"Ne demek yok ne demek kayboldu iyimisin sen.Ece nerde..?"
"Ya zeynep yok işte yok gel gidelim furkan hocaya soyleyelim aramaya cikalım."
"Hadi ozaman yurüyün."
Bunlar ecenin arkadaşlarının serzenişiydi.Kizlar eceyi kaybedince korkuya kapilıp hocalarina soylemeye gittiler. Hocalari duyunca inanamadı ve hep beraber eceyi aramak icin tum planı iptal ettiler. Bi yanda ailesi ne der korkusu bi yanda da ya öldüyse korkusu sarmıştı tüm ormandakileri. Ece ailesinin bitanesiydi. Babası Furkan hocaya defalarca tembihlemiş kizım sana emanet başına bişey gelmesin ,o bizim tek evladimız gibi seyler söylemişti. Furkan hocada bunu kabul etmişti. Ama ne yazikki ece yoktu saatlerce aramalarina ragmen bulamadilar ve sonunda mecbur ailesine haber verdiler. Aci haberle yikilan aile hemen kızlarinı aramak için yola çiktılar..
⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳
Zaten korkuyodum. Bu adam ne diye üstüme üstüme gelirki. Korktugumu anlamiyomuydu gözlerimden. Elini bana dogru uzattigı an tüm hayatım bi şerit gibi geçti gözlerimin önünden. Oturup şehadet getiricektim ki kısık ve kalın bi ses duydum. Su..?
Magara adami konuştumu yoksa. Gozlerimi korka korka açınca karşımda çamurdan yapilmiş tabağa benzeyen şey içinde toprakla karısık su ve onu bana uzatan bi adam gördüm. Ne dediğini anlamamış gibi suratina bakmaya devam ettim. Mavi gözleri vardı. Vucudu iri ve kaliplıydı. Sakalları çok olmasina ragmen dudaklari belli oluyodu. Keskin yüz hatlarıyla bana yonelip tekrarladı.
"Su..?""Su muu yok yok saol" diye kekeledim kendimi geri çekerek. Elindeki tabagi yere birakip yine kendi geriye dogru yürüdü. Oyuk gibi bişeyin içinden gecip gözden kayboldu. Ohh neyseki bana bişey yapmadı. Su ikram ettiğine göre iyi birisi. Ama burda ne işi var. Acaba filmlerdeki gibi hayvanlarin beslediği bi yaratıkmı.
Bana dokunmasinda naparsa yapsin. Benim burdan bi çikış yolu bulmam lazim. Ama nasıl. Düsüncelere dalıp etrafa göz atarken elime büyük bi canli değdi sanirım. Ne olduğuna bakmak için kafami cevirdiğimde kocaman bi örümcekle karşilaştım. Çiğlık ata ata mağara adamın peşinden gittim. Girdiğim yer oda gibiydi. Köşede eski bi halı su kapları ve küflenmiş ekmek yığınıyla doluydu. Mağara adamı nerde diye etrafa bi göz attım. Çamurdan bi oyuk yapmiş içine kurulmuştu. Gözleri kapalimi acıkmi anlamak cok zordu.Yanina yaklasıp bişeyler sormaya çalışmaliyım. En azindan burdan nasil çikacagimi biliyodur. Yattiği yere gidip yanına oturdum.
"Öhöm öhömm"
Bogazımı temizledikten sonra söze girmeye hazırdım. Ağzımı açmaya başlamıştımki kafasinı doğrulttu ve suratima doğru yaklaştı.
"Kokuyosun" diyip geri yerine yattı.
O ne demek yani asıl kokan kendisi be. Burda banyo bile yoktur. Ben daha sabah duş aldım. Pislik adam. Neyse şimdi ona muhtacim bazı şeyler sorup kurtulmam lazim bu yerden.
"Şeyy bakarmısın acaba burdan nasıl çikabilirim" tüm şirinligimi kattım bunları söylerken.
İlk iki dakika ses çiķmadı mağara adamdan.
"Heyy sana diyorum yabanii."
Tobe tobee.Bu da işe yaramadı. Koluna dokunup dikkatini üzerime çekmem lazım. Elimi uzatmaya başladım evet başarıcam bunu ve dokunup sarsmaya başladim.
Koluna degdigimde sert kaslari geldi elime. Burda spor yapiyo olamaz heralde. Kafasini dogrultup
"Burdan çıkamazsın şimdi git yanimdan"
Ne kadar da net bi erkek böyle.
Aman ben bulurum yolunu diyip yanından bi hışımla kalktim.Burası bi insanin yaşayacağı türden bi yer değildi. Karanlik soğuk ve ürkütücü. Ama bu adamin burda ne işi var yahuu. Neyse biraz soluklanıp otursam iyi olcak sakin kafayla düşünmem lazım. Eğilip oturmaya calıştım ama kalçama sivri bişey girmişti ve canımi çok yakmıştı. Agzımdan sesli bi çığlık cıkınca magara adamı yanimda belirdi. Beni yuzustu yatırıp kalçamdaki şeyi çekti. Ani hareketleri beni korkutmuyo değildi. Bi yandan benimle ugraşirken adini sordum.
-Adın ne..?
-"Bilmiyorum"Dedi magara sesiyle aptal şeyy.
-Nasıl bilmiyosun insan ismini bilmezmi yaa
-İsim insanlar seslensin diye vardır burda benden başka insan göruyomusun..?
Söyledigi en uzun cümle buydu ve farkettimde sesi çok güzeldi. Acaba ne zamandır burda yaşıyo ve nasıl yasıyo. Bu sorularin cevaplarini ögrenmek için dogruldum ve yüzüne saşkin bakış atarak sordum.
-ne zamandir burdasın..?
-zaman diliminden haberim yok sanirsam yillardır burdayım ve uzun zamandır konuştugumu bile hatırlamıyorum.
-ne oldu başına ne geldi anlatsana
#########################################
Eceee kızımm nerdesin. Bu ecenin babasının sesiydi. Gözünden bile sakındığı biricik kızı hiç bilmediği biyerdeydi. Ve baba çaresizdi. Annesi perişan olmuştu. Arkadaşları pes etmeden ariyolardı ama iz bulan yoktu. Çünkü kuyu okadar derindi ki kuyunun üstünden okadar geçmelerine rağmen sesleri aşagiya ulaşmamıştı. Hava kararınca polisler aramaya devam etmişti. Annesi babası ve arkadaşları evlerine gitmişti. Ümitsiz arayış bi kaçgün bu şekilde devam etti. Ama eceyi bulmaları ve ecenin ordan çıkması imkansız gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü tek bi çıkış vardı onuda bulması zorlu bi işti.
Kızımm mis kokulum nerdesin ecemm annem gel kurban olurum sana. Bu sözler annesinin inlemeleriydi. Eve gidip eşyalarını koklamaya başlamıştı bile. Canından çok sevdigi yavrusu dipsiz kuyulardaydı. Vuslat ne zaman bilinmez. Ece ise herşeyden umursuz koyu bi sohbete girmişti.
########################################
Ne zamandır burdayım bilmiyorum. İnsan görmeyeli yemek yemeyeli okadar ozaman olduki senin kokunu alinca dışarda bi hayat olduğuna inandım. Bu ormanda gezintiye çıkmıştım ve buraya düştüm. Öncesini hiç hatırlamıyorum bana ne oldu neden burdaydım onu bile bilmiyodum. Tek bildigim cebimde araba anahtarı bi miktar para ve üstumdeki elbiseler. Bana ait olan hiçbişeyi hatirlamiyorum. Tahminimce hafıza kaybı yaşadım. Önceki hayatımda kimdim adim neydi napiyodum hiçbişey bilmiyorum.
-Adın yokmu yani senin diye sorarak sözünu böldüm
-vardır belki ama ben bilmiyorum.
-ben sana bi isim koyabilirmiyim..?
-olur
-toygar olsunmu hep toygar adında kardeşim olsun isterdim olmadı. Çok severim bu ismi.
-olsun toygar olsun ismim.
Zavallı çocuk yıllardır burda demekki. Acaba onceden nasil biriydi bende merak etmedim değil hani.
-nasil yaşıyosun peki burda. Bu ekmekler nerden geliyo.
-bilmiyorum ama her sabah birisi bu delikten bi şişe su ve ekmek atıyo. Bi kac kez seslendim ama duymadı. Zaten burdan çıkmayı da istemiyorum.
Aaa deli bu galiba mağara adami alışmiş buraya demekki."Neden çikmaķ istemiyosun.?
"Insanlari ve ışık olan yerleri sevmiyorum. Güneşı sesli olan şeyleri sevmiyorum. Sen bile bana fazlasın bu mağarada"
O ne demek ya bu adam burda kafayı yemiş heralde. Sakalları çoktu ama ona yakişmiştı. Eger burda yaşamasa bizim ortamda çok tutardı bu cocuk. Kızlar hayranı olur heralde. Ama o mağara adamı. Telefonumu cikardım ama cebimde pert olmuş zavalli. Telefonumu gorunce şaşkınlikla bakti ve
"o ne"diye sordu.
"Şaka yapıyo olmalısın. Eski cağdami kaldin telefon bu"
Bu kadar yıldır burda duruyo olamaz. Bi ailesi bile yokmu yani. Şuan nasıl bi durumdayım hiç bilmiyorum.
"telefonu biliyorum ama bunun tuşları yokki ve cok buyuk diye ekledi.
Ozaman bu dokunmatik telefonlar çıkmadan önce düştü buraya. Yada çok fakirdi eskiden. Burdan bi çıkış yolu olmalı ve bu magara adam bunu biliyo. Öğrenicem ama nasıl..?
Ben kendi kendime bu çetrefilli halimi düşünürken cevap vermeyeceğimi anlayıp kalktı yanımdan.Uzun bi delik ve asagıda bi adam. Hafızasını kaybetmiş. Cikış yolu olmak zorunda. Ailem arkadaşlarim kim bilir ne haldeler. Etrafı gezinip cikış yolu bulmam lazim. Acaba yukarıya dogru tırmansammi.
Bölüm sonuuu 😙😙😙😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞE KALKA AŞK..!
Teen FictionHafizasini kaybedip kuyuya düsen bi magara adamı. Işıktan korkup dısarı cikmayı istemeyen magara adamı Ona zamanla alışıp onu güneşe cıkaran bi kız. Ve magara adamının muhteşem aşkı... ############################### -Ne zamandır burdasın..? - Ne za...