Abiiiii multideki video diyorum ve susuyorum. Video hem ateş ediyor hem korkutuyor. HanTol videolarında zirve resmen.
Iyi okumalaaaaar
🌌🌌🌌🌌🌌🌌
Kulak memesinin altını öpmem ile kafasını boynuma gömüp o fısıldıyor bu sefer.
"Vur dedik, öldürdün be Koca göz."
****
Kafasını boynumdan kaldırmadan birkaç dakika bekliyor. O dakikalar içinde defalarca kez öpüp kokluyor. Sanki bir daha sarılma şansı yokmuş gibi kemiklerimi kırarcasına sıkı sarılıp kendisine bastırıyor.
Parfümünün kokusu burnuma buram buram gelirken ellerimi saçlarına getiriyorum. Şampuan ve parfüm kokusu karışıyor bu sefer. İç çekmekten kendimi alamıyorum. Sonra yaptığımı farkederek Ali'nin kucağında rahatsızca kıpırdanıyorum.
Elleri belimi yakalayıp sıkıyor.
"Rahat dur Selin."
Ellerimle saçlarına asılıyorum ve kafasını boyun girintimden çıkarıyorum. Kocaman olmuş göz bebeklerini yüzüme dikiyor.
"Ama bir türlü rahat edemiyorum ki Aliş?"
Gözlerime uzun uzun bakıyor. Gözleri daha da kararırken derin bir nefes alıyor ve beni rahat ettirmek için çabalıyor. Sonunda düzgünce oturduğumuz zaman yine başını gömüyor.
"Ya Ali ya gömme şu başını boynuma. Nefesin ve bıyıkların gıdıklıyor."
Lafım üzerine bıyıklarını daha da omzuma sürterken kıkırdıyorum. Hareketini tekrarlarken bu sefer omzuma minik bir öpücük bırakıyor. Nefesim kesiliyor. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Ancak sesim de çıkmıyor.
Elleri karnıma geldiğinde canım yansa bile ses çıkarmamaya çalışıyorum. Acıdan kasılan vücudumu ona karşı verdiğim tepki sandığı için yadırgamıyor bile.
"Ne yapmamı istersin peki Selin?"
Sorusu karşısında afallıyorum. Böyle bir soru beklemediğim belli. Düşünüyorum. Ne yapmasını isterim?
Kapalı gözlerimin ardına şimşek misali benimle uyuduğu gecenin görüntüleri düşüyor. Ne istediğimi anlıyorum. Karanlığına sığındığım huzurlu ve yalnızlık dolu gecelerde benimle uymasını istiyorum.
"Benimle uyu."
Bu sefer kendi isteği ile kafasını gömdüğü yerden kaldırıyor. Şaşkın şaşkın bakarken yüzünde tapılası bir gülümseme oluşuyor. Heyecanla parlayan gözlerini gözlerime sabitlediğinde inanamaz gibi soruyor.
"Seninle uyumamı mı istiyorsun? Beraber aynı yatakta? Sarılarak? Tüm gece?"Bıkkınca iç geçiriyorum. Viski kafasına vurdu sanırım.
"Ay evet Mavi. Ama zorlama yok. İstemezsen anlarım."
Beni dinlemiyor. Gözleri yüzümü incelemekle meşgul.
"Aliiii? Dinlemiyor musun beni?"
İrkiliyor. Panikliyor. Bense bu hallerine sadece zevkle gülüyorum.
"Ha? Dinliyorum Selin. Tabiki de seninle kalırım. Bu nasıl soru?"
Ali'den sözü aldıktan sonra yanağına kocaman bir öpücük konduruyorum ve masaya dönüyorum.
Kimse bizi umursamıyor. Nazlı ve Savaş pistte ellerinde içkileri ile deli gibi dans ediyorlar. Tuğçe Emre'nin dibine girmiş birlikte kıkırdıyorlar. Ali'ye dönüyorum. Benim gibi etrafı izlemek yerine çok ciddi bir şekilde telefona bakıyor. Merakla kafamı kafasının dibine sokuyorum. Ilk gözüme çarpan saat oluyor. 23 Ekim 02:32. Ardından gözlerim ekrana kayıyor. Maç sonuçlarına baktığını görüyorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul İstanbul Olalı
FanfictionIstanbul gibi gözleri vardı. Hayat doluydu. Ama gri bulutlar kapladı mı o gözleri üşürdüm. Yeniden o uzay gözlerine gökyüzü yerleşsin masmavi parlasın isterdim. ***** Güneşi kıskandıran güzellikteki altın sarısı saçlarına hiç gölge düşmesin, dalgala...