-Toprak Abla İçin Kavga-

62 9 0
                                    

Toprak ablanın yanına gittim. Oturuyordu öylece tek başına. Burak' ın dediği kadar yok gibi sanki. Yamacına oturup konuşmak istedim. "Merhaba."
"Merhaba."
"Neden burada tek başına oturuyorsun?"
"Boşver ya. Hem sen.."
"Evet.. Ben 9.sınıfım. Daha yeniyim yani."
"Yok. Ben onu demek istemedim. Yani.. Biz tanışmıyoruz da."
"A. Evet. Ben Neslihan."
"Bende Toprak. Tanıştığıma sevindim Neslihan."
"Bende sevindim. Bir de sen 10.sınıftın değil mi?"
"Evet ama bana abla demezsen sevinirim. Sadece Toprak.."
"Tamam... Ben gideyim o zaman... Sonra görüşürüz."
"Tamam. Görüşürüz."

Toprak abla ile konuştuktan sonra hemen Burağın yanına gittim. O da beni bekliyormuş ki meraklı gözlerle bana baktı.
"Merak etme. Konuştum."
"Eee."
"Ne eee? Konuştum işte Burak."
"Yani sonuç??"
"Develerin hörgücü var. Allah Allah."
dedim yapmacık bir yüz ifadesi ile. Sonra sözlerime devam ettim..
"Şaka şaka. Bir daha yapmam. Söz. Şey oldu işte. Toprak abla ile konuştuk. Öğlen falan giderim yanına tekrar."
"Nasıl öğlen giderim? E öğlen kütüphane?"
"O iş yatar. Bu günlük.."
"Sorun yok. Fark etmez.."
"Tamam o zaman. Şimdi gezelim. Hazır çalışmalar var." (okul korosunun çalışmaları vardı ve neredeyse bütün hocalar oradaydı. Tabi bizim hocamızda. E hâliyle ders boş..)
"Tamam olur."
Burak ile beraber gezerken neredeyse okulun bütün kızları Burağa bakıyordu. Ben o kızlara bakınca bakışlarını önlerine çeviriyorlardı ama.. Hakikaten neden bana baktıktan sonra o bakışlar bumerang gibi gidip geri geliyordu?
"Biraz daha sert bakarsan kızlar okuldan mezun olmadan burayı terk edecekler."
"Pardon. Ne?" haydii. Üzüm üzüme baka baka.. Bende de anlamamazlık başladı.
"Diyorum ki o bakışları biraz yumuşatsan. Nasıl fikir?"
"Ne bakışı? Ne yumuşatması? Sen neden bahsediyorsun Burak ya?"
"Neden olacak? Kızlara öyle bir bakıyorsun ki... Ben bile tırstım. O derece."
"Ben mi kızlara sert bakıyorum? Hadi be oradan. Hem ben kızlara neden sert bakayım ki?"
"Orasını bilemem. O senin bileceğin iş."
Allah' ım bu çocuk bu kadar güzel bakmak zorunda mı? Öyleyse bile bakmasın. En azından şimdilik. Bi- bir dakika. Neso.. Kendine gel. Biz az önce neden bahsediyorduk?

*Deniz*

Biz Berkan ile dil ve anlatım testi çözerken ben bile kendime inanamamıştım. Ben ve dil anlatım. İnanılır gibi değil. Ama o mavişlikler için değerdi be.. Bir ara Neslihan' ın sesini duydum sanki. Arkama baktım ama Neslihan Burak denen o çocukla gidiyordu. Tekrar arkama döndüğümde Berkan sorunun doğru cevabını bulmanın sevinciyle geldi bana sarıldı. Sanırsınız ki yüzyıllar boyunca çözülememiş bir matematik sorusunun cevabını buldu. Bulsa bile... Bana sarıldı mı o?
"Berkon. Oz dur. Ağzom.. Berkooon!!"
"Efendim... Öhö öhö. Pardon ya."
"Önemli değil. Eee buldun mu sorunun cevabını?"
"Tabi kızım. Bu maviliklerden kaçabilen bir soru bile olmadı. İcabında."
"Hee. Tabi canıım. Kesin öyledir. Hem bu arada mavilik değil onlar. Mavişlik.."
"Tamam canım seni mi kırayım. Mavişlik olsunlar."
Bu çocuk gerçekten çok iyi birisi ya.

*Neslihan*

"Hayır... Bakmadıım. Bakmam ya ben öyle. Bakamam ki."
"Farkında olmadan birazcık baktın sanırım."
"Ya hayır. Bakamam ben öyle kötü kötü."
"Belki senin de farkında olmadığın bir şeyler oldu içinde de öyle bakıverdin bir anda."
"N-ne olabilir ki? Yok ya. Hiçbir şey olmadı. Cık.. Olamaz."
"Tamam. Öyle diyelim, öyle olsun."
'Sevgili öğrenciler, iyi tenefüsler.'
"Aa. Bak öğlen oldu. Benim gitmem lâzım. Hadi sonra görüşürüz."
"Tamam ama-"
Daha fazla dinleyemeden uzaklaştım Burağın yanından. Ne de olsa Toprak ablanın yanına gitmem lâzım benim. Değil mi?

Toprak abla ile ilk önce yemek yemeğe gittik. Yemeğimizi yedikten sonra biraz okulu turlayacaktık. Deniz ile Güneş' e de söyledim ama ikisininde işi varmış. Daha bir hafta öncesine kadar ayrılamadığım arkadaşlarım şimdi benimle gezmiyor.. Neyse. Biz Toprak abla ile gezerken arkadan bir ses geldi.
"Hayrola Toprak. Arkadaş edinemeyince çömezlere mi sardın?"
"Sana ne be?! Kiminle gezerse gezer. Sana ne?!"
"Sen kes sesini çömez!!"
Az önce- o kız bana- çömez- tekrar söylüyorum- ÇÖMEZ mi- dedi?? Şimdi yedim kızım seni...
"Sen gelsene az buraya.."
"Ne var lan? Ne yapacaksın? Beni mi döveceksin?"
"Sırranur.. Yapma bak kanka. Kız bizi dövecek lan."
"Ne dövecek be. Alt tarafı bir çömez parçası..."
Ama yeter.. Bu bardağı taşıran son damla oldu..
"Gel gel gel."
"Aa.. Saçım.. Saçımı bırak.. Bıraksana beni çömez parçası.."
"Anlamadım.. Bir daha söyle. Ne parçası!?"
"Çö... Aaa. Şey yani.. Canımın parçası biricik... Kardeşimiz.."
"Ne oluyor orada?"
Hiii!! Eyvah!! Şimdi sıçtın kızım Neso..
"Yani canım ablacığım.. Saçına bu tozlar nasıl girmiş senin yaa? Azıcık kaldı. Biraz sabret..."
"Orada ne oluyor dedim size.. Heey. Kızlar!"
"Aa. Hocam siz bize mi sordunuz o soruyu?"
"Evet evlâdım ama daha cevap alamadım."
"Hocam. Ablamızın saçı tozlanmışta.. Onu temizlemeye çalışıyorduk."
"Eve gidince saçını yıkar evladım. Bırak kızın saçını. O da artık nasıl tozlanmışsa.. Bırak bırak bırak. Yanlış anlaşılıyor."
"Tamam hocam." dedim ve adının Sırranur olduğunu öğrendiğim canım(!) ablacığıma ' Bu burada bitmedi' bakışlarımı atıp Toprak abla ile yürümeye devam ettim...

Umarım bölümler güzelleşmeye başlamıştır. Komik ve eglenceli olur. Neyse.. Görüşürüz...

Bir Garip Lise GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin