hoca devamlı içinden birşeyler okuyor ben kenardaki minderde oturmuş başım eğik düsüncelere dalıyorum, yatsı vaktine kadar bu böyle devam etti, yatma vakti gelince hoca odanın birini bana gösterdi, zaten kücük sayılacak bir ev vardı girişte oturulan salon gibi yer, 2 tane bundan farklı oda vardı, biri hocanın odası idi, diğeri misafirler içindi zannedersem çünkü ben orda kaldım, hoca gelinini işaret ederek arapça birşey söyledi, gelin tepki vermedi, verdiyse dahi ben anlamadım, hoca bana döndü senin kapına *** yı koyacağım, evin içine şerli varlıklar giremez, lakin pencereden seni çağıran biri olursa sakın o tarafa dönme dedi, tamam dedim, yatacağım odaya gittim, *** kapıda bekliyordu, ayaklarına baktıkça ürperiyordum, evin tavanı hasırdandı tavana gözlerimi diktim, camdan bir gölge geçti gibi oldu, başımı hemen o yöne çevirdim, kimse yoktu, kaldığım odanın penceresi dağ tarafına bakıyordu, zaten çok ev olmayan bu yerde, kapkaranlıktı dışarısı, tekrar tavana bakarken pencereden birinin bana baktığını gördüm, kesinlikle emindim bu sefer, boynumu çevirmemle şok oldum, dünya üzerinde görmediğim kadar güzel bir kadın bana bakıyorudu, büyülenmiştim sanki, gel diyordu parmağıyla işaret ediyordu, ayağa kalktım, pencereye yöneldim, pencereyi açıyorken, o arkamdaki gelin birden önüme geçerek, o güzel kıza il şerrin ifrütün *** dedi böyle yılan gibi tıslayarak söylüyor, o güzel kız rüyalarımda gördüğüm pis uzun yağlı saçlı siyah dişli şeylerden biri olmuştu sanki bir anda, öyle bir irkildim ki, bir çığlık attım hoca koşarak geldi, ne oldu oğlum dedi, konuşamadım kekeledim, su getirdi hoca, anlattım penceremde çok güzel bir kadının belirdiğini sonradan, *** ın beni kurtardığını söyledim, hoca birşeyler okudu pencerenin yanına gitti
hoca pencerenin önüne gitmişti, birşeyler orda dolanıyor, sesler geliyor, gülüşmeler geliyor, ben evde ve üniversitede oldugum zamanlarda her zaman onların yanımda olduklarını bilmek korkunç birşeydi, kendi kendine düşündüm bunlar hep yanımdamıydı diye, gözlerimden yaşlar aktı, bir rüzgar uğulduyordu sanki, gırtlaktan gelen arapça olduğunu tahmin ettiğim bir lehçeyle sesler bağırışmalar, nefret uyandıran bir ses geliyordu, hoca gözlerini pencereye dikti gözlerini kapattı birşeyler okuyor, bu sefer sesli, bağırıyor, dışardan hocaya gülüyorlar, hoca bağıra bağıra okuyor, dışardan daha sesli gülüyorlar, ama bu gülme normal bir gülme değil, nefretle dolu korkunç bir gülme, şiddetli bir rüzgar var dışarda, sesler seslere karışıyor, hoca okumaya devam ediyor, arkamı dönüyorum, hocanın gelini yok, hocam diyorum bağırıyorum beni duymuyor sadece pencereye bakarak okuyor, o okudukça dışardan gelen gülüşmeler artıyor, gelini arıyor gözlerim, odamın kapısından bakıyorum, dış kapının açık olduğunu görüyorum, kapıdan bana bakıyorlardı.
kapıdan bana baktıklarını görüyordum, hoca sadece sesli bağıra bağıra okuyordu pencerenin önünde ayakta, bana bakanların en önünde gelin duruyordu, kapıdan içeri giremiyor beni çağırıyorlardı, o kadar cezbedici bir sesleri vardı ki, kapıdan onlara bakıyordum, gelin bana bakıyordu arkasındakiler bana bakıyordu hiç kımıldamıyor sadece çağırıyorlardı, gel diyorlardı, dağlara gidelim diyorlardı, sadece gözlerini görebiliyordum gözlerinin konumundan boylarını anlayabiliyordum, gidiyordum onların yanına, beni arkaüreceklerdi, kendimi teslim ediyordum, hocanın okuduklarını duymuyordum, sadece onlara gitmek onların olmak istiyordum, ilerliyordum çıkış kapısına, hocanın sesiyle irkildim dur dedi, hakim olamıyordum kendime gitmeliydim, hoca geldi önüme geçti kapıya doğru okudu okuyor bir taraftan nefesini kapıya veriyordu, kapıdan bir çığlık yükseldi gözler kayboldu hoca kapıyı kapattı bitkin düşmüştü, biraz kendine geldikten sonra, gelin neden onların arasında dedim, onu sana koruyucu tayin ettim dedi, onları uzaklaştırmak için kendini feda etti oğlum dedi, koskoca adam ağlıyordu gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akıyordu, onu aldılar dedi, ben sadece korkulu gözlerle bu yaşlı adama bakıyorum, sadece ikimiz kaldık ve sabaha saatler vardı, hocanın elinde kolyem gözüme çarptı bunu istiyorlar dedi, neden dedim, seni almak için dedi, evi mühürledim oğlum dedi, lakin sabah olana kadar dışarı çıkamayız artık bana da düşmanlar dedi, sonra kapı çaldı, hoca kimsin diye seslendi, gelen ses babama aitti
hoca bana baktı, sonra kapıya yöneldi kapının dibine gelince durdu, arapça birşey söyledi, dışardan ses gelmedi, hoca bağırarak bir kez daha söyledi, yine ses gelmedi, sonra *** senmisin dedi babamın adını söyleyerek, benim hocam dedi, kapıyı açtı hoca dışarda gerçekten babam duruyordu, hoca gir içeri dedi, bir taraftan babamın ayaklarına bakıyor ve eve girebilecek mi onu kontrol ediyor, ayakları normaldi ve eve girmişti, gerçekten babamdı, telaşlıydı, oğlum dedi sarıldı, ne oldu baba dedim, iyisin değil mi oğlum dedi, iyiyim baba gecenin bu saatinde ne yapıyorsun burda dedim, bizim evin yakınında depomuz vardı orda yangın çıkmış, kullanmıyorduk depoyu, yıllardır öyle duran depo cayır cayır yanmış, babamda benim odamın yanmasından sonra depo da yanınca korkmuş ben iyimiyim diye bakmaya gelmiş, bu olaylarla alakası var diye düsünmüş, benim yanımda hiçbirşey yok sadece gömlek ve pantolonla gelmiştim hocanın evine, öyle duruyorum hoca evinde, cep telefonu cekmiyor, hocanın ev telefonu dahi yok, tv yok, adam elektrigi sadece ışık icin kullanıyor, sadece oturup devamlı okuyan biriydi zaten, devamlı düsüncelere dalıyor gibiydi, baba dedim annem nerde ne yapıyor, oğlum dedi seni buraya getirince anneni de dedengile arkaürdüm, yalnız kalmasın diye dedi, cok iyi yapmışsın baba dedim, evde annemin yalnız olmasını düsünemiyordum bile, baba dedim dışarda tuhaf birşey gördün mü, hayır oğlum dedi sadece yolda gelirken önüme bir keçi çıktı köyün girişinde birden durdum indim baktı keçi yoktu bende yaban keçisidir diye tekrar binip geldim dedi, o gece babamda hocanın evinde kaldı sabaha kadar uyumadan oturduk...