sabaha karşı uyuyakalmışım, hiç rüya görmedim ilk defa iyi bir uyku çektim, uyandığımda babam başucumda oturuyor hoca ortalıkta yok, babama baktım güldü, iyi uyudun oğlum dedi, cok iyi uyudum dedim, babam hiç uyumamış, hoca da hiç uyumamış, hoca dışardan bize seslendi gittik, hocanın koyunlarının hepsi telef olmuş, yardım edin şunları gömelim dedi, hocam dedim durup duruken niye telef oldu bu koyunlar, boşver oğlum hastalanmışlardır dedi, bu sırada gözüm koyun ağılına takıldı, ağılın duvarlarında tırnak izleri vardı, bildiğiniz tırnakla her yeri birileri boydan boya çizmiş, hocam dedim bu izler nedir, yüzüme baktı, seni alamayınca hırslarından yapmışlar oğlum dedi, babamın kulağına eğildim, hocanın telef olan koyunlarının parasını nasıl ödeyeceğimizi sordum, hoca bunu duymu, bana baktı, bu senin suçun değil oğlum dedi, artık burda durma dedi, gelininin arkaürülmesinden çok etkilendiği belliydi, belki söylemiyordu üzmemek için ama bunda benim payımın olduğunu biliyor belki de onun başına gelenlerden beni sorumlu tutuyordu, burası güvenli değil dedi, kolyeyi bana verdi, artık kendi evinize gidin dedi, koyunları gömdük hocayla vedalaştık arabaya bindik, arkamı döndüm hocaya bakıyorum, hoca bana bakıyor, ordan uzaklaştık, dedemlerin evine gittik babamla köye annem de ordaydı, sanki gizli gizli iş yapıyoruz gibi hemen girdik dedemin evine, pek memnun olmadı dedemle babannem beni görünce, sadece annem sarıldı, onlar hoşgeldin demekle yetindi
sofraya oturduk, kimseden çıt çıkmıyor sadece yemek yiyoruz, yemekten sonra da dedemden pek ses çıkmıyor, sanki benim orda olmamı istemiyor gibi, yatsı vaktinden sonra üst kata çıktık, annem babam ben, oturuyoruz üçümüz üst katta, annem hocadan alıp ona verdiğim kağıdı deriyle kaplatıp zincir takmış al oğlum tak bunu dedi, aldım taktım, atakanın verdiği kolye ise elimde duruyor, annemin dizine yattım, babam karşımda oturuyor, herkes kafasından birşeyler düşünüyor, bu huzurla uyuyakalmışım, uyandım, üzerimde bir ağırlık var, yine üniversitedeki evimizdeyim direk kalkıp pencereye koştum, hava kırmızıya çalan bir kızıllıkta, dışarda heryer alev alev yanıyor, sokaklarda hiç insan yok, arkamı dönüyorum, atakan bana bakıyor, ancak bu sefer benden çekiniyor gibi, boynumdaki hocanın verdiği şeye bakıp, eliyle çıkarmamı işaret ediyor, hayır diyorum, arapça bana kızıyor bağırıyor anlamıyorum sadece anladığım hocanın verdiği şeyi çıkarıp onunla gitmemi istediği, kapıdan bana bakıyorlar gel diyorlar, boynumdakini çıkar gel bize katıl diyorlar, o kadar cezbedici ki, çıkarıyorum, onlara doğru gidiyorum, babamın sesiyle irkildim, uyurken boynumdakini çıkarmaya çalışıyormuşum, arapça yine kendi kendime bağırarak konuşuyormuşum, ter içindeydim yine, babama şunu söyledim, defalardır kendimi üniversitedeki evimde kendi odamda görüyorum baba dedim, o odayla alakalı olabilir bu yaşadıklarımız dedim, üniversite okuduğum şehre gidip odayı iyice inceleyecektim, çünkü hep aynı kabus hep aynı odadayım, tekrar uykuya daldım rüya görmeden uyandım, babamla yola çıktık
vardık şehre, babam ev sahibini aradı anahtarı istemek için, adamla buluştuk, hayırdır eşyalarınızı toplamıştınız dedi, birkaç şeyi unutmuşum dedim, adam pek yemedi ancak mecburen verdi anahtarı, birkaç saate getirriz dedik, eve vardık, kapıyı açtık, ilk gözüme çarpan atakan'ın odası olmuştu, kapısını açtım, bomboştu, toplayıp arkaürmüştü eşyalarını, biraz ürperdim herşeyin başladıgı yer orasıydı çünkü, kendi odama rüyalarımı gördügüm yere gittim, burası da bomboştu, dışarı baktım, rüyalarımdaki sokaklar, ancak bu sefer insanlar dolaşıyor, gökyüzü mavi, rüyalarımı hatırlamaya çalışıyorum, tam olarak nasıl başladığını, yataktan kalkıyordum, dışarı bakıyordum, ilk pencerenin önünü inceliyordum, hiçbirşey yoktu, odanın kapısının altını inceledim orada da birşey yoktu, son olarak yatak koyduğum yerin altındaki parkelere baktım, parkelerden birinde ufak bir delik vardı, elimi soktum, elime bir kabuk geldi, içinde ölü bir kurt vardı, birazcık toprak, birde kücük kagıda arapça harflerle birşeyler yazılmıştı, o an beynime dank etti, bu şerefsiz onları bana bulaştırmak istemişti, niye böyle birşey yapıyordu peki, her zaman yüzüme gülen adam bunu niye yapmıştı, hemen babama dedim, atakan'ı bulalım diye, ilk hastanaye gittik, doktor taburcu olalı çok olduğunu söyledi, ailesini aradık, ailesine üniversite okuduğumuz şehirde çalıştığını, herşeyin yolunda olduğunu söylemiş, aklıma bir kişi geldi o anda, atakan'ın benden başka çok takıldığı bir çocuk vardı, akif diye, onun evine gittik babamla
akif'in evinin önüne geldik babamla, akifin evi bizim üniversite okurken kaldığımız eve uzaktı, şöyle düşünün şehrin bir ucu bizim ev diğer ucu olmasa da diğer ucuna yakın yerde akif'in evi var, 3 katlı bir apartman, bayağı salaş bir bina, daha önce 2 kere gitmiştim, benim fazla samimiyetim yoktu ancak atakan'ın benden başka takıldığını bildiğim tek kişi bu çocuktu, geldik kapısının önüne çaldık kapısını, açan akifti, beni görünce gözleri büyüdü, telaşlandığını ve korktuğunu hissettim, kekeleyerek hoşgeldiniz kardeş buyrun içeri dedi, hoşbulduk bilader fazla kalmayacağız içeri de girmeyelim sadece atakan nerde dedim, bir müddet sustu, sonra gözlerini bana dikerek, sana anlatacaklarm var lütfen içeri geçin ayaküstü konuşulacak şeyler değil dedi, içeri girdik babamla, bir taraftan akif bize kusura bakmayın ev dağnık falan diyordu, o an sadece atakan hakkındaki şeyleri öğrenip bir an önce bu sorunu çözmek vardı aklımda, akif içeri hiç geçmeden direk mutfağa gitti, çay koyuyordu tahminime göre, gerek yoktu diye içeriden bağırmamıza rağmen, ısrar etti, çayı ocağa koyup geldi oturdu karşımıza, atakan evden eşyaları getirip bir müddet akifin yanında kalmış, bu kaldığı müddet boyunca, benle ilgili, uğraştığı şeylerle ilgili birçok şey anlatış akif'e, akif onun aklını kaçırdığını düşünmüş, atakan dışarı çıktığı bir gün akif atakan'ın bütün eşyalarını kapının önüne koyup içerden perdenin arkasına sinip izlemeye koyulmuş, atakan gelmiş, dışardan akifi görmesi imkansız olduğu halde bunun olduğu tarafa bakıp bir müddet gözlerini dikmiş ve biliyorum akif demiş sonra anlamadığı birşeyler söyleyip eşyalarını alıp gitmiş asıl olaylar bunu dışarı attıktan sonra başlamış, akif bunları anlatırken gözleri dolu dolu oldu, o sırada ocaktaki çayı almaya gitti, getirdi ince belli bardaklara çaylarımızı koydu, çaylarımızı yudumlarken ilk olarak kendi yaşadığı şeyleri sonra atakan'ın benim hakkımda söylediklerini anlatmaya başladı
atakan'ı kovduğunun gecesinde yatmaya yatağa gitmiş, pencereden biri tıklatmış, dönmüş bakmış kimse yok, pek bu tür şeylere kafa yormadığı için üstünde durmadan tekrar uyumaya koyulmuş, ancak kısa süre sonra tekrar pencere tıklatılmış, gitmiş pencerenin önüne açmış camı kimse yok camı kapatmış, banyoya elini yüzünü yıkamaya gtmiş, aynaya bakarken alnında birşey görmüş bunun birkaç saniyelik birşey olduğunu söylüyor, arapça birşey yazıyormuş kül gibi siyah birşeyden, gözünü kapatıp actıgında hicbirsey yazmıyor, titriyormuş banyoda olduğu yerde kendini odaya zor atmış, girdiğimde pencere açıktı diyor, kendim açık bırakmadığıma da eminim diyor, o gece sabaha kadar oturmuş, sigara içmiş, o gün staj yaptıgı yere gitmiş akşama kadar o gece olanları düşünmüş akşam mecburen geri eve gelmiş, kapıyı açmış, koltuğunda biri oturuyor, gözlerimi kapatıp açtım diyor yine gitmedi diyor, koltukta oturan kişi yüzünü buna dönmüş, kendisini görmüş o anın korkunçluğunu tarif edemem diyor, bir süre kendine bakmış ancak gördüğü suretinin gözleri alev gibi ayakları tersmiş saniyelik diyor öyle iğrenç birşey ki diyor saniyelik ama cok uzun geliyor diyor, çıglık atmış komşular filan gelmiş, halüsinasyon gördün falan demişler rahatlatmaya calısmıslar da adam rahatlarmı bu durumda, komşuları bir müddet yanında durduktan sonra gece yarısı herkes evine gitmiş, ancak boş ögüt vermişler akif'e, onun o anda ihtiyacı olan sabaha kadar yanında olacagı birileri, ancak komşuları gittikten sonra tekrar başlamışlar