Quanttum: Part 9

416 6 0
                                    

@QUANTTUM

iYine o kabusu gördüm, hava kızıl, güneş yok, yine üniversite okudugum şehirdeki evdeyim, yine arkamı dönüyorum, ancak bu sefer farklı birşey vardı, atakanın yüzünü görüyordum, size nasıl tarif edeyim, gözleri masmavi, siyah dişleri var, upuzun saçları var, bana baktı hiç unutmadığım 2 cümleyi söyledi, il hüvel, illa bin zitr, o masmavi gözlerini bana dikip bunları söyledi, konuşamıyordum, sadece o masmavi gözlerine o uzun saçlarına, kararmış dişlerine bakıyordum, babamın sesiyle uyandım, annem babam başımda bağrıyorlardı, kalktım, ne oluyor dedim, oğlum iki saattir arapça bişeyler söylüyorsun dediler, baba dedim yine aynı kabusu gördüm, biri bana 2 cümle söyledi dedim, bıçağın nerde dedi, arabada kalmış baba dedim, siz annenle oturun ben getiriyorum hemen oğlum dedi, asla yanından ayırma bir daha sakın dedi, annemle oturdum babamı bekliyorum, 10 dakka oldu babam halen aşagıda arabadan bir bıçak alıp gelemedi, anne dedim beraber gidip bakalım, ne olacaksa olsun artık, annem oğlum biraz daha bekle gelmezse polise haber veririz diyor, ne polisi manyakmısın dedim, alt tarafı aşağı ineceğiz diyorum, aslında bunun nedenini şöyle söyleyim size, artık onlarla karşılaşmak istiyordum, yani artık bu kabuslar bu korkular bitsin, karşıma çıksınlar, ve beni artık bıraksınlar istiyordum.

İndik aşağı babam arabanın direksiyonuna geçmiş oturuyoru, annem camı tıklattı, elinde sigara sadece oturuyor babam, anneme bakmıyor dahi, sonra anneme camın arkasından boynunu çevirip baktı, ağlamaya başladı koskoca adam, kapıları kilitlemiş ön koltukta sigara içip ağlıyor, annem aç şu kapıyı diyor, babam sadece ağlıyor, 5 dakika kadar öylece oturdu elinde sigara ağladı, sonra açtı kapıları, baba kurban oluyum niye ağlıyorsun dedim, artık bıktım dedim, oğlum dedi apartmanın kapısında yaşlı bir kadın beni durdurdu, su istedi dedi, ne suyu baba dedim, ağzı titriyordu anlatırken, ağlıyordu bir taraftan, bilmiyorum oğlum dedi, baba dedim saat 3 ü geçiyor bu saatte apartmanın kapısında kim niye su istesin dedim, babam bekle getiriyim demiş arkasını kadına dönmüş, kadın benim oğluma senin oğlun diye bağırmış babam arkasını döndüğünde kimse yokmuş, koşmuş arabaya, bıçagı eline almış kapıları kapatmış o korkuyla.

Eve çıktık sabaha kadar oturduk, sabaha karşı uyumuşum tekrardan uyandığımda öğlen olmuştu, rüya görmemiştim, üçümüz oturuyoruz babamın telefonu çaldı, arayan bizim üniversitenin olduğu şehirdeki ev sahibiydi, kapıyı çalıyormuş kimse açmıyormuş, ancak içerden ses geliyormuş, birden fazla ses var diyor adam telefonda babama, babam oğlum benim yanımda dedi arkadaşı ne yapıyor bilmiyorum dedi, ev sahibi çilingir çağırıyorum o halde dedi, hala birçok eşyam o evdeydi, babama ben artık o şehirde okumak istemiyorum, tekrar sınava gireyim yahut başka bir yere geçiş yapayım dedim, olur oğlum dedi sağolsun karşı çıkmadı hiç, babamla gidip eşyalarımı alacaktım, bindik lada samaraya vardık, eve geldik, kimse yok, anahtarım kapıyı açmadı değiştirmiş kiliti ya atakan ya ev sahibi, babam ev sahibini aradı, adam zaten biz görüşmek istiyormuş, geldi bilen bilir asya çay bahçesi var, şehir hakkında da ipucu vermiş olayım, orada buluştuk, adam bayağı tırsmış ve şaşkın bir ifadeyle geldi hiç oturmadı, oğlum dedi o evde siz neler yaptınız dedi, ben birşey yapmadım amca dedim, arkadaşımı bulduklarında gülüp kendi kendine konuşuyormuş, ev sahibi ile çilingiri karşısında görünce sövmeye hakaretler etmeye başlamış, ev sahibi polis çağırmış, akli dengesinin yerinde olup olmadığını anlamak için müşaade altına almışlar atakan'ı, ev sahibi anahtarı değiştirmiş, eşyalarını alıp gidebilirsin dedi, baba dedim eşyaları toplayıp gitmeden önce atakan'ı görmek istiyorum, emin misin dedi, evet dedim, gittik tutulduğu yere...

QuanttumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin