;) 13°3 (;

4.6K 451 20
                                    


'Onu benden kıskandığından daha çok kıskanıyorum senden.
Kaybettiğinde benim olacak olana iyi bak.
Bir daha bakmana izin vermeyeceğim çünkü. '

Jongin, bisikletleri yanyana, gülerek kendisine bir şeyler anlatan çocuğun dalgalanan saçlarına baktı.
Ne ara bu kadar uzamıştı?
KyungSoo uzun saç sevmezdi.
Yoksa hep kestirdiği için mi böyle düşünmüştü?
Bununla KyungSoo hakkında bilmediklerinin ucunu yakalamıştı Jongin.
Mesela KyungSoo hangi rengi seviyor diye sorsalar turuncu derdi.
Çünkü bir zamanlar ikisinin turuncuya benzediğini söylemişti.
KyungSoo'ya göre turuncu sıcaktı, canlıydı, sempatikti, sevimliydi, dost gibi bir renkti.
KyungSoo portakalı da çok severdi.
Turuncuyu sevdiği için mi portakalı severdi yoksa portakal turuncu olduğu için mi yakınlıklarını portakala benzetmişti?
Portakalı gerçekten çok mu seviyordu?
Ama hiç kendi yanından alıp yediğini görmemişti, sadece Jongin soyup verirse yerdi.
KyungSoo çok ders çalışırdı.
Ona hangi bölümü istediğini hiç sormamıştı.
Ya da neden bu kadar çok çalıştığını.
Çok çalıştığı için hiç tebrik etmemişti.
Sürekli kendisini sevdiğini söyleyen Saera, her sabah günaydın ve her gece iyi geceler mesajları ile mesaj kutusunu doldururken , o KyungSoo'ya bu tür mesajlar hiç atmamıştı.
Güzelce uyuduğunu , tatlı rüyalar görmesini temenni ederdi kalbinden ama bunu ona hiç dile getirmemişti.
KyungSoo böyle mesajlardan hoşlanır mıydı onu dahi bilmiyordu.
Saera telefonu arızalandığında kendisine arkadaşından ulaşabilmişti çünkü numarasını ezbere biliyordu.
Ama KyungSoo'nun numarası kendi ezberinde yoktu.
Sadece ev telefonunu ezbere bilirdi, o da çocukluktan kalma bir ezberdi.
KyungSoo için internette anket yapıldığını dahi bilmiyordu.
Kaç oy aldığını, kimleri elediğini?
Ya da en yakın arkadaşının erkeklerin ilgisini çekecek denli etkileyici olduğunu bilmiyordu.
Ve bir erkeğin ondan hoşlandığını,
Kendisinden dahi kıskandığını, göz yaşlarını silmek isteyecek kadar ona ilgi duyduğunu bilmiyordu.
En önemlisi de KyungSoo'nun bu konuda ne düşündüğünü, neler hissettiğini bilmeyişiydi.
Anket için bir önemi yok demişti.
Ama Jongdae için.
Önceki gün Jongdae'ye yakınlık konusunda bir söz vermemişti.
Aslında söyledikleri çok yerindeydi.
Nedense Jongdae'ye karşı kendisini seçmesine çok sevinmişti.
Saera'nın teklifi ile bile bu kadar heyecanlanmamıştı.
KyungSoo, bisiklette Jongdae ile değil kendisi ile binmişti.
Akşam da evde Jongdae olmasına rağmen kendisi ile uyumuştu.
Sabahında saçlarını okşadığını hissetmişti.
KyungSoo'nun anne gibi sıcak ve merhametli oluşunu çok seviyordu.
Ama onu Jongdae'yi uyandırmak için gidipte ikisini öyle yakın görünce içinden bir şeylerin koptuğunu hissetmişti.
Görmediği bir rüyayı anlatmıştı ona.
Onu kaybettiğini söylemişti.
O ise bunun ancak kalbinin durması ile mümkün olduğunu söylemişti.
O anda KyungSoo'nun kendisinden önce öldüğünü hayal edecek oldu,bu kadarını bile yapamadı.
KyungSoo'nun ondan önce ölmesine dayanamazdı, geride kalan olmaya dayanamazdı.

" Neyseki bütün testlerimi okulda bitirebildim.
Bütün bir akşam sadece sen ve ben eğlenebiliriz Jongin.
Mızıkçılık yapmam.
Ne dersen onu yaparız.
Atıştırmalık bir şeyler de alalım mı?
Jongin. .
Jongin..
Yaaahh..
Sen beni dinlemiyor musun?
Telefonun bizde kaldı diye aklın o kızda mı kaldı?
Hani bugün mesajlaşıp araşamayacaksınız ya!
Jongiiiin. "

Jongin, KyungSoo'nun sözlerinden uzakta kafasındakilerle boğuşurken son seslenmesinde kendine geldi.

"Evde süt ve puding var KyungSoo.
Meyve de var.
Önceki gün biraz hazırlık yapmıştım.
Bir kaç tane filmde aldım."

" Yani sen beni dinlemiyordun."

KyungSoo, bisikletini evin bahçesine bırakıp kapıya koştu.
Kendi anahtarı ile açtığı kapıyı çarpıp Jongin'in odasına gitti.

Jongin giden çocuğun ardından öylece bakakalmıştı.
Bisikletlerini garaja bıraktı.
Odasına girdiğinde KyungSoo'nun üniformasının yatağının üzerinde katlı olduğunu gördü.
Kendisi de üzerini değiştirip banyonun kapısını çaldı.

" Ben de gelicem."

" Saçmalama. "

"Nolur gelsem?"

Jongin banyo kapısının açılması ile şaşırmıştı.

" Gel ama ben çıkıyorum. "

" Ne çabuk? "

" Sen çok oyalanıyorsun."

" Uyuma hemen çıkarım. "

"Çabuk ol."

KyungSoo diğeri duşa girerken havluyu başına sarıp Jongin'in yatağına uzandı.
Kasım ayından olsa gerek üşümüştü.
Ama Jongin'lerin evi hep sıcak olurdu.
Örtüyü üzerine çekti.
Kapanan gözlerine engel olamıyordu.

Jongin diğeri uyumadan yetişmek için ne kadar acele etse de odaya girdiğinde çoktan uyumuş olduğunu gördü.
Kendisi de yatağa girip diğerine sokuldu.

KyungSoo da elbet bir gün birilerini sevecekti.
Onun da dediği gibi belki evlenecek ve çocukları olacaktı.
Kendisinden uzak yeni bir dünya kuracaktı.
Eşiyle çocuklarıyla o kadar dolacaktı ki belki de her ayın on üçündeki birliktelikleri hatırladıklarında gülümseyecekleri bir anı olacaktı.
Onlar için özel olan on üçün hatırlanınca gülümsenecek bir anıya dönüşecek olması zoruna gitmişti Jongin'in.
Hayatın o türlü güzelliklerinden mahrum kalmasını istemezdi KyungSoo'nun ama kendisinden kopmasını ya da uzaklaşmasını hiç istemiyordu.
Düşüncesi bile kalbini sızlatmaya yetiyordu.
Şimdi olduğu gibi hep kollarında uyuyor olamaz mıydı?

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•


More Than OrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin