"Yıldızlarda yaşamak"

429 35 14
                                    

Multide ponçik Aliş vaaaaar 😍
Iyi okumalar
******

Evde odamda yatarken geldiğimden beri beynimin içinde dönen rahat vermeyen isim

Ali......

Tek hece 3 harf. Mavi gözlü sarışın adam. Tek bildiğim ismi olmasına rağmen kafamı karıştıran adam. Yıllardır uçurum kenarında kendime itiraf edemediğim düşünceyi tek lafı ile ortaya döken adam.

İntihar.....

Çok mu belli ediyordum? Yoksa ailem beni cemiyet hayatı dışında sildiği için mi hiç göremedi? Gel Selin git Selin davete gel Selin açılış konuşması yap Selin..... Ve daha yüzlercesi.

Yatak sırtımı acıtmaya başlarken ayağa kalktım ve mutfağa inmeye başladım. Aklıma gelen 2 saat öncesi ile derin bir iç çekip makarna için ketıla su koydum.

-Konuşmayacak mısın? Bak belli ki yaralısın emin ol yaralı birini en iyi derin yaralar almış biri anlayabilir. Benim gibi.

Ali'nin dediklerini düşünürken son söylediğin fısıldadığı gözümden kaçmamıştı.

-Ali... Güzel isim. Severim. Bende Selin tanıştığıma memnun oldum Maviş.

Ona Maviş dediğimi hatırlamamla tekrar olduğum yerde titredim. Nasıl yapabilmiştim. Can'dan başka birine nasıl Maviş diyebilmiştim.

-Maviş mi? Cidden mi? Annemden sonra Maviş diyen ilk kişisin.

-Alışkanlık olmuş kusura bakma.

-Bakmam.

O an ki mavi gözlerinin derinliği ile donduğum an ve garip bakışmamız sanırım en ilginç olaydı.

Çok güzel bakıyordu. Sanki ruhumu görüp gözlerimden yaşadıklarımı anlayabilirmiş gibi. Bilebilirmiş gibi.
Bakışma beni iyice sinir ederken gözlerimin odağını denize çevirdim.

-Daha önce hiç denedin mi?

-Neyi Selin?

-Herşeyden vazgeçip gitmeyi. Kendini sonsuzluğa bırakmayı. Yok olmayı.

-Hayır. Aklıma geldi ama belki cesaret edemedim. Belki de mezarıma kimse gelmez diye vazgeçtim. Sen, sen denedin mi?

Söyledikleri üzerine alaylıca güldüm.

-Denedim hemde birçok kez. Ama başaramadım. Herşeyi başaran ben bunu beceremedim. Bu sikik hayatıma son veremedim.

Bir kaç ay önceydi. Ama bana hâlâ gibi geliyordu. Yine annem ile kavga etmiş evden çıkıp gitmiştim. Babam zaten benimle konuşmuyordu. Yüzüme nefretini kusuyordu. Zaten en başından beri sevilen Can'dı. Bunun bilincinde suçluluk duygusu çekip beni koruyan tek kişi de Can'dı. O gidince kimse kalmamış aile bağları iyice sarsılmaya başlamıştı. Bu düşünceler ile daha önce yaptığım intihar denemelerine bir diğerini ekleme kararı almış hızla ana yola çıkmıştım. Plan basitti. Önüne çıkan ilk tırın önüne atla ve öl. Direnme.

Daha önce ilaç içmiştim ama kuzenim Nazlı gelip beni bulmuştu. Kurtulmuştum.

Arabayı duvara sürmüştüm. 1 hafta yoğun bakımda yatıp ölememiştim. Elime geçen tek şey pert olmuş bir Mini Cooperdı.

Tır planı da işe yaramamıştı. Orta yaşlarda bir beyefendi beni son anda yolun ortasından almış kenara çekmişti.

Bana intihar ödüldü. Bu hayatta elde edemediğim tek şeydi.

-Seni intihar etmeye bu kadar çok iten şey ne Selin? Seni yaralayan kim?

-Seni iten ne Ali? Sen niye aklından geçirdin?

Verdiği tek cevap sessizlikti. Koca bir sessizlik.
Sinirlenmiştim. Cevap yoktu çünkü. Tam arabaya binmek üzereyken tekrar seslendi.

-Tek bir soru Selin. Şuan nerde olmak isterdin?

-Yıldızlarda olmak isterdim Ali yıldızlarda yaşamak. Sen ne isterdin peki?

Yine aldığım tek cevap sessizlikti. Hiçbir soruma cevap vermeyen bu adamdan aldığım tek yanıt yine sessizlikti.

Bu konuşmadan sonra cevap alamamanın verdiği huzursuzluk ile evdekilerin bana hâlâ kızlarıymışım gibi davranmak(!) için aldıları Range Rover'ıma bindim ve son gaz uzaklaşmış kendimi eve atmıştım. Ve ta ta. Şuan ki Selin Yılmaz.

Ketıldan gelen ses ile suyu tencereye boşaltıp makarnaları içine attım. Telefonuma gelen mesaj ile masaya doğru ilerledim.

Gönderen: Annem
-Bu akşam Haluk Mertoğlu'nun yeni otelinin açılışı var. Baban ve ben katılmak zorundayız. Sende geliyorsun. Saat 8 de konum attığım yerde ol!

Aramak yok. Tek bir mesaj. Ve emirler.

Makarnamı yapıp yedikten sonra masayı topladım ve paytak adımlarla odaya çıktım. Saat 6'yı biraz geçmişti. Ancak duş alıp hazırlanırdım.
Iç çamaşırlarımı çıkarıp kendimi duşa attım ve suyu başta ortaya sonra en soğuk bölüme getirdim.

Ben ve garip huylarım.

Hızlı bir duştan sonra uzun kollu olmasına rağmen sırtı tamamen açık siyah gece elbisemi üstüme geçirdim. Yüzüme siyah tonları bir makyaj yapıp saçlarımı dalgalandırdım. Bu gece asiydim. Hiç olmadığım kadar.

Gecelerin karanlığı Selin Yılmaz.

Siyah ayakkabılarımıda giydikten sonra saate baktım.

19.29

Ancak Istanbul trafiğini geçer ve otele giderdim. Montumu giyip kapıyı kitledim ve kendimi sinir bozucu trafiğe attım.

********

Otele geldiğimde kapının önünde basın, basına gelmeden önce Vale vardı. Anahtarları verip kapıya doğru ilerlerken sorulara cevap vermedim. Montumu görevlilere verip içeride göz gezdirip annem ve babamı aradım.

Tam karşımda yeni ortaklarımız Ahmet amcalar ile konuşuyorlardı. Yanlarına doğru ilerlerken gözlerime minik bir mavi pırıltı dokundu.

Hadi canım! Onun burda ne işi vardı?
Onu süzmeden edemedim.

Üzerinde sanki onun için dikilmiş bir takım elbise, boynunda papyon, özenle yapılmış çok yumuşak görünen saçları ve olmazsa olmaz mavi gözleri.

Fazla can yakıcı ve seksi.

Hafif bir şaşkınlık ile bana doğru yaklaşırken tam önüme geldiğinde parfümü burnuma doldu.

-Ali?

-Selin?

******

İstanbul İstanbul OlalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin