More Than Orange

;) 12°M (;

"KyungSoo yirmi dakika oldu.
Biz başlasak mı?"

" Bitmek üzeredir gelir şimdi."

"İstersen kapatmasını söyleyelim."

" Telefondaki kıza ayıp olur."

" Bize de ayıp oluyor ama."

" Jongin adına özür dilerim.
Biraz daha beklesek."

" O zaman bana çocukluk fotoğraflarından göster. "

" Ne?!"

" Yani sakıncası yoksa.
Çok merak ediyorum küçük KyungSoo'yu."

" Pekala. Bir iki tane gösterebilirim."

KyungSoo odasındaki kitaplığından mavi kaplı üzerinde martı kabartmaları olan albümden bir iki fotoğraf seçip albümü aldığı yere koydu.

" Bunları sana gösterebilirim.
Açıkçası küçüklük fotoğraflarımı sevmiyorum.
Hepsi çok çirkin.
Bunlar idare eder."

" Yaaaa bu çok tatluuuuu ♡~♡"

"İnan en düzgünü bu. Hepsinde uzaylı gibi çıkmışım."

" Bunu alabilir miyim?"

" Ama bundan bir tane var."

" Fotoğrafını çekeyim."

"Ihmm..Şeeyyy.. "

" Lütfen KyungSoo lütfen lütfen. "

" Peki tamam.. Ama internete atma. Yani o anket gibi olmasın. Hem cinsimin bakışlarını üzerimde hissetmek istemiyorum. "

" Bunu zaten asla atmam. Kendime saklayacağım bu fotoğrafı. "

" Neyi kendine saklıyorsun?"

Jongin nihayet telefonu kapatıp odaya dönmüştü.

" Sonunda gelebildin dostum ya."

" Seninle dost olduğumuzu hatırlamıyorum. "

" KyungSoo'nun dostu dostumdur."

Jongin, yılışık bulduğu çocuğun sözlerine sinirlenirken elindeki telefonu fazlasıyla sıkmıştı.
Bunu farkeden KyungSoo fotoğrafları toparlayıp kitaplığına bıraktı.

"Hadi başlayalım artık derse. Zaten çok geciktik."

KyungSoo bir yanında Jongin,diğer yanında Jongdae olduğu halde aralıksız iki saat ders anlatmıştı.
Jongin'in esnemeleri ile anlatmayı bıraktı.

"Jongin istersen elini yüzünü bir yıka. Uykun açılır. "

"Sen yorulmadın mı Soo? İki saattir ders anlatıyorsun. Ben dinlerken yoruldum. Değil mi Jongdae KyungSoo yorulmuştur."

" Ben KyungSoo'yu yedi gün, yirmi dört saat bile dinleyebilirim. Ama biraz ara versek KyungSoo için iyi olur."

" Tamam o zaman. Yarım saat ara verelim. Ama mutfakta."