John yanıma geldi ve kolumdan tutup beni tam kaldıracakken bir anda elini çekti. Önce eline ve sonra da endişeyle bana baktı. Ben de dâhil herkes John'a bakmaya başlamıştı, hiç kimse ne olduğuna anlam verememişti.
Franklin "Ne oldu John?" Diye sordu.
"Sana dokununca..."
John sessiz kalınca Franklin tekrar sordu. "John neyin var?"
"Bilmiyorum. Alan, kalk hadi toparlan, elini yüzünü yıka. Sonra da herkesi aşağıda bekliyorum."
Yerden kalkıp banyoya gittim. Yüzümü yıkadım ve aynada kendime baktım. Yüzüm bembeyazdı ve vücudumda yer yer kıvılcımlar çıkıyordu. Acaba John bunu fark ettiğinden dolayı mı öyle garip davranmıştı? Banyodan çıkıp odaya gittim. Üzerimi değiştirdim ve aşağı oturma odasına indim. Herkes oturmuş beni bekliyordu. Geçip Franklin'in yanına oturdum. John ayağa kalktı ve odada gidip gelmeye başladı.
"Bir planın var mı John?"
"Evet var ve seni kapsamıyor."
"Ne demek beni kapsamıyor? Ciddi değilsin değil mi?"
Durdu ve parmağıyla beni işaret ederek konuştu: "Biz koruyucuları bulmaya gideceğiz ve sen burada kalacaksın."
"Ama John-"
"İtiraz yok Alan. Seni istiyorlar ve onların ayağına kadar gitmene izin veremem. Orada seni koruyup koruyamayacağımdan emin değilim ama burada güvende olacağına eminim."
Ben evde kalmak istemiyordum, onlara yardım etmek istiyordum.
Son kez şansımı denemek için "Hayır size yardıma gele-" dememle John eline orta sehpaya sertçe vurdu ve herkes yerinden sıçradı.
"Bir kerede söz dinle Alan! Bir kere olsun dediğimi ikiletmeden yap." John'u hiç bu kadar sinirli görmemiştim.
"Yerlerini biliyor musun John?" Ellie sormak istediğim soruyu sormuştu.
"Evet ama tam olarak değil. Büyük Meydan'ın oradaki metro tünellerinde bir yerde. Gizli bir geçit var. Cellat telefonda yeri bildiğine eminim dedi. Diğer koruyucularla bir iblisi takip ederek öğrenmiştik."
Franklin: "Tüneller çok büyük, tam olarak yerini hatırlayabilecek misin?"
"Ayrılıp arayacağız. Otogar metrosunun yoluna bakacağız. Mason ve Claire, Ellie ve Franklin, ben de tek gideceğim."
Tek başına gitmesi iyi değildi ancak benim lafımı dinlemeyeceğine emindim. O yüzden sustum.
John ayağa kalktı: "Hadi gidelim. Daha fazla oyalanmayalım." dedi ve hepsi kalkıp kapıya yöneldiler. Kapıdan çıkmadan John'a seslendim: "Dikkatli olun John." Acı bir gülümsemeyle kapıyı kapatıp çıktı.
Tabi ki ben de peşlerinden gidecektim. Evde kalıp hiçbir şey yapmadan bekleyemezdim. Dan'i aramaya karar verdim. Saat gecenin üçüydü ve başka yardım alabileceğim kimse de yoktu. Uyuduğundan telefonu geç açtı.
Boğuk bir ses tonuyla telefonu açtı. "Alo"
"Dan, hemen hazırlanıp John'un evine gel."
"Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin?"
"Evet haklısın. Ufak bir aksiyon var ve yardımına ihtiyacım var. Bir yere gitmemiz gerekiyor, olanları sana yolda anlatırım."
"Off tamam." deyip telefonu kapattı.
Evin içinde bir o yana bir bu yana gidip geliyordum. Evde durmak beni çıldırtıyordu. Dışarı çıkıp beklemeye karar verdim. 20 dakika sonra Dan arabasıyla eve yanaştı. Hemen gidip öne geçtim ve arka koltukta Emma'yı gördüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/60460577-288-k641982.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Varisleri (Tamamlandı)
FantasyNormal bir hayatım vardı ya da ben öyle zannediyordum... Hayatım birden istemediğim ve en ufak bir biçimde bile hayal edemeyeceğim şekilde değişti... Evet Yıldırımın Varisi bendim ve bu fazlasıyla stresli bir durumdu. Üstelik dört element daha var...