GECENİN ETKİSİ

3.3K 56 20
                                    


MERHABA ARKADAŞLAR =) YENİ BÖLÜM KARŞINIZDA, UMARIM BEĞENİRSİNİZ. VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. İYİ OKUMALAR :))) 

NOT: FOTOĞRAFTAKİ ELBİSE BARDA ELENA'NIN GİYDİĞİ ELBİSEDİR.







Karşımdaki manzara pekte iç açıcı değildi. En azından benim açımdan kötüydü. Ama Edward'ın keyfi gayet yerindeydi.

Karşısında durup ona öldürücü bakışlarımı atmam onu rahatsız etmiş olacaktı ki, kızdan biraz uzaklaşıp toparlandı. Gözlerimi yanındaki çakma sarışına dikerken o bana bayık bayık bakıyordu. Elini uzatmış ''Memnun oldum'' dememi bekliyordu.

Umursamadan önümdeki sandalyeyi çekip oturdum. Megan bu durumdan rahatsız olcaktı ki usulca elini çekti.

''Ben artık kalkmalıyım, yoğun bir programım var bugün, sana verdiğim numaradan bana her zaman ulaşabilirsin'' deyip Edward'ın yanağına bir öpücük kondurup yanımızdan ayrıldı.

Bense bu durumu görmezden gelerek kahvaltı tabağıma bir şeyler koymaya başladım

Kız yanımızdan uzaklaşırken Edward öne doğru eğilip kahvaltı tabağını doldurmaya başladı. İkimizde susuyorduk, sadece çatal bıçak sesleri çıkıyordu. Fazlası değil. Eğer konuşursam kendime engel olamamaktan korkuyordum. Kafamı kaldırdığımda benim tabağıma bakıyordu.

''Sen peynir yemezsin'' dedi sessizliği o beni büyüleyen sesiyle bozmaya çalışıp. Hiçbir şey söylemeden portakal suyumdan bir yudum aldım

''Bak o kız sadece...'' daha fazla konuşmasına izin vermeden sözünü kestim.

Elimdeki çatal ve bıçağı sertçe masaya bırakarak gözlerimi gözlerine diktim.

''Ne o kız ne de sen, umurumda bile değilsiniz. Özel hayatın beni zerre alakadar etmiyor. Peynir konusuna gelince, peynir yemeyi severim''

Aslında sevmiyordum elbette. Annem her zorla yedirdiğinde peynirden öncekileri de lavaboya çıkarırdım. Hiçbir zaman cazip de gelmemişti. Sözümün eri olduğumu belli etmek istercesine önümdeki peynirden ufak bir dilim keserek ağzıma götürdüm. 

Resmen yutamıyordum, ağzımda biraz daha bekletecek olursam şuracıkta kusacaktım. Gözüme çarpan portakal suyunu dibine kadar içerek peynirin midem de yer etmesini sağladım.

Edward'a baktığımda yüzüne yayılan bir gülümseme oldu. Tanrım, ne kadar kusursuzdu. Yüzü o kadar olgundu ki, her duyguyu içinde bulunduruyordu. Hem sinsiliğin ırzına geçmişçesine katil, hem bir bebek kadar masum..  Hayatı hiç öğrenmemiş bir çocuk kadar temiz ve hayatın içine batan bir serseri gibi kirliydi bakışları..

Kafasını kaldırması ile göz göze geldik. 

''Kalkalım mı artık ?'' dedi beni kendine bağlayan sesi. Bir suçlu gibi çıkmıştı. cevap vermeden kalkıp asansöre yöneldim. Arkamda durup beni süzdüğüne yemin edebilirdim. Asansör gelince arkama bakmadan bindim. O da arkamdan binip düğmeye bastı.

Hareket ettikten 5 saniye sonra durdurma düğmesine basınca asansör durdu. İki elini de başımın hizasına koyup beni kendisi ile asansör duvarı arasına sıkıştırıp gözlerini gözlerime dikti.

''Benimle konuşmayacak mısın ?'' dedi küçük bir erkek çocuğu gibi çıkmıştı sesi 

''Konuşuyorum, sana öyle gelmiştir'' dedim kafamı eğerek ayakkabılarımı incelemeye koyuldum. iri eliyle çenemi tutup kaldırdı ve gözlerini gözlerime sabitledi.

Seksi BakıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin