Pizzanın Yanındaki Soğan Halkaları Bedava Değilse Muhtemelen Kazıklanmışsınızdır

279 16 87
                                    

Hikayeye ilk başladığımdaki not: Merhabaa! Lütfen kusuruma bakmayın, uzun zaman oldu geçen bölümden beri. Ama okul açıldığından beri yazmak için vakit bulamıyorum. Bu bölümü de boşluk bulduğum tek gün olan cumartesi günü yazıp bitirmeyi planlıyorum ama düzeltmeleri yapıp yollamam zaman almış olabilir. Aslında size şu an geçmişten sesleniyor olabilirim yani. Ahahaha, korkun benden ölümlü ruhlar!

Az önce eklediğim not: Hikayeye başladığımda yıl 2016'ydı, şimdi 2017. Geçmişten seslenme olayının bokunu çıkarttım.

Hikayeye ilk başladığımdaki not: Başlığı yazdığım andan beri canım acayip pizza çekiyor. Belki de pizza çağırmalıyım. Her neyse. Eğer bölümü bugün içinde paylaşmayı başarabilirsem kendimi büyük boy pizza ile ödüllendireceğim. Gelişmelerden haberdar ederim sizi.

Az önce eklediğim not: Şu an İtalya'da yaşıyorum, pizza yemekten gına geldi. Türkiye'ye dönünce bir daha asla pizza yemeyeceğim.

*

Her neyse, asıl merhabamızı burada yapalım. Merhaba! Ben geldim. Nihayet 'Hiç Kimse Beklenmedik Misafirleri Sevmez' isimli bölümün ikinci kısmı ile karşınızdayım! Evet, nihayet yazdım! Yazar-chan'a büyük bir alkışşş *şak şak şak*

Bu bölümü okumaya başlamadan önce bölümün ilk kısmını tekrar okumanızı öneriyorum, buyurun linki: https://www.wattpad.com/212044538-gintama-kuru-fasulye-ve-pilav-hiç-kimse

Bölüme ciddi anlamda aylar önce başladım. Bölüm yarısı bitmiş şekilde 1 yıl boyunca bekledi öylece. İlham gelmedi. Bende ilham aramayı bıraktım.

Fakat bu bölümü bitirebilmek çok önemliydi benim için. Büyük heveslerle, çok farklı fikirlerle başlamıştım bölüme. Bu bölümün devamını bir türlü yazamadım diye hikayeye bu kadar ara vermiştim mesela en başta. O yüzden şu anda yolladığım bölümle birlikte büyük bir yük kalkmış oluyor üstümden.

Bu bölümde bu kadar zorlanmamın en büyük sebebi Shouyo unsuru. Shouyo'yu çok seviyordum ve hikayeye katmanın eğlenceli olacağını düşünmüştüm. Ne var ki hesaba katmadığım bir şey vardı; o da Gintoki ve Takasugi'nin yıllar önce öldü bildikleri sensei'lerini tekrar karşılarında görünce nasıl tepki verecekleriydi.

Ben komedi hikayesi yazmak istemiştim ama durum ciddi anlamda travmatikti. Bu yüzden bir türlü devam edemedim. Komedi katmaya çalıştım, yine de olayın onları etkileyen boyutunu değiştiremedim.

Hikaye yazmak benim için karaktere dönüşmek demek. Ben hikaye yazarken o dünyaya gidiyorum. Oraya ait oluyorum. O kişilerle bütünleşiyorum. Bu dünyadan kopuyorum. Gintama yazarken de hissettiğim bu. Edo'ya gidiyorum. Samuray oluyorum. İnsanları kurtarıyorum. Gülüyorum ve ağlıyorum. İşte aslında bu hissi sevdiğim için yazıyorum.

Eh, bu bölümde Gintoki oldum ve ciddi anlamda travma yaşadım. Hissettiğim şeyleri kelimelere dökemedim. Daha güçlü bir bölüm yazmak isterdim, hissettiklerimi, Gintoki'nin hissettiklerini, daha iyi anlatabilmek isterdim, fakat bir yandan da bu travmatik bölümle daha fazla uğraşıp psikolojimi bozmak istemedim. Ortaya bu bölüm çıktı. Çok kötü olduğunu düşünmüyorum, komik de bir bölüm genel hatlarıyla. Ama yazması hayal edemeyeceğiniz kadar zordu.

Önemli bir farklılık da var bu sefer. Bölümün içine pek çok farklı OST koydum. Çünkü yazarken bu OST'ları dinliyordum ve OST'larla birlikte sahneler birebir gözümün önünde canlandı. Sizlere dinleyin demiyorum ama dinlemek isterseniz sadece bu bölüme özgü belli sahneler için belli Gintama OST'larımız var. Her bir OST'u sadece >< işaretini görene kadar dinleseniz kafi. Ben öyle hayal etmiştim çünkü.

Gintama: Kuru Fasulye ve PilavHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin