4. Bölüm

155 35 3
                                    

Sonunda o karadelikten çıkabilmiştim. Önümüzde uzanan upuzun karanlık bir koridor vardı. Yerler ıslaktı ve rutubet kokusuna şimdi anlam verebilmiştim.

Çıplak ayaklarımla hızlı adımlar atarak ilerliyordum. Ayağımın altındaki taşlar yosun kaplamıştı ve çok kaygandı. Düşmemek için kenara yaklaştım. Elimi duvarlarda gezdirdim..

Birden koridorun sonunda beliren parlak ışık gözümü kamaştırdı fakat oraya ulaşmak için de can atıyordum. Önümdeki iki kadın birbirleriyle hiç konuşmadan ilerliyorlardı. Aceleleri var gibiydi. Onlara yetişmek için koşar adımlar atıyordum. Işık büyüleyiciydi, sanki güneşe yürüyorduk..

Aydınlığa attığım ilk adımda ışık tekrar gözlerimi kamaştırdı. İstemsizce gözlerimi ovuşturdum ve bulanan görüntü netleşince gözlerime inanamadım. Sendeledim ve geriye doğru bir adım atıp gözlerimi tekrar ovuşturdum. Açtığımda gördüklerimin hayal olmadığını anlamıştım..
Büyülenmiştim...
Burası neresi böyle! Harikalar diyarı mı?
Yemyeşil iki dağın arasından akan devasa şelalenin sesi içime huzur doldurdu. Bu güzellik karşısında gözlerim doldu ve bir süre gözlerimi kırpamadım.. Şelale şehri ikiye ayırıyordu. Bizse şuan yüksek bir tepeden bu manzarayı seyrediyorduk. Şelalenin yanındaki muhteşem yapı da saray olmalıydı. Fakat bayrağı daha önce hiç görmemiştim. Tanrım cidden neresi burası?..
Heryer yemyeşil çimenler, dev, efsanevi ağaçlar ve rengarenk çiçeklerle doluydu.. Fakat şelalenin diğer tarafını görünce bir kez daha afalladım. Burası tam tersi karanlığa bürünmüştü, ağaçlarda tek bir yaprak kalmamıştı.. Siyah toprak tüm canlılığı yok etmiş gibiydi. Ben şaşkınlıkla etrafa bakarken genç kız omzuma hafifçe dokundu. Döndüğümde tekrar bana içten bir şekilde gülümsedi.

"Sauraus' a hoşgeldin.."

ARCELIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin