ilk temas "tokat"

155 13 6
                                    

Selamun aleykum arkadaşlar. Medyada deniz var. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Ekrana yüzümü iyice yaklaştırdım. Mesajı ezberleyinceye kadar okumuştum. Manası manidar bir mesaj. Tıpkı sorumun cevabı gibi öz ve tatmin edici. Ne denirdi ki acaba? İyide beni nasıl bulmuştu. Tabi ya hastane yüzünden hesabım kayıtlıydı. Yeterince derdimin olduğunu düşünüp bunu dert kotoma eklemedim. Laptopu kendimden uzaklaştırdım. Cevap vermesem birşey olmazdı heralde. Saçımda ki tokayı çözüp bileğime geçirdim. Çünkü uykum için saçlarıma ihtiyacım vardı. Ve yine fazlasıyla görevini yerine getirmişti. Gözlerimi kapatıp yatağa iyice sindim. Ruhumu uykuya teslim etmeden önce bugün yaşadıklarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Kuzey,annem.. Ama en önemlisi de tam vakıf olamadığım inancım,tesettürüm ve daha nice kavrayamadığım kavramlar. Kapanmış gözlerimin karanlığında kırmızı bir cisim daha şekillendi. isminin ve kapağının hayranlığıyla okumaya başlayıp kendimi sorgulamama sebep olan"Aşk neden can yakar"adlı kitap... Sahi aşk can yakar mıydı? Yada neden yakardı? Sorular zihnimde dönüp dururken yine kitabın satır arasından bir cümlesi geldi aklıma . ne diyordu yazar.. "Allah aşkıda can yakar lakin sonunda altından nehirler akan cennetler vardır."
Yani diyorki yalnızca gayrı meşru bir aşkın neticesi merhametsizce azap çekmektir. Yarın bu kitabı tamamen okuyacağımı aklıma kazıyıp , kendimi uykunun şefkatli kollarına teslim ettim...

"Şunu da al. Hiç birşey yemedin zaten. Kime diyorum aç ağzını." annem sabah sabah üşenmemiş bana kahvaltı hazırlamıştı.
"Anne bi lokma daha yersem patlayacağım. Lütfen ya." çayımdan bir yudum alıp ayağa kalktım.

"Ay Allah'ım bu kız beni delirticek. Aç ağzını çabuk çabuk" üzerine bal sürdüğü kızarmış ekmeği ağzıma tıktı. Normalde olsa keçi inadım tutardı ve sırf inadından yemezdim. Lakin anneme ne inat ne de başkası, işlemiyordu. Çayımdan bir yudum daha alıp tekrar masadan kalktım. Odama gidip dünden hazırladığım kıyafetlerimi giydim banyoda da ihtiyaçlarımı giderip makyaj masama oturdum. Canım hiçbirşey yapmak istemiyordu. Çünkü makyajda başlı başına insanı çekici gösterebiliyordu. Eşarbımı takıp aynada kendime baktım. Normalde de çok fazla makyaj kullanmadığımdan anormal olmamıştım. Kıyafetlerim yine pantolon tunikti. Çünkü dolabımda adam akıllı kıyafet yoktu. En kısa zamanda alışveriş yapacaktım. Aşağıya inip mutfağı toparlayan annemi öptüm. Onu görmeden gitsem içim hep buruk kalıyordu.

"Deli kız dikkat et kendine " dedi ben kapıdan çıkarken. Kim deli ben mi? Caddeye çıkıp müşteri bekleyen taksiye bindim. Adresi tarif ettikten sonra telefonumdan saate baktım. Henüz vardı. Bir İbrahim Sadri şiiri sanırım bana en iyi gelenlerdendi. Kulaklığı takıp "yağmur sonrası" adlı şiirini dinlemek için oynat tuşuna basıp gözlerimi kapattım.

"Günaydın yüsra hanım."

"Sağol canım sanada "

"Bugünün hasta listesi masanızda ki siyah kaplı dosyanın içinde. Herhangi birşeye ihtiyacınız olursa yine masanın üzerindeki telsizden 2yi tuşlamanız yeterli olacaktır. "

"Tekrar sağol adal " gülümseyip hızla odama geçtim. Çantamı asıp koltuğuma yerleştim. İlk hastam saat 10:00 da gelecekti. Daha zaman var olduğuna kanaat getirip hastalar hakkında yazılan biyografileri okudum. Hemen hemen hepsi gerçek bir tranva atlatmıştı. Ama aşılmayacak şeyler değildi de. Zaman su gibi akmış olmalı ki kapım tıklatıldı. İçeri burada çalıştığını tahmin ettiğim bir orta yaşlı bir adam girdi.

"Yüsra hanım hastanız geldi içeriye alalım mı?"

"Tabi gelsin " Kendime hemen çeki düzen verip beklemeye başladım. Bir dakika geçti geçmedi içeriye 14 yaşlarında kıvırcık saçlı masmavi gözlü ergenlik çağına yeni adım atmış bir erkek çocuğu girdi. Ne müsade istedi nede selam verdi. Her halinden asilik akan çocuk karışımdaki koltuğa yayılıp nedeni bilinmez beklemeye başladı. Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdadım. ellerimi göğsümde birleştirip bende beklemeye başladım. Aynı zamanda incelemeye. Ellerini birbirine kenetlemiş sırtını hafif kamburlaştırmış başını yerden kaldırmıyordu. Birzaman benden ses çıkmayınca ağır bir şekilde kafasını kaldırdı. Mavi gözlerini gözlerimin içine dikip belli bir süre bekledi. En sonunda dayanamayıp pes etti.

Evlilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin