Malesef son kez Alsel ve Savnaz diyoruz. Bu kadar büyük bir kitleyi umursamadan tam resmi bir açıklama bile gelmeden çok ani bir final oldu. Finalin nedenini hepimiz biliyoruz. GK ekranlarda bitse bile kalbimizde hayallerimizde bitmez. Toplam 3 milyondan fazla tivit atmış fandomuz biz çok güzel ve büyük bir aileyiz. Bu fandom yıkılmaz.
Multi Mavi ve çok sevdiğim Alsel videolarından sadece biri. Umarım beğenirsiniz.
********
"Ali?"
"Selin?"
Girdiğim kısa süreli şoktan çıkmaya çalışırken karşıdan tehlikeli bir şekilde yaklaşan Arıza'yı görüyorum. Gözlerim Nazlı'ya kayarken Ali beni süzmeye devam ediyor ve uğrayacağı gazaptan haberi olmadan konuşmaya başlıyor.
"Ç-çok güzel görünüyorsun seni görmeyi hiç beklemi-"
Ve canım kuzenim gelir.
"Selin! Hoşgeldin. Bakıyorum Ali ile tanışmışsınız?"
Ali kesilen cümlesine karşı gözlerini devirirken Nazlı'nın dediklerini sonradan anlıyor olacak ki tekrar gözlerime karşı girdiği transtan çıkıyor.
"Siz tanışıyor musunuz?"
"Siz tanışıyor musunuz?"
Aynı anda kurduğumuz cümleye karşı birbirimize dönüyoruz. Ali bana tebessüm ederken ben de minik bir karşılık veriyorum.
Nazlı gülüyor. Ve açıklama yapmaya başlıyor
"Ali yeni ortağımız Ahmet Amca'nın yiğeni. Az önce tanıştım bende Ali ve kuzeni Savaş ile."
Anladığımı belirten bir ses çıkarırken bize doğru gelen uzun boylu esmer yakışıklı bir çocuk ile Nazlı yerinde kıpırdanıyor ve kızarıyor. Ben ne oluyor yahu diye olaya tamamen yabancı kalmışken Ali ve Nazlı ile selamlaşıp Ali'ye kuzen demesiyle bu yakışıklının Savaş olduğunu anlıyorum.
Bir ailedeki tüm genler mi yakışıklı olur arkadaş bu ne ?
İç sesime hak verirken bu seferde yanımıza doğru yaklaşan Güneş ve Zafer Yılmaz ikilisi gözüme çarpıyor.
"Ah Selincim demek tanıştınız. Biz de annen ile sizleri tanıştırmaya geliyorduk."
Babamın sahte gülümsemesi ve yapmacık sesi içimi soğuturken gerildiğimi kimsenin anlamamasını umuyorum.
Zor geliyor bu karşılaşma bana. Sırf istedikleri gibi dört dörtlük biri olmadığım için yediğim dayakları hatırlatıyor. Ayda 1 kez bile zor gördüğüm ailemi görmek acıtıyor.
Ben geçmişin soğuk ve şiddet dolu anılarına dalmışken arka fonda çalan "Farketmeden" ile irkilip gülümsüyorum. Çok severdim bu şarkıyı. İçimde derinde bir yerlere dokunur hayal etmemi sağlardı.
Asla varlığına inanmadığım aşkın hayalini kurmamı sağlardı.
Gözümün önündeki parlayan mavi gözler ve eli ile düşüncelerden bu gece bilemem kaçıncı kez ayrılırken yine o güzel sesi kulaklarımı dolduruyor.
"Dans edelim mi?"
Usulca kafamı sallarken beni piste doğru çekmesine izin veriyorum. Aklıma bir an düşen Nazlı ile arkamı dönüyorum ve Savaş'ın dediklerine tepki olarak şaşkınlık ve mutluluk görüyorum yüzünde. Gülümsüyorum. Mutluyum. Nazlı mutlu çünkü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul İstanbul Olalı
FanfictionIstanbul gibi gözleri vardı. Hayat doluydu. Ama gri bulutlar kapladı mı o gözleri üşürdüm. Yeniden o uzay gözlerine gökyüzü yerleşsin masmavi parlasın isterdim. ***** Güneşi kıskandıran güzellikteki altın sarısı saçlarına hiç gölge düşmesin, dalgala...