Quanttum: Part 18

313 6 0
                                    

Anlattıkları beni çok etkilemişti korkuyordum ancak bu korkuyla beraber biraz rahatlama ve şaşkınlık gelmişti, aslında bu duyguyu şöyle anlatayım, tıpkı sınıfta yaramazlık yapınca hocam onlar da yaptı diyen cocuk durumundaydım, cünkü bunları tek ben yaşamamıştım aksine akif benden farklı olarak kendi suretini görmüştü ki bu benim gördüklerimden cok daha korkunc geliyordu bana, ben en azından onları farklı şekillerde gördüm, düsünmesi bile ürkütüyordu, akifin dudaklarından kelimeler döküldükce şaşkınlığım arttı, sabaha kadar gülüşmeler duymuş pencereyi tıklatmışlar, sadece yere bakmış bu şekilde saatler gecirmiş, bunu anlamak zordur, o anda titreyip yere bakmaktan baska birsey yapamıyor, dısarı cıkamıyor zira dısardan cama vuruyorlar kacacak yer yok bunları duyunca o an aklıma atakan'ın akif'e de birşeyler yapabilecegi fikri geldi, dedim ki yatak odanı görebilir miyim, gittik beraber yatak odasına, parkelere baktım hicbirsey yok, pencere kenarlarında da birşey yok, lakin dolabının arkasında kalan duvarın gözükmeyen kısmının en altında bir delik var elimi soktum, bir kabuk ve icinde benim üniversite okudugum sehirdeki evimden cıkan seylerin aynısı, akifle babam şaşkınlık içinde bana bakıyordu.

salona gidip oturduk, babam ve akif'e aynı şeyi benim üniversite okuduğum şehirdeki yatak odamda da bulduğumu söyledim, anlamını bilmiyorduk ancak iyi birşey olmadığı aşikardı, peki atakan neden bunu bize yapıyordu, akif onu evden kovduktan sonra hiç eve girmemişti, bunu ne zaman oraya koymuştu, demek ki, akife de iyi davranıyor ancak arkasından iş çeviriyordu, yani onu evden kovmadan oraya koymuştu, atakan'ın bana olanların en büyük suclusu oldugunu düsünüyordum ki bu düsüncemde haklıydım, belki onların cocuklarını öldüren bile ben degildim, benim üzerime sucu atan da atakan olabilirdi, bu düsünceleri sakin bir zamanda düsünmek icin kafamdan kovup sadede geldim, akif'e atakan'ın nelerden bahsettigini sordum, bir kitaptan bahsetmiş akif'e, tahminime göre bana verdiği kitaptı bu, kitabı bulması gerektiginden, isterse akif'in de onlara katılabileceginden bahsetmiş, benim kötülük yaptıgımı, kendisine ihanet ettigimi söylemiş, bunlar akif'in dudaklarından döküldükçe şaşkınlığım artıyordu, zira ben ona bilerek ve isteyerek hiçbir zaman kötülük yapmamıştım, nereye gidebileceği hakkında hiçbir fikrin var mı dedim, akif bilmiyordu nerede olduğunu, ancak onu bulmadan bunlardan kurtulmam imkansız gibi birşeydi, akif'e boynumdaki hocanın verdigini cıkarıp verdim, en azından sana yaklaşamazlar dedim, çay için teşekkür edip babamla beraber cıktık atakan'ı aramaya.

çıktık akif'in evinden kapıda durduk babamla birbirimize bakıyoruz, nereye giderdi, bir müddet öncesine kadar ilişkim çok iyiydi yediğim içtigim ayrı gitmezdi ancak, son zamanlarda sadece odasında takılan bir adamdı, benden başka görüştügü tek kişi akifti o da bilmiyordu yerini, ancak gidebileceği bir yer daha vardı, *** bilardo salonu var bilen bilir, arada gidip bilardo oynardık, belki evden ayrıldıktan sonra gitmiştir ümidiyle babamla bilardo salonuna gittik, memduh abi vardı oranın sahibi, selamlaştık falan, atakan yok mu dedi bana, tam üstüne bastın abi dedim ben de onu arıyorum hiç geldi mi, yok koçum dedi en sonra senle gelmişti dedi, birazcık olan ümidim de silinmişti koskoca şehirde nasıl bulacaktım atakan'ı, bişey için demesine teşekkür ile karşılık vererek çıktık mekandan, çaresizce eve dönecektik artık, babamın telefonu çaldı, arayan annem, atakan bizde *** ile görüşmesi gerekiyormuş dedi, babam tamam hemen yola çıkıyoruz dedi kapattı telefonu, onu kaçırmamalıydık balığı ürkütmemeliydik, o an korkuyla dolu bir şaşkınlık aldı başını yürüdü, bu evreyi atlatınca hemen eve doğru yardırıyoruz babamla, birbirine yakın sayılabilir şehirler ancak arada yine de kaç saatlik mesafe var, aklımda tilkiler dolaşıyor, bu düsünceler arasında kurtulus yolumu kacırmamak icin cırpınıyorum babamla ve nihayet eve vardık merdivenleri koşarak çıktım kapıyı açtım.

eve girdim, annemle atakan oturmuşlar, annem çay getirmiş içiyorlar, atakan son derece efendi biri gibi oturmuş, iyi aile çocuğu edalarında çayını yudumluyor, ben ayakta böyle mal gibi buna bakıyorum, oturdum, buraya niye geldin dedim, sende bir emanetim vardı dedi, almadım hiç ordan dedim en son senin odandaydı dedim, ayağa kalktı, tamam öyleyse dedi nefret dolu bir bakış attı bana ve kapıya yöneldi, tuttum omzundan nereye gidiyorsun birader dedim, aradığım burda değilse başka yerlerde arayacağım dedi, önce dedim bana hesap vereceksin, herşeyi baştan anlatacaksın, annemle babam endişeli gözlerle bizi izliyorlar, tamam dedi, tekrar oturdu yerine, özel konuşabilirmiyiz dedi, gel dedim, mutfak tarafına geçtik, ilk sorumu sordum ve yatağımın altından çıkan neydi dedim, aynısından akif'in evinde de buldum bize neden bunu yaptın dedim, gözlerime baktı dik dik ve bana ihanet ettiniz dedi sadece, neyin ihaneti birader dedim, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken bu yaptıkların nedir senin dedim, sen bu işlere bu illetlere nereden bulaştın sen böyle biri değildin dedim, duymuyordu sanki beni, sadece kendi anlatacaklarını düsünüyor gibiydi, o kitabı ve kolyeyi nerden aldığını anlatmaya başladı...

QuanttumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin