;) 4 (;

5.2K 501 152
                                    

Ne zamandır uzandığını bilmediği çimlerde yanakları tuzlu yaşların ıslaklığı ile yanıyordu. Silme gereği duymadığı yaşlar yanaklarından süzülüp boynundan çimlere ulaşıyordu.
Yanaklarına dokunan ellerle irkildi.

" Saatlerdir seni arıyorum. "

KyungSoo onun gülen yüzü ile daha çok ağlamak istedi. İçindeki seli durduramıyordu. Bir kolunu gözlerine perde yapıp dudaklarını ısırarak daha fazlasını serbest bıraktı.

Jongin çimlere uzanmış kendisi yüzünden sarsılarak ağlayan çocuğu
kaldırdı.
Sarıldı.

KyungSoo hıçkırıklarının arasında güçlükle konuştu.

" Kötüsün. "

Jongin KyungSoo'nun başının göğsüne yasladı. Kollarını ona sıkıca sardı.

" Boşuna ağlıyorsun. Sandığın gibi değil hiçbir şey.
İlle de ağlayacaksan kollarımda ağlamalısın bebeğim.
Yalnız ağlamandan nefret ediyorum."

KyungSoo kollarını diğerine sıkıca sarıp göğsüne daha çok sokuldu.
Daha çok ağlıyordu.

" Çok kötüsün.
Seni gebertesim var."

" Gebert o zaman.
Öleceksem senin elinden öleyim."

" Sana kıyamayacağımı biliyorsun."

" Evet biliyorum. "

" Neden kabul ettin?"

" Öylesine. Merak ettim. Bir kızla nasıl oluyor yakın olmak."

" Ona karşı hislerin yok mu?"

Jongin diğerinin bellerindeki elleri ile sırtını okşadı.
Üşüdüğünü biliyordu.
KyungSoo soğuğu sevse de kolayca üşütürdü.
Sırtında gezinen elleri ile diğeri titremişti.
Bir eli sırtından saçlarına çıkıp onları okşadı.

" Şu portakallar kadar hislerim yok o kıza. Merak etme kimse senin yerini alamaz. Sen her zaman baş köşedesin."

" Portakal mı aldın?"

" Evet. Şimdi sana onlardan yedireceğim. Ve kendimi affettireceğim."

Jongin kollarını çözüp yakınındaki poşetten bir portakal aldı. Parmakları ile zorlanarak da olsa soydu.
KyungSoo onun portakalı soymaya çalışırken burnunun ve alnının kırışmasını izliyor ve gülüyordu.
Kırışan burnu ile çok sevimli görünüyordu.
Kırışan burnunu sıktı.

" Hey hey.. Akıllı dur."

" Burnun çok sevimli."

Jongin ona güldü.
Soyulmuş portakalı dilimlerine ayırdı.
Parçalanan portakaldan KyungSoo'nun yüzüne suyu sıçramıştı.
Jongin sıçrayan yerdeki suyu yaladı.
KyungSoo'nun kıpkırmızı oluşuna güldü.
Birbirlerine karşı teklifsiz yakınlıklarına rağmen KyungSoo hala çok utangaçtı ve Jongin bunu çok seviyordu.
Dilimlerden birini kucağındaki çocuğun ağzına doğru uzattı.

" Aaaaaaaaa"

KyungSoo bir hamlede Jongin'in parmaklarındaki portakal dilimini parmaklarıyla birlikte kapmıştı.

" Aigooooo ●~● Bebeğim beni ısırdı.
Anlaşılan çok acıkmış. Bir dilim daha ister misin?"

KyungSoo çoktan ağzını açmış sonraki dilimi bekliyordu.
Ağzı kadar açık olan gözlerle kendisini de yiyecekmiş gibiydi.
Jongin KyungSoo'nun beklemediği bir hamle yapıp üç dilim birden açık olan ağzına koydu. KyungSoo'nun yanakları iyice dolmuş. Dilimleri güçlükle çiğnerken dudakları da büzülmüştü.
Jongin bu görüntü ile on üçüncü yaşlarının on üç ocağında öpüştüklerini bir kere daha hatırlamıştı.
Önünde dizleri dizlerine değen çocuğa sıkaca sarıldı.
KyungSoo'nun aritmik atışlarını duyabiliyordu.
Bu atışlar ona kabul ettiği teklifle ne kadar büyük bir aptallık ettiğini fısıldıyordu.
Bir an önce bu saçmalığı bitirecekti.
KyungSoo'nun saçlarını okşamasıyla başını kaldırdı.
Gece gibi kara gözlere baktı.

" Affettin mi beni?"

" Sana dayanamayacağımı biliyorsun."

" Sen de birisiyle çık."

KyungSoo diğerinin kafasına bir fiske vurdu.

" Bu asla olmayacak."

" Neden?"

" Kalbimin onaylamadığı biriyle asla çıkmam. "

KyungSoo'nun sözleri , Jongin'e tokat gibi inmişti.
Haklıydı. Bir kere daha b.ka basmış gibi hissediyordu.

KyungSoo'nun ellerini ellerinin arasına aldı.
Elleri parçalanmış ve kirlenmişti.
Diğerinin çantasından mendil aldı.
Özenle sildi beyazına kırmızı ve siyah bulaşmış elleri.

" Düştün mü? "

" Evet. "

" Acıyor mu?"

" Biraz."

Jongin yaralı elleri avuçlarından öptü.

"Özür dilerim."

" Dileme. Özür dileyecek bir şey yok.
Yapmak istediklerini yapmakta özgürsün. Yakınız diye hayatına sahip değilim. Böyle bir hak iddia edemem. Sadece söylememene bozuldum o kadar. Ve artık geçti. Seni endişelendirdiğim için ben özür dilerim. "

" Hayır sen özür dileme.
Bunu en kısa zamanda bitireceğim."

" Bitirmek istediğin zaman bitir.
Beni düşünme.
Genciz sonuçta. Farklı heyecanlar duyabiliyoruz. Heveslerimiz de oluyor. Benim yüzümden kendini tutmana, sakınmana gerek yok.
Biz yine birlikteyiz.
Bu tür şeyler bizi yıkamaz."

" Neden bana karşı bu kadar anlayışlısın? Kendimi vefasız gibi hissediyorum. "

KyungSoo ellerini tutan elleri kendine çekti ve öptü.

" Nedene gerek yok. Sen Jongin'sin.
Bu yeterli. "

Jongin kendisini olduğu gibi kabul eden KyungSoo gibi birini bir daha bulamayacağını biliyordu.
Sehun'un dedikleri olmayacaktı.
Onu kaybetmemek için elinden geleni yapacaktı.
Şimdi olduğu gibi her zaman bu beyaz narin elleri sıkıca tutacaktı.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

More Than OrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin