Multimedyada Elifin silahi ve 45 kalibrelik mermileri var.Vote ve yorumlarinizi bekliyorum...
TAVSIYE SARKI: MARIO JOY-CALIFORNIA
''Lütfen, yalvarırım yapma!'' dedi yirmilerinin sonlarında olan adam.Hala şaşkınlığını atamamıştı üstünden.Çok yapılı bir adam olmadığını biliyordu ama asla cılızda değildi.Nasıl olmuştu da karşısındaki şu çıtı pıtı kızın tek yumruğuyla yere serilmişti.Bir kez daha açtı ağzını yalvarmak için:
''Bak!Ne istersen yaparım.Yeter ki beni rahat bırak.Lütfen!Kimseye söylemem,polise gitmem.''
Genç kız alaycı bir kahkaha attı. 'Polise gitmek?' diye düşündü bir an ve yaptığı işe ara verdi.Zaten en güzel kısmı bu değilmiydi?Öldürmeden önce psikolojik baskı uyguluyordu.Avının gözlerinin içine bakarken ve az önce şarjörünü taktığı 45 kalibrelik tabancasına susturucuyuda eklerken alaycı üslubunu takınmış üzülüyormuş gibi yapıyordu.Ah, ne zevkliydi şu yalvartma işi...
Adamın tekrar yalvarması onu düşüncelerinden alıkoymuştu.Bıkkın gözlerini yerdeki adama çevirdi.Bu ne aptal bir adamdı böyle.Şaşırmıştı doğrusu, böylesini ilk kez görüyordu.Diğerleri öleceklerini bildikleri halde kimin için çalıştığını, suçunun ne olduğunu ve adının ne olduğunu sorgulamaya çalışıyorlardı.Fakat yerde oturup ağlayan adam sadece yalvarıyordu.Kendisi için sorun yoktu, böylesi daha zevkliydi.Uçkuruna düşkünlüğünün ve çocuklara uyuşturucu satmasının bedelini ölümle ödeyecekti.
O an da gözü adamın eline kaydı.Alyans mıydı o?Birde evlimiydi yani?Siniri bir kat daha arttı.Öfkeli gözlerinden dünyayı yakıp yıkmak istediği anlaşılıyordu.Eskiden bakışlarında hep huzur bulurdu insanlar.Baktıkça bir kez daha bakmak isterlerdi o yeşil harelere.Ölesiye ışıldardı çünkü gözleri.Hele gülüşü...Güneş bile kıskanırdı ki gülüşünü.O'nun sevimli yüzünü gören insanın yüreğine soğuk su serpilirdi.Tabî şimdi işler çok değişmişti.Yalnızlık satılmış ruhunu kavuruyordu.O'nu tanıyan herkes karanlık olduğunu bilir ve O'ndan uzaklaşırlardı.Öyle ki bu insanlar O'nunla göz göze gelmek bile istemezlerdi.Tabi ki kendisine hakaret eden ve aşşağılamaya çalışan sapkınlar olmuştu.Cezaları çoktan verilmişti.Onların son hallerine değilde kırılan sandalyelere üzülmüştü.Kimsenin kendisine hesap sormayacağını biliyordu.Arkasındakiler yıkılmaz duvardı.O insa...
Ne bağırıyordu bu adam?Önündeki adamın geriye kaçarak iyice duvara yapışmasını ve küçük bir kız çocuğu gibi ağlayarak yalvarmasını tiksinerek izledi.Adamın birden böyle tepki vermesini, kısa bir anlığına garipsemişti çünkü susturucunun işini tamamlamadan o sinirle silahı adama doğrultmuş ve horozu kaldırmıştı.
"Kes lan!" diye büyük bir öfkeyle bağırdı Elif.Adam daha da korktu ve sesini olabildiğine zorladı.Bir ümit biri kendisini duyar ve kurtarırdı bu cani kızdan.'Orospunun teki!' diye düşündü.Kız o kadar güzeldi ki...Kelimeler anlamlarını boğuyorlardı sanki.Bir yüzün asilliğini ve çirkinliğini kimse bu kadar güzel taşıyamazdı şüphesiz.Gülümsemeyi unutmuş dolgun dudakları arasından çıkan her söz çirkinliğini arttırıyordu.'Ama ne çirkinlik...' diye tekrardan düşündü adam.İnsanı gözü kapalı uçurumdan aşağı bile attırırdı.Herkesin ecelini getirebirdi.Genç kız bu kapasiteye sahipti.Zaten kendisinin de azraili olmamışmıydı?Kendisine eğlenmek için teklifte bulunduğunda evde bekleyen karısını unutmuş ve bu teklifi zevkle kabul etmişti.Şimdi kimin zevk aldığı belli oluyordu.İçinden lanetler okudu kendisine çünkü kıza yalvarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖYLELEŞMİŞ
RomansaHayat...Tabi fazlasıyla garipti. Mavisi anlamsız; Beyazı tutarsız; Sarısı riyakar; Siyahı gerçekçi, turuncusu kalpsiz... Hepsi...Hepsi anlamsızdı. Anlatamayacağın kadar anlatılır; Özlediğin kadar nefret ettiğindi. Yağmur kadar ka...