8.BÖLÜM

67 13 0
                                    

Caner için artık gitme vakti gelmişti. Öncelikle Berfin teyze ve evdeki yardımcılarla vedalaştı. Berfin teyze ağlamaya başlamıştı bile. Caner daha fazla durursa o da ağlayacaktı ve daha fazla duramadı. Tam giderken Berfin teyzesi ona yolluk verdi. Caner içindekilerin fazlalığını görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. "Teyzem n'aptın sen ?"dedi ama Berfin teyzesi onu dinlemeden "Hadi git deli oğlan azcık koydum işte bir şeyler."diyerek Caner'i gönderdi.Caner tam annesi, babası ve kardeşiyle de vedalaşacakken Neşe Hanım "Bizde geliyoruz." dedi. Caner hava alanına kimsenin gelmesini istemiyordu ama annesi ve babası ısrar edince kabul etmek zorunda kaldı.

"Anne keşke gelmeseydiniz. Bak ağlıyorsun şimdi."

"Eşek sıpasına bak sen. Gelmiycekmişiz duyuyor musunuz ?"

"Annem ben öyle demek istemedim. Sadece ağlamanı istemiyorum o kadar."

"Yakışıklı oğlum benim. Sen bana bakma ben böyleyim işte hep ağlarım."

Babası kesinlikle der gibi başıyla onayladı.Tam bu sırada Caner'in bineceği uçağın anonsu yapıldı. Sena'nın da gözleri doluydu. 

"Abim bari sen yapma." dedi Caner.Sena abisinin isteğini yerine getirdi ve gözlerini hemen sildi. Caner herkesle tek tek vedalaşarak uçağa yöneldi. Arkasını dönmüş olmanın verdiği rahatlıkla gözleri dolmuştu. İşte bunu hiç sevmiyordu. Gözlerindeki yaşları hemen iteleyerek arkasına baktı ve ailesine el salladı. 

45 dakika sonra İstanbul'a inmişti bile. Onu karşılayan kişi Eren'di.İki dost sıkı sıkıya sarıldılar.

"Kardeşim benim be!"
"Caner, nerelerdesin oğlum sen? Çok açtın arayı haberin olsun."

Caner kendine hakim olamayarak gülmeye başladı. "Oğlum ne yapicam lan ben seninle ? Sevgilim gibi yapıp durma kendini. "

"Aman be seni merak edipte gelende kabahat. Ben de o  için kalkıp sevgilimin yanindan geleyim sen beğenme."

"Ben şaka yapmıştım ama sevgilim derken ?"

"Bilmiyorsun sanki. Melis işte çıkıyoruz biz."

"Hayirlisi olsun kardeşim."

"Eyvallah birader. Darısı senin başına."

Caner duraksadı bir an. Acaba onunda başına gelecek miydi böyle bir şey ? Akasya'dan sonra sevgilisi olacak mıydı ki ? En önemlisi de onu tamamen unutup hayatına başka biriyle devam edebilecek miydi ? Caner bu düşüncelerden sıyrılmak istedi. Sonuçta düşünmenin onun için bir yararı yoktu ve kafasındaki soruları da zaman gösterecekti.

Eren Caner'i eve bıraktı. Çünkü Caner arabasını İstanbul'da ki evinde bırakmıştı. Eve geldiklerinde saat gece on'u gösteriyordu. 

"Caner, ben Melislerin yanına gidiyorum. Sana da  yorgunsun diye bir şey demedim ama istersen gel."

"Yok be abi ben baya yorgunum.İyi eğlenceler size." diyerek arabadan ayrıldı. 

Evine girdiğinde evin havasız olduğunu gördü. Hemen salondaki birkaç camı açtı. Karnı da açıkmış olacak ki gurulduyordu. Hemen Berfin teyzesinin hazırladığı yolluklardan çıkardı ve teyzesine içinden bir kez daha teşekkür etti. Yemeğini yedikten sonra ılık bir duş alarak kendini uykunun şefkatli kollarına teslim etti.

***

Eren ise Melislerin olduğu yere gitmişti. Melis Eren'i görünce gülümsedi. Eren de hızlı adımlarla onların yanına gitti. İlk dikkat ettiği kişi Ahsen olmuştu. Tabi ya Melis onu zorla çıkarmış olmalıydı. Çünkü Ahsen kimseyle konuşmuyordu uyandığından beri. Melis ile bile. Melis Caner'i almaya gittiğini bildiğinden Caner'i sevgilisinin yanında göremeyince merak etti.

"Canım Caner yok mu ?" Caner deyince Ahsen başını kaldırdı. Merak etmişti açıkçası.

"Yok o gelmedi. Çağırdım ama yorgun olduğunu söyledi."

"Anladım canım."

Gece nasıl geçmişti eğlenirken pek de anlayamadılar ama artık herkes evlerine dağılıyordu ama Ahsen'in aklı Caner'e kaymıştı. Neden böyle düşündüğünü bilmiyordu ama ona bir şekilde ulaşması gerekti. Nasıl yapacağını bilmiyordu ama elbet ona ulaşacaktı...


Çok beklettim biliyorum ama özür dilerim gerçekten bilgisayarım tamirdeydi ve yazamadım kısa oldu onu da biliyorum ama tekrar tekrar özür dilerim 

Beyaz ve YeşilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin