8.Bölüm

72 16 9
                                    

Gloria karşısında Roe'yu görünce mutluluktan ne yapacağını bilemedi. Kafasını yana eğip gülümsedi.
Roe, "Herzamanki gibi göz kamaştırıcısın Gloria." dedi ve sağ elini Gloria'ya uzattı, Gloria da parmak uçlarını genç adamın avcuyla buluşturdu.
"Size yemek için aşağıya kadar eşlik edeceğim."
Ayağa kalktım ve aynada bir kez daha kendime baktım. Gerçekten de bu müthiş bir duyguydu.
Vakit kaybetmeden ikisinin yanına gittim. Roe, Gloria'nın elini yavaşça öptü ve bıraktı. Rahatsız olmuştum fakat belli etmedim.
Uzun koridorda Roe ve Gloria önde ben arkada hızlıca ilerliyorduk. Altın rengi duvarlardaki küçük meşaleler loş bir ortam oluşturuyordu.
Koridorun sonundaki merdivenlere ulaştığımızda parmaklıklardan aşağı baktım. İnsanlar, yemek için özenle hazırlanmış yemek masasının etrafında oturuyorlardı. Bizi bekliyor gibiydiler. Uzun masa başından sonuna dek mumlarla aydınlatılmış ve binbir çeşit yiyecekle bezenmişti. Masanın bir kenarında Berta ve Adriana'yı görür gibi oldum.

Birkaç dakika için burada duraksadıktan sonra merdivenlerden aşağı indik. Gloria'nın elbisesinin kuyruğu basamakların üzerini örterek ilerliyordu. Basmamak için biraz geride durmaya çalışıyordum. Merdivenin sonu geldiğinde derin bir nefes alıp başımı kaldırdım ve yüzüme samimi bir gülümseme yerleştirdim. Etraftaki diğer insanları tanımıyordum. Masanın en başında oturanın ise yüzü görünmüyordu. Siyah pelerini yüzü de dahil tüm vücudunu örtüyordu, birtek masanın üzerindeki elleri açıktaydı. Bu şahsı görünce aklıma beni koydukları taş odadaki hırıldayan adamlar aklıma gelmişti, içim ürperdi.
Diğerleri ise sıcakkanlı görünüyordu. Yarısı kız, yarısı erkek ona yakın insan bize bakıp gülümsediler. Adriana masadan sevinçle kalkıp yanımıza geldi.
"Ah..sizi tekrar gördüğüme çok sevindim. Size yerinizi göstereyim."
Elini sırtımıza koydu ve masanın diğer tarafına kadar götürdü. Roe uzun masanın diğer ucuna oturdu. Biz de onun sağına ve soluna geçtik.
Bayağı bir rahatsız hissediyordum. Kafamı eğdim ve olayların kendiliğinden gelişmesini bekledim.
Adriana yanıma oturdu, Berta da onun karşısına.. Neyse ki masanın sonundaki adam epey uzakta kalmıştı. O adam beni korkutmuştu fakat merak da etmiyor değildim. Bir cesaretle başımı kaldırıp yüzüne bakmaya çalıştım. İmkanı yoktu, yüzü hiçbir şekilde görünmüyordu. Ben görmek için uğraşırken sürekli Adriana önüme geçip bir şeyler söylüyordu. Masadaki diğer insanların konuşması birbirine karışıyor, herkes yemekten zevk alıyor gibi görünüyordu. Gloria ve Roe ise birbirlerine kur yapıyorlardı. Konuşmayan sadece ben ve o adam vardık. Sol dirseğimi masaya koyup alnımı ovmaya başladım.
Adriana birden döndü ve "Sen iyi misin Arcelia?.." diye sordu. Yüzüne bakmadan "İyiyim Adriana, sadece biraz fazla gürültü var.." diye geçiştirdim.
Birkaç saniye sonra herkes birden sustu. Nedenini anlayamadım. Halbuki susmaları imkansız gibiydi..
Karanlık adamın yanındaki kadın suyundan bir yudum aldı ve konuşmaya başladı:
"Bugün aramıza katılan iki misafirimize hoşgeldiniz demek istiyorum. Bu yemek de onların şerefine olduğundan onları biraz tanısak hiç de fana olmaz." deyip güven verici bir bakış attı.
"Tabii efendim." diye mırıldandım.
"Duyduğuma göre vadideki köydensiniz. Eğer burayı beğendiyseniz sizi burada en iyi şekilde ağırlamayı düşünüyoruz. Umarım kabul edersiniz."
Gloria hemen atladı,
"Çok memnun kaldık efendim. Size olan borcumuzu nasıl öderiz. Bizi o barbarların elinden kurtardınız.."
"Bize olan borcunuzu burada kalarak ödeyebilirsiniz."
"Nasıl yani?" dedim.
"Sizden bir isteğimiz yok sadece burada kalarak bizi onurlandırırsınız... sarayda.."
Kafam allak bullak olmuştu ve o malum soruyu artık soracaktım.
"Bağışlayın ama bizi bu kadar özel kılan nedir?"
Bir dakika için tüm masa sessizliğe büründü. Kadın tam konuşacaktı ki çaprazındaki karanlık el koluna yavaşça dokundu..
Kadın duraksadı ve, "Hiç.. hiç. Biz sadece sizi çok sevdik ve gitmekte de özgürsünüz." dedi kısık sesle.
Adam hızlıca masadan kalktı ve karanlığa karıştı...

ARCELIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin