Hayatın karşınıza ne çıkaracağını bilemezdiniz. Ve çıkardığı engelleri nasıl geçeceğinizi de. Hayat size limon verirse, limonata yapmanız gerekirdi. Ama hayat bana limon vermemekte ısrar ediyordu adeta. İstemediğim veya karşılaşmayacağımı sandığım şeyleri bana sunuyordu. Mesela Becky. Onu bir daha görmem sanıyordum ama gelin görün ki...şuan karşı koltukta bana sırıtıyordu. Benim evimde ve benim koltuğumda."Becky, bu Skylar. Hayatımda gördüğüm en iyi kız." diyerek beni tanıttı Michael.
"Evet, biliyorum. Geçen gün tanıştık biz." Dediğinde Michael ve Calum kaşlarını çatmıştı bile. Ehh, olayı bilmiyorlardı.
"Ne zaman oldu bu Becky?"
"Geçen gün. Tesadüfen karşılaştık ve tanıştık." Becky konuştuğunda Calum bana dik dik bakıyordu. Ona mahcup bakışlarımı gönderdim. Ama salak değildi, beni öpen kızın o olduğunu anlamıştı. Gözlerini benden kaçırıp telefonununa yöneltti ve az sonra bana mesaj gelmişti.
Cal; böyle diken üzerinde oturacaksan onu gönderebilirim?
Başımı kaldırıp cevap bekleyen Calum'a, olumsuz bir şekilde kafamı salladım. Onun gitmesini istemiyorum.
"Heeeey çocuklar, birşeyler yapmaya ne dersiniz?" Dedim Calum'un rahat olduğumu görmesi için.
"Bu güzel olur. Oyun oynayalım!" Michael dediğine gülerken hepimiz onaylamıştık. Calum doğruldu ve Michael'a eğildi.
"Gülme, tahrik oluyorum!" Sessizce sitem etti. Ama biz çoktan duyup, gülmeye başlamıştık. Michael anında surat ifadesini düşürdü. Calum'un, onun üzerindeki etkisi fazlaydı.
"Michael'la uğraşmaktan vazgeçip, neden oyun önermiyorsun Cal?" Becky Calum'a bakınca, ister istemez tuhaf oldu içim. Sesini duymak beni etkiliyordu ve her duyduğumda kalbim ritmini kaybediyor gibiydi. Kafamı salladım. Kendime belki böyle gelebilirdim.
"Bence saklanbaç oynayalım!?" diye şakıdı Calum. Evet bu güzel olurdu işte. Çocukken çok severdim bu oyunu. Şimdi oynamak tuhaf hissettirecekti beni.
"Çocuk musun Calum?" Dedi Becky. Michael'ın sesi, az önceki durumdan beri çıkmıyordu. Gülümsedim.
"Aslında Skylar bu oyunu çok seviyor. Onu düşünerek böyle bi öneri sundum." Dediğinde Calum, Becky'nin bakışları değişmişti. Daha çok yumuşamıştı.
"Bu oyun harika! Oynamalıyız, hadi!" Dediğinde hepimizden 'haa' sesi çıkmıştı. İki saniye önce oynamak istemiyordu, şimdi ise oynamamız için ısrar ediyordu. İlginç.
"Pekala o zaman ilk ebe ben olacağım." Dedim ve televizyonun yanındaki boş duvara yürüdüm.
"Herkes saklansın. 20'ye kadar sayacağım." Diyerek duvara döndüm ve gözlerimi kapattım. Arkamda telaşlı sesler vardı. Yukarı çıktıklarını hissedebiliyordum.
15'e geldiğimde arkamda bi baskı hissettim. Giderek baskı artarken ben kaçta kaldığımı unutmuştum. Zar zor 20 diyip arkamı döndüm. Ama döndüğüm gibi Becky beni duvara itmişti. Yaklaştı ve iki elini yan taraflarıma koydu. Ellerinin duvara çarpış sesiyle gözlerimi kapattım. Yüzüme her an biraz daha yaklaşıyordu sıcak nefesi. Çok yakın olduğunu üzerime vuran sıcaklıktan ve yüzümü kapatan gölgeden anlamıştım. Dudaklarım üzerinde nefesi beni delip geçerken fısıldadı.
"Sobe." Gözlerim kocaman açıldı. Sikeyim, beni oyuna getirmişti!
Ben şaşkınca ona bakarken o bedenini benden çekti ve gülümseyerek uzaklaştı.
Yukarıdan çocukların sesi gelmeye başlamıştı. Merdivenin üst tarafında burayı saklanarak izleyen Calum ve Michael'ı sobeledim hemen. En son Michael'ın adını söylediğim için o ebe olmuştu. Hemen koşarak yukarı odama çıktım. Odamın içindeki banyoya girip beklemeye başladım. Benden hemen sonra kapı tekrar açıldı. Tam çığlık atacaktım ki bunun Becky olduğunu gördüm ve sustum. Kapıyı arkasından kapattığı anda, yere düşen metal sesi kulaklarıma dolmuştu. Kapıya koşup açmaya çalıştım.
Sikeyim, kapının açılması gerek, kolunun elimde kalması değil!!
"Burada kaldığımızı söyleme!"dedi Becky. Elimde kalan kapı koluyla ona döndüm.
"Burada kaldık."