Hayat bazen acimasiz olabiliyo. Insanları istemedikleri şeye mahkum edebiliyo. Ama herseye rağmen dik durup ayakta durmam lazim. Dunyaya boyun egmeyip kendi başimin caresine bakmaliyım. Bukadar yakişıkli bi cocugun boyle biyere tiķılıp kalması adaletsizlik değılde nee..?
Tahminimce 3 gündür burdaydım. Ve artik korkmuyodum. Her sabah biri delikten ekmek ve su atıp gidiyodu. Ben toygar la konuşmaya caliştıkça benden kaçiyodu.
Yere düşen sesle irkildiğimde o sesin her sabahki düşen ekmek ve su olduğunu anladım. Yerdekileri alıp toygarın yanına giderken sesler geliyodu. Nefes nefese kalmıştı. Içeri baktiğımda spor yapiyodu. Anlaşıldı bu kasların nerden geldiği.
Yanina yaklaştıgımı görünce doğruldu ve elimdeki suyu aldı. Terini silip suyu içti. Bunu yaparken çok dikkatimi çekiyodu. "Bende yapabilirmiyim bacaklarım agridı"diye sordum toygara.
Evet dercesine kafasini salladı. Şınav pozisyonu almaya çaliştım. Ama sadece çalıştım. Yapamiyodum. Çünkü uzun bi muddet hareketsiz kalmıştım. "Öyle değil balkız bak kollarını yere sabitle" derken bana yaklaşıp kolumu tutmuştu.
-Balkız mı..?
-Gözlerin bal damlası gibi. Bu cukurdaki en renkli şey onlar heralde.
Ilk defa bu kadar yakindık. Gözlerime bukadr dikkat etmesi beni şasırttı. Balkız demek. Sevdim bunu. Burda lüks bi banyo ortami olmamasına ragmen kendine ait bi kokusu vardı. Bense leş gibi kokuyodum. "Tamam anladim" diyip utandiğımı belli etmeden hareketi yapmaya çalıştım. Ama yine olmadı. Kafami kaldırıp bana güldügünü görunce istemsiz olarak bende guldüm. Ilk defa bukadar içten gülüyodu.
Onun bu halinden faydalanıp "ben burdan nasıl çıkarım" diye sordum. Aninda tepki değişiklıgı yapabilen bi insandı. Az once gulen adam sinir küpü olmuştu. Yanimdan gidip ekmegı yemege başladı. Yanina gitmeye korkuyorum ama gitmem lazım. Kedi gibi yaklaşıp sessizce "toygar" diyebildim.
"Otur ye açlıktan ölceksin" dedi o magara sesiyle. Kafamı olumlu alamda sallayıp karşısına oturdum. Kıtlıktan cıkmış gibi yiyodum ekmegımi. Çok acıkmıştım. Togyar da beni izliyodu gizli gizli. Yok canım gizli değil aşikar bana bakiyodu. Ve sinirliydi. Son lokmamı yuttuğumda dudaklarinı aralayıp öfkeyle
"Neden burdan gitmeyi bukadar çok istiyosun..? Dışarda ki insanlar çokmu iyi sanki hepsi bencil."
Bu adam delirdi heralde. Bana resmen bağırıyodu. Ve bagirdıkça yüz hatlari iyice belirginleşiyodu.
"Benim dişarda bi ailem var beni merak eden sevdiklerim var sen istemeyebilirsin ama ben gitmek istyorum" diyip sözlerimi sonlardırdıgımda gozlerim coktan dolmuştu bile. Elimdeki ekmeği birakıp aglamaya başladım. Daha fazla katlanamıcaktım. Burda ölüp gidemem.
Bı hışımla yanimdan kalkıp kendi yerine gitti. Gitmemi istemiyodu heralde. Ama niye istemesin ki. Burda tek kalmak işime gelir sen bile bana fazlasın demişti. Nooldu şimdi böyle. Belki de biraz burda gezinip kendim bulmalıyım çıkışı. Etraf buram buram küf kokuyodu. Dokunduğum her yer ıslak ve bocekliydi. Aşırı karanlıktı ama uzun süre burda olduğumdan gerek gözlerim alışmıştı. Tek bi delik bile yoktu görünürde. Sabah ekmek atan kişiyemi seslensem acaba. Toygar bunu denedimi önceden. Gidip sorsam sinirli şimdi. Bekleyip sormalıyım bunu.
Toygarın yanına gelip onu izlemeye başladım. Sırt üstü uzanmış gözlerini kapatmış bi kolunu başının altına yastık yapmıştı. Yüz hatları hem derin hemde sevimliydi. Kötü bi hayatı var burdan çıkarsam ilk iş onu da çıkarmak.
"Geçmişimi hatırlamaya çalışıyorum."
Toygarın sesiyle düşüncelerimden soyutlanıp onu dinledim.
Ilk düştüğümde bir hafta sadece oturmuş cıkış yolu aramıştım. Sonra bunun bana bi lutuf olduğunu düşünüp buraya alısmaya çalıştım. Her ne kadar gecmişimi bilmesemde insanların kötü olduğunu ve ışıklı ortamda duramadığımı biliyorum. Burda insan yok ve karanlık. Bi nevi bana hazırlanmış bi hayat gibi. Sadece rahat değil. O günden sonra burdan çıkmayı istemedim ve hergun gelen ekmekle yaşamaya çalışıp kendimi spora verdim.
Bi süre sessizlik oldu aramızda. O da sustu bende.
-Merak etmişsindir diye söyledim bunları. Başını şişirdiysem affet.
Bu sözler bu kaba adamdan mı çıkmıştı yani. "Yok yok iyi oldu" diye cevap verdim.
Haftalar geçmişti tahminimce. Toygara ve buraya istemeden de olsa alışmıştım. Ona dısarı hayatını anlatıp sevdirmeye çalışdım ama nafile. Her seferinde suratını asıp insanları sevmiyorum diye tersliyodu. Beraber spor yapıp ekmek yiyoduk. Gece uyurken yanima gelip ben uyuyana kadar yanimda duruyodu. Bi baba gibi abi gibi dost gibi sevgili gibi şeyy yani sevgili degilde. Neyse işte beni koruyodu ve gülümsüyodu. Bunlar bana yetiyodu. Ama ailemi çok özledim. Yatagımı banyomu elbiselerimi bi daha gorebilicekmiyim acaba. Ben uzanmış kendimle konuşurken toygar elinde ekmeğiyle geldi.
"Hadii ekmek geldi yiyip spor yapalım balkız"
"Tamam" tebessum edip yanına gittim karşılıklı ekmek yerken benim sporda ne kadar başarısız olduğumu anlatıyodu. Onu dinlemek cocukluğumda babamdan masal dinlemek gibi, ilk bisiklet binmeyi oğrendiğim zaman gibiydi. Heycanlı huzurlu devamıni istediğim bişeydi.
-Hahaha çok komiksin sen sanki çok iyi yapıyosun
-Üzülme balkız ben sana öğretirim merak etme
Ukala çocuk. Begenmiyo yaptıgım hareketleri. Kendi sanki çok iyi yapıyo. Ama dogru ya cidden harika yapıyo. Helalkee.
Ekmeğin yumuşak taraflarını yiyip sert tarafları toygara verdim. Ses cıkarmadan yedi. Hep oyle yapıyodu. Bana değer veriyodu ve bunu hissediyodum. Yerimden kalkıp yürüyüş yapmaya başladım. Yukardaki delikten bazı sesler geliyodu. Ekmek olamaz gelmişti az önce. Ee neydi bu sesler. Kocaman bi halat ve ucunda yazılı bi not ilişti gözüme.
Kızım ben baban. Sesim oraya gelmiyo. Bu halata bağla kendini çekelim seni.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞE KALKA AŞK..!
Teen FictionHafizasini kaybedip kuyuya düsen bi magara adamı. Işıktan korkup dısarı cikmayı istemeyen magara adamı Ona zamanla alışıp onu güneşe cıkaran bi kız. Ve magara adamının muhteşem aşkı... ############################### -Ne zamandır burdasın..? - Ne za...