"Millet Vekili Olmak İstiyorum"

114 11 2
                                    

Sınıfa çıktığımızda pencereden dışarıya bakmaya başladık. İlk dersimiz ingilizceydi ve hocamız daha gelmemişti. İngilizceyi oldum olası sevmemiştim. İnşallah bu sene sevmeye başlardım, yoksa kalacaktım bu dersten. Böyle pencereden bakıp dalmışken Deniz'in beni uyarmasıyla o tarafa baktım. İngilizce hocamız mıydı o yoksa 12. sınıf falan mı?

"- Good morning class?"
herkes anlamamış gözlerle birbirine bakarken Deniz, ben ve adını bilmediğim bi arkadaşım daha:
"-Good morning teacher."
dedik. Çünkü biz eski ingilizce hocamızla her ders böyle yapardık. Alışkanlık olmuş. Hee bu arada gelenin ingilizce hocamız olduğunu anladım. Ama daha çok genç yaa.

Ben bu düşüncelerimden ayrılamazken ingilizce hocamız bizden, biraz kendimizden  bahsetmemizi istemişti. Ben direkt öğretmen masasının karşısında oturduğum için ilk sıra benimdi.

"- Hocam türkçe mi anlatayım yoksa ingilizce mi?"
dememle bütün sınıf başladı bana gülmeye. Daha ilk dakikadan kendini rezil etmeyi başardın. Brawo Neslihan yaa.
- You can speak Türkish.
- Sağolun hocam. Ben Nebioğlundan geliyorum. Adım Neslihan. Müzik söylemeyi ve dinlemeyi, ayrıca uyumayı ve kitap okumayı çok seviyorum. İngilizceyle aram pek iyi değil, zaten konuşmamdan da anlamışsınızdır. Konuşmayı severim ama pek yapamam bu dersi. Hakim olmak istiyorum. Umarım başarılı olurum.
- Thank you. You can sit down. Yes, and you..
dedi Deniz'i göstererek.
- Benim adım da Deniz. Benim aram da ingilizceyle pek iyi değil. Ben iç mimar olmak istiyorum. İnşallah olurum.
______________................_______________

Böyle böyle sıra en son sıraya gelmişti.   Bende bazı arkadaşlarımın isimlerini ezberlemeye çalışmıştım. En son sıradaki çocuk bi garipti. Etrafa öyle saf saf bakıyordu ki nereye baktığı belli olmuyordu. Ama bence içinde bir yerde bi iyilik, bi saflık olduğu için böyleydi. O da kendini tanıtmaya başladı.
- Hocam benim adım Umut. Benim ingilizceyle aramda hiçbir şey olmadı, olabileceğini de sanmıyorum. Taklit yapmayı ve uyumayı herşeyden çok severim. Bide kedim var onu severim. Büyüyünce millet vekili olmak istiyorum.
Sınıftan bu kelimeyi duyunca bi "Ooooooo" yükseldi. Ben bu çocukta bu ışığı görüyordum. Umarım bütün herkes kendi amacına birgün erişirdi.
"- Thank you Umut. Arkadaşlar benim adımda Burcu. Bana kısaca Miss. Burcu diyebilirsiniz."
derken  dilini yarım ısırmış gülüyordu. Bu hocaya kanım çabuk kaynamıştı.
                      ______________

İlk ders bitiminde dersin ne çabuk geçtiğini anlamamıştım. Umarım bu 4 yıl hep böyle ilk günkü gibi geçerdi. Tenefüste sınıfa bakmaya başlamıştım. Bi ara Deniz yanıma geldi ve beni dürtükledi. Deniz'e baktığımda yanındaki kızla beni tanıştırma çabaları içerisindeydi.
- Kanka bak bu Hilâl. Hilâl bak bu da Neslihan. Ben ara sıra ona "Nesli, Neso" falan derim.
- Merhaba, tanıştığıma memnun oldum.
- Bende Neslihan.
- Da Deniz sen ne ara arkadaş edindin yaa hemencecik.
- Heh, tabi kızım sen kankanı ne sanmıştın? Şaka şaka. Dershaneden tanışıyoruz biz. Yoksa daha sınıfı yeni yeni tanıyorum.

(Ben dershaneye gitmemiştim. Deniz gitmişti ama geçen sene. Demek ki ordan tanışıyorlar)
Hilâl.. İyi bi kız gibi. Komik, eğlenceli... Tam benim kafadan bi kızdı. Bunu günün ilerleyen derslerinde anlamıştım. Pek takılmıyorduk ama derslerde falan konuşurken komik konuşuyordu. Sevdim bu kızı.
Öğlen arası olduğunda hâlâ sadece Hilâl'le tanışabilmiştik. Öğlen yemeği sırasında bi kız bana çarpmıştı. Bu kız bizim sınıftandı. Ama... Tabii ya bu kız benim arkamda oturan kızdı. Adı Sılaydı. Hocalar bize kendimizi tanıttırırken duymuştum adını....
- A, özür dilerim cidden. Bişey oldu mu?
- Yok yok olmadı. Sılaydı değil mi?
- Evet. Sendeee, Neslihandın sanırım.
- Aynen, tanıştığıma memnun oldum.
- Bende.

Sılaylada tanışmış oldum. Böylelikle arkadaşım birken üç oldu. Bugün çok güzeldi ama biraz daha yemek yemessem açlıktan şuraya düşebilirdim. Yemek alma sırası bize gelince Deniz ve ben birer tane ekmek arası ve ayran aldık. Bir masa bulup oturduk ve yemeğimizi yemeye başladık. Biz ekmeğimizi yarılamışken Simay ablayla Bilge ablada gelip bizim yanımıza oturdular. Eee nede olsa biz onlara göre çömezdik (!)
- Eee çömezler, alışabildiniz mi bakalım yeni okulunuza?
(Sanırım Denizle ablası arasında kavga çıkacak...)
- Hmm, evet ablacım yaa. Ama bişey eksik diyodum bende bugün.
- Allah Allah, neymiş bakalım o eksik olan şey kardeşciğim?..
- Sen ve saçma dalga geçme metodların.
- Hahaha, çok komik. Bak Neso sen bununla gezme ya valla . Sen bununla gezersen sevgilin falan olmaz. Hadi diyelim oldu.. Bununla sevgilinin yanına asla gitme. Neden biliyo musun? Birincisi seni rezil eder, ikincisi kıskançlığından gider sevgilinin saçını sakalını yolar. Sende yine üzüldüğünle kalırsın.
- Yok yaa. Benim arkadaşım yapmaz öyle şeyler. Dimi Deniz?
- Valla bilemeyeceğim. Ne olur ne olmaz. Sen arkanı koru da, benim ne yapacağım hiç belli olmaz. Bi bakmışsın kafamda hare, bi bakmışsın sivri kulaklar falan.
- Tamam Bilge abla. Haklıymışsın ya, cidden. Abla sözü dinlemezsem sevgilimden olurmuşum. Onu anladım.
dedim alaycı bi tavırla ve Deniz'e bakarak. Bilge ablalarda ne yapmak istediğimi anlayacaklar ki başladılar gülmeye. Deniz de bana öyle bi bakış attı ki sanki bana " Hemen burdan defol, yoksa ilk önce seni döverim sonra o ekmeği boğazından aşağıya tıkıştırır ve en son da seni pencereden aşağıya atar paraşütü açılmadı derim."diyordu. Kız resmen Fatih Terim'in Arda Turan gol atamadıktan sonra ona baktığı gibi bakıyordu bana. Ama ne yapabilirim? Cidden öyleydi. Bu kız bu gidişle evde kalır gibime geliyor. Neyse, sadece 5 saniyelik bi bakışla nasıl bu kadar çok anlam çıkarabilmiştim anlamıyorum doğrusu ama bu kız beni iyi anlamda korkutmuştu. Ne olursa olsun o benim arkadaşımdı. Seviyordum ya bu kızı...

         ************************
The end.. Yeni bölüm gelir ve bölümün en sıkıcı yeri okunmaya başlanır. Neyse sizi fazla sıkmayayım ben. Seviliyorsunuz.<3<3<3
                      ...I love you...

Bir Garip Lise GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin