Eve gelip kirlenen elbiselerimi kirli sepetine attım. Hala toygar odununa sinirliyim. Ben onun icin neler yapiyorum o bana ne diyo. Piss yaratik ne olcak.
Yatağıma geçip uyumaya çalıştım. Ama bu biraz zor oldu. Kafamdaki düşünceler buna pek fırsat vermedi. Böcek atan adam kimdi acaba..? Toygar neden bana kötü davrandı..? Suratı neden okadr güzeldi..? Dudakları pembe miydi koyu kirmızı mı..? Babam böyle pasta yapmayı nerden oğrendi..? Şaka şaka. Nerden toygara gitti konu hemen anlamadım. Bu saçma düşüncelerle savaşıp sonunda uyuyabildim.
Sabah gözlerimi günes ışıklarının odama vurmasıyla degıl görduğüm rüyanın etkisiyle açtım. Rüyamda toygarla evlenmiştik. Hatta çocuğumuz bile olmuştu. Ne mutluyduk be. Aman neyse sonuçta bu bi rüya. Ve ben o magara adamını bi daha düşünmicem. Bitti o benim için.
Kararlı bi şekilde yerimden kalkıp uzun zamandır giyemediğim okul kıyafetlerime yöneldim. Gömlegimi ve etegimi de giydikten sonra hazırdım. Merdivenlerden hızla inip zengin kahvaltısı diye adlandırdıgımız cabucak yapılan kavaltıdan yaptım. Ama farkimız zenginler ayaküstü portakal suyu içerken ben milli içecegimiz olan çayimdan iki yudum almıştım. Neyse olsun canim oda olacak bir gün.
Watsap grubundan kızlarla anlaşıp herzamanki yerimizde birbirimizi beklicektik. Buluşma yerimiz bizim evin arkasindaki büyük trafo binasinın önüydü. Yaklaştıgımda bizi bekleyen gizem ve leylayla karşılaştım. Ikiside telefonlarina gomülmüş olduklarindan yanlarına kadar gitmeme rağmeb beni farketmediler.
"Heyy ben geldim" diyerek el kol hareketleri yaptım. Beni gören yapısıklar üstüme atlayıp hasret giderdiklerini sanıyolar. Dıger kizlarda gelınce hep beraber okulun yolunu tuttuk. Okulumuz çok büyuk değildi. Ama her zaman temiz ve kalabalıktı.
Ilk ders ikinci ders hep toygari düsünmemle geçti. Kendime engel olamıyorum. Her saniye onu düsünüyorum. Kendime bi uğraş bulup onu unutmam lazım düşüncesiyle kantine indim. Kantinin caminda yazılı olan kağıt kafamda kocaman bi ampul oluşturdu. Yari zamanlı calışıcak eleman aranıyomuş. Pek tabi burda çalısıp toygari kafamdan atabilirim.
Kantine doğru yaklaşıp arife ablaya selam verdim.
"Eleman arıyomuşsunuz arife abla" soruyu yoneltip ağzinı aramaya çalıştim.
"Evet ece tek başıma yetisemiyorum biri lazım yanıma"
Işte bu beklediğim cevaptı. Ben çalısabilirim kabul ediyorum diyip kantinin içine dogru açılan kapıya koştum. Içeri girme hayalimle geldıgim kapida arife abla beni engelledi.
"Olmaz müdür kızar ogrenciler çalışamaz derslerin ne olcak..? " diyip beni dışarı atmaya calıştı. Mantıklıydı kadın ama benim derdim başkaydı.
"Tamam o zaman tenefüslerde gelirim yardima para felan da istemiyorum" olurmu diye sordum erife ablaya bakarak.
Uzun çabalarimdan sonra kabul ettirebildim. En azından tenefüste aklim baska seylerle meşgul olur kötümü.Sinıfa geçip kızların yanina oturdum. Kaderin yanına gidip başımı omzuna koydum. Hepsi bana "ne oldu" der gibi bakıyodu. Kantinde işe girdiğimi anlattım. Artık tenefuslerde ben yokum kızlar diye de ekledim.
Salih Hoca derse başladığında kizlar dersi dinlerken kader kagıda " sorun ne" yazip bana uzattı. Biliyodum onun ikna olmadığını. Kızlar calişmamin sebebini sorduklarında can skintısı diyip geçistirdim. Hepsi şuphesiz inandı ama kader tabiki de inanmadı. Yandım şimdi.
Uzattiği kağıda bisey yazmayıp "sonra" diye kulağına fısıldadım. Ikna olmuş olucakki kafasinı tahtaya cevirip dersi dinlemeye başladı. Tenefüste kantine kaçıp kadere çaktırmamam lazim.
Zil caldığında yerimden ok gibi fırladım dicektim ki kader kolumdan tutup kaçamazsın gel gidiyoruz diyip beni büyük ihtimalle kütüphaneye dogru surukledi. Önemli bisey konuşursak eğer kutüphane olurdu hemen yerimiz.
