yapma..." Neslihan, kriz geçiriyordu galiba! Hemen yanına gidip kendine getirmeye çalıştım.

"Neslihan.. Kendine gel bitanem. Hadi.. Kendine gel be güzelim. Sende böyle yapma.." hâlâ boş boş etrafa bakarken aynı şeyi tekrarlıyordu.

"Ölmeyecek.. Ölmeyecek.. Ölmeyecek.."

"Evet! Ölmeyecek! Bırakmayacak bizi! Yapma böyle bitanem. Hadi!" deyip ona sarıldım. Faydası yoktu ki..

"Neslihan.. Dayanıklı olmalısın güzelim. Bak Deniz seni böyl..." derken bir çığlık koptu yoğun bakımın önünden.

"Deniiiiiiiiiiz!!!!" Güneş bağırmıştı. Lan! Aklıma gelen şey olmasın!

"Nasıl yaparsın?! Nasıl bırakırsın bizi?! Nasıl uçup gidersin kızım nasıl?! Nasıl?" Berkan' a baktığımda doktorun karşısında aşağıya çökmüş, ağlıyordu. Kollarımda kıpırdayan Neslihan' a baktığımda kafasını kaldırmış, doktora bakıyordu hareketsizce. Donmuştu. Şok geçiriyordu!

"Nes... Neslihan kendine gel! Neslihan! Kendine gel!"
"Sen bana.. Ne diyordun en son?" anlamaz gözlerle ona baktığımda devam etti.

"...'Bak Deniz seni böyle görürse.. Üzülür.' değil mi?" Kafamı sallayınca yine devam etti.

"Üzülmeyecek artık. Üzülemeyecek. Çünkü artık.. O yok!" deyip sık sık nefes almaya başladı. Soluk almaları zorlaşırken ağlıyordu da aynı zamanda. Etrafa baktığımda Rüzgar' ın Güneş' i sakinleştirmeye çalıştığını ve Berkan' ın da ayaklanıp yoğun bakıma girdiğini gördüm. Arkamdan gelen sesle o tarafa döndüm.

"Kızım nerede Burak?"

****************************

Berkan' dan...

Gitmişti.. Bizi bırakıp gitmişti işte.. Bu kadarmış bizim hikayemiz..

Deniz' in öylece yatan bedeninin yanına girmiştim. Yüzünü beyaz örtüyle örtmüşlerdi. Ben onu beyaz gelinliklerle hayal ederken.. O beyaz çarşafla öylece yatıyordu şimdi.

Bir Garip Lise GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin