"Arayalım mı?" diye sordu başımı kaldırıp. "Sana acıyorum, Özgür'ü sevmemeliydin. O hep gider. Hep çekip gider." Sustu. Ona yaptığı gibi, Eceme yaptığı gibi" dediğinde gözlerim kocaman oldu. Adam kendini topladı ve eski sert bakışlarını takınıp bana baktı." Özgür'ün cezasını senle kesicem. Ece'ye yaptıklarının aynısını sana yapıcam. Özgür acı çekicek. Sende hergün bir önceki günden daha beter, bir önceki günden daha ölü olucaksın. Sonra ruhun bedeninden çıkıcak ve geberip gidiceksin!" dedi ve başımı sertçe bırakıp telefonu kulağına tuttu.
"Özgür??? Nasılsın kardeşim..... Aaa ama niye bağırıyorsun.... Anka yanımda Özgür...... Niye sustun?...... Neden birşey yapim ki kıymetli yengeme" bana yaklaştı ve parmaklarını saçlarımda gezdirdi. "İnanmıyor musun? Tamam bekle de sesini duy." dedi ve ağzımdaki bezi çıkarttı. Konuşmadım. Konuşmam için sert bakışlar attı.
"Özgür?" diye fısıldadım. "Anka nerdesin söyle gelicem. Anka söyle" dediğinde gözlerim yeniden dolaya başladı ve göz yaşlarım daha fazla dayanamayıp beyas bayrak çıkarttı.
"Eğer bana birşey olursa" yutkundum. "Şunu bil ki seni seviyorum." dedim. Adam telefonu kulağımdan çekti ve kendi kulağına aldı.
"Aaa oyun o kadar çabuk bitemez" dedi alaycı bir tonda. Sonra ciddileşti. "Acı çekiceksin Özgür! Eceye yaptığın gibi! Acı çekiceksin! İkinizde! İkiniz geberip gidiceksiniz! Ama acı çekerek! Özgür sen vicdan azabından ölüxeksin! Kız ise ona yapacaklarımdan sonra delirecek ve sonra oda ölüp gidicek!....... Yo yo yo beni bulamazsın Özgür. En azından 1 hafta. Ama ben bu 1 haftada bu kıza neler neler yaparım. Geç kalıcaksın Özgür. Çok geç kalıcaksın!" dedi ve telefonu kapattı.
*******
Resmen zaman sayıyordum. Yaklasik 2 saat olmuştu. Bacaklarım titriyordu. O adam ise karşımda oturup bana rahatsız edici bakışlar atıyordu. Bağırmak istiyordum. Deli gibi bağırmak.
"Boşuna umutlanma seni bulamayacak" dedi sesindeki tehditle. Kızgın bakışlar yolladım. Bana yaklaştı ve elini yüzümde gezdirmeye başladı.
"Bence artık eğlenceye başlayalım" dediğinde hızlı bir şekilde olumsuzca başımı salladım. "Zaman kaybetmeyi sevmem" dedi ve oturduğum sandalyede durmamı sağlayan ipleri çözmeye başladı. Çözme işi bitince kolumdan tutup kaldırdı. Ayaklarımın uyuşukluğundan dolayı yere düştüm. Yeniden kaldırdı ve yürütmeye devam etti. Kapısı açık olan odaya geldiğimizde oranın bir yatak odası olduğunu anladığımda adamın boşluğundan yararlanıp arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Deponun çıkışına geldiğimde tüm gücümle ittim ve koşmaya devam ettim. Yola çıktığımda önce sağa ve sola baktım. Hiç araba yoktu. Sağ taraftan koşmaya devam ettim. Ellerim bağlı olduğundan yabuk yumuk ve normale göre daha yavaş koşuyordum.
"Kızım bak dur yoksa seni öldürüm!" diye bağırdığında daha hızlı koşmaya çalıştım. O odaya hayatta girmem. Ölürüm daha iyi. Kolumdan tutup kendine çekti ve çok sert bir tokat attı. Yere düştüğümde yüzüme küçük çakıl taşları battı ve ardından sıcak sıvı şakağımdan aşağıya inmeye başladı. Kolumdan tutup sertçe kaldırdı ve zorla yürütmeye başladı. Telefonu çaldığında durdu ve cebinden telefonu çıkarttı. Bende bu sırada çırpınmaya devam ediyordum. Yürümeye devam etti ve haliyle beni çekiştirmeye.
"Alo Özgür sevgilin kendi kafasını yardı?" sesini hopörlere verdi benim de ağzımı açtı. Ben açtığı anda bağırmaya başladım.
"Özgür? Özgür özür dilerim" dedim. Cevap vermedi. "Özgür nolur cevap ver affet beni. Sana yaptığım bütün kötü şeyker için. Özür dilerim. Lütfen konuş. Son bir kez de olsa sesini duymak istiyorum. Lütfen!" dedim. Ama yine cevap vermedi.
"Bencede son birkez sesini duysun. Çünkü bugünkü yaptığı kaçamak yüzünden cezasını bugün çekecek. Delirmeden önce son birkez sesini duysun."dedi poşkin pişkin sırıtarak. Ağlamaya başladım.
"Dokunma lan ona! " diye bağırdı. Ağlıyor muydu? Be-benim için mi? "Lütfen dokunma ona. Allah kahtetsin! Sakın ona elini sürme. İstediğini yaparım. Nolur Taner dokunma lütfen" dedi. Ağladığı belli oluyordu.Taner denilen adamın sırıtması genişledi. Depoya vardığımızda kapıyı açtı ve aynı idaya doğru sürüklemeye başladı beni.
"Hayır! İstemiyorum! Bırak beni! Hayır!" dedim bağırarak.
"Aaaaa!!!!" diye acıyla çığlık attı Özgür. Taner durdu.
"Bende sana böyle yapmıştım. Ama sen beni dinlemedin. Bende çığlık atmıştım. Ama sen....onunla birlikte oldun. Aynı acıyı çekiceksin" dedi ve yeniden sürüklemeye başladı beni. "Özgür özür dilerim" dedim yeniden. Cevao vermedi karşıdan sadece ağlama sesi geliyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ben...bu kadar değerli olduğumu bilmiyordum.
"Özgür ağlama lütfen. " dedim. Ama sonra ben ağlamaya başladım. "Bırak onu!" diye bağırdı Özgür tekrardan. Taner beni odaya sürikledi. "Bırak beni!" diye bağırdım yeniden. "Sevdiğine veda etme sırası sende!" dedi ve telefonu kapattı Taner. Elini kolumdan çekti ve bana doğru gelmeye başlad8. Bende geriye.
Özgür'den
Hepsi benim suçumdu. Eğer geçmişde o hatayı yapmasaydım o...o kurtulacaktı.
Telefon yüzüme kapanınca sinirle telefonu karşıya fırlattım. İlk kez bir kız için ağlıyordum. O kurtulmalıydı. Onun üzülmesini istemiyordum. Bana 'Özgür ağlama' dedi ama bunu derken kendi bile ağlıyordu. Kendini değil beni düşünüyordu. Beni seviyordu. Beni önemsiyordu. Ama ben....ben naptım? Sorunda bu hiç birşey yapamadım. Onu adam akıllı koruyamadım. Ona bunu yapmamalı. O buna dayanamaz. Ne kadar güçlü görükmeye çalışsa da o Anka'ydı. O gün orda ailesinin çığlıklarını duyan ama onlara yardım edemeyen küçük bir kızdı o. Savunmasız. Güçlü olup çevresindekilere güçlü olduğunu göstermek istiyordu. Ama onun tek yapabildiği şey; kulaklarını kapatıp ağlamaktı.
O bunları hak etmiyordu. Hiçbirini.
O yanlarından bağlanmış iki tokayla cimcime olan masum küçük bir kızdı hala.
Masum ama yalancı bir kız.