Masadan bi sandalye cekip oturdu ve bana da oturmamı işaret etti. Hadi anlat der gibi bakip beni izlemeye başladı. Derin bi nefes verip magarada olanları toygarı herseyi anlattım. Fazla detaya giremedim cünkü ders zili calmak uzereydi.
"Peki kantinde toygarı unutmak içinmi çalışıcaksın" diyen kadere evet diyerek olumlu anlamda kafamı salladım.
"Ece sen aşıkmı oldun o magara adamı dediğin adama yoksa..?"
"Nee..! Sacmalama kızım ya ne aşkı uctun sen heralde." Diyerek sahte bi kahkaha attım.
Tam konunun derinlerine inip bişeyler anlatıcaktı ki kurtarıcım zil çaldı. Kütüphaneden ayrılıp müdürün odasına doğru yöneldim. Rahatsız olduğumu bahane edip eve gitmek için izin aldım. Bu kafayla duramam daha burda.
Belki eve gidersem unuturum. Kızlara mesaj atıp evin yolunu tuttum. Ellerimi hırkamın cebine koyup düşünmeye toygarı başladim. Acaba napıyo şimdi. O güzel gözleri nereye bakıyo acaba. Beni düsünüyomudur ki benim onu düsündüğüm gibi.
Ben onu unutmak için gittigim yolda yol boyu onu düşundüm az önce. Bana kocaman bi alkış. Yok ya olcak gibi değil. Gidip bikez görsem özlemim geçer belki. Evet evet hizlanıp annemin arabasını ve yedek kıyafetkerimi de alıp yola koyuldum.
Yolda içim içime sığmıyodu. Ehliyetimin olmamasından bile korkmuyorum artık. Anlam veremediğim bi mutluluk var içimde. Cuma gününün verdiği mutluluk gibi bişeydi sanki. Toygarı görucem diye mi bu sevinç anlamadim ki. Bende büyük etki yaptı oyuzden onu bu görme isteğim. Bana yardımcı oldu. Zor zamanimda tek bırakmadı. Ona karsı minnet duygudu var içimde daha ötesi degil.
Kuyuya yaklaştığım da ayni duzeneği kurup ipi sarkıttım. Ve camura sürülen bir yolun daha sonuna gelip kendimi yerde buldum. Bu sırtımın cektiği ne burdan.
Düştügüm yerden doğrulup etrafıma bakındım. Toygar gozukmüyodu ama ekmekler aynı yerindeydi. Hiç bişey yemedimi yani. Bu adamın derdi ne ki..?
Onun genelde bulunduğu oyuk yere yöneldim. Gorduğum manzara müthişti. Her zamanki sogukkanlılığiyla ellerini başının altina yastik yapmış uyuyodu.
Yanına usulca yaklaşıp bağdaş kurarak oturdum. Hergün görülesi gorüldükçe öpülesi bi yüzü var bu adamın. Geçmişin de neler yaşadı acaba. Neden bukadar soguk davranıyo. Ben neden onu gormeden yapamıyorum.
Bi kere yüzüne dokunsam uyanırmı ki. Nefes aldığından şüphe ediyorum. Bi insan nasıl bukadar sessiz uyur. Ona mağara adamı demekten vazgeçmeliyim. Benden bile güzel uyuyo.
Elimi ona doğru uzatıp sakallarını okşamaya calıştım. Uyanırsa kıźmaz canım niye kızsın. Elimi yaklaştırmamla gözlerini açıp bana dik dik bakması bir oldu.
-Ne yapıyorsun başımda durmuş öyle
Ne yani başından beri uyanıkmıydı. Pis magara adamı. Kandırmış beni.
-Şeyy seni görmeye geldim. Diye geveledim.
-Ben sana gelme demedimmi.
-Toygar niye gelmemi istemiyosun niye bana kötü davranıyosun..?
-Balkız senin yerin burası değil. Şimdi bişey demiyorum ama bidaha gelme,tamammı..?
-Tamam değil ben seni görmeden duramiyorum elimde değilki.
Hay benim ağzıma sarzı bitmiş telefon düşseydi de demez olaydım. Toygar bakıslarına anlam veremedığim bi mutluluk takınmış bana odaklanırken benden bi açıklama bekliyo gibiydi. İyice bana sokulup yüzümü avuçlarının arasına aldı. Bu adam bana ne yapıyo böyle.
###################################
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞE KALKA AŞK..!
Teen FictionHafizasini kaybedip kuyuya düsen bi magara adamı. Işıktan korkup dısarı cikmayı istemeyen magara adamı Ona zamanla alışıp onu güneşe cıkaran bi kız. Ve magara adamının muhteşem aşkı... ############################### -Ne zamandır burdasın..? - Ne za...