Yaşım ilerledikçe anlayabiliyordum herşeyi. Baş dönmeleri, şiddetli ağrılar ve vücudumda olan morluklara anlam vermeye çalışıyorum. Vücudumu tanımaya çalışıyorum, tıpkı bir yabancı gibi. Bir çocuk-un en büyük hayaliydi belki balonlarla gökyüzüne uçmak.. uçmak ve kayıp-olmak. Belki de benim gibi beyninde yaşatmak.
Rengarenk hayallerim vardı benim,
Rengarenk balonlarım gibi..
Elimde patladı rengarenk balonlarım,
Tıpkı rengarenk hayallerim gibi..Hayallerimi kayıp-ediyordum birer birer.. Yıkık bi harabenin altında kalmış yeni filizlenmiş bi fidan gibi hissediyordum kendimi. "Yapayalnız bi çare". Hissettirmiyordum belki kimseye ama acı-yordu içim; yanıyordu, kanıyordu.. Her geçen gün biraz daha azalıyordu Umut-um sebepsiz bekle-yişim. Gün boyu süren kaosun yarattığı gürültüden peyda olmuş sessizliğe, adımlarım ağır ağır tecavüz etmekteydi. Karanlık usul usul yerleşmekteydi kaldırımlara; sessizce.. Vücudumda ki sebepsiz ağrıları hiç umursamadan, bir sağa bir sola savuruyordum ayaklarımı, hayallerimi. Varış yeri olmayan bi A noktasıydım belki. Bağırdım lakin ses çıkmadı, sustum. Ve bu sessizliğinde acısını kaldırımlardan çıkardım. Her seferinden daha güçlü daha sert adımlarla ilerledim kaldırımda, acılarımla.. Umut belki gelecek sayfadadır diye bırakmaya kıyamadım masalın sonunu duyarak devam ettim okumaya.
Hastaneden içeri adımımı attığımda eksilen arkadaşlarımın yerinde farklı "Çocuk"-lar vardı; farklı acılar, farklı masallar.. Ama aynı bekleyiş, saf ve temiz. Arıyorum, kimse yok. İsimlerini daha dün öğrendiğim dostlarımın acılarıyla yıkılıyorum. Dün elllerinden tuttuğum kişinin bundan sonra yüzünü bile göremeyeceğim bi ebediyete gittiğini duyuyorum. Ve devam ediyor aylarca.. yıllarca.. Eksiliyoruz birer birer, kendimizi bi karanlık-a gömüp kayıp-oluyoruz. Sonra yine güneş-in doğduğunu söylüyorlar taki bi sonra ki gece-ye kadar. Ve gece yalnız bir sonraki güneş-e kadar susar. İşte hayat böyle geçer gider. Ve "sen" kalırsın! Sonra içinden bi parça eksilir gecelerce dolduramazsın, susarsın. Aslında yapmak istediğin binlerce şey vardır belki ama -yorgunsun- yapamazsın. Cesaret edemezsin; nedenin kalmamıştır "savaşmak için".
Dün gece bir rüya gördüm saatlerce kendime gelemedim. Soğuk kaldırımların üzerinde çıplak ayaklarımla hiç utanmadan insanların arasında koşturuyordum. Hiç kimse benimle ilgilenmiyor, bakmıyordu bile. İçten içe seviniyorum, kahkahalar atıyorum. Kimse dönüp bakmıyor, yadırgamıyor. "Özgürdüm, özgürdük" . Ve uyandım bi rüya olduğunun farkındaydım hemen ayağa kalktım ve aynanın karşına geçtim. Yüzümde yastığın izleri vardı, çizgi çizgi. Bacaklarımda ki morluklar bugün biraz daha azalmış, 3 kilo daha vermiştim. Annemin yanına kadar yürüdüm her sabah olduğu gibi ellerimden öpüp yanağına koydu. Ve gözlerimin içine bakarak gülümsemeye başladı. "-Nasıl bi sevgiydi bu? ". Sadece annem kalmıştı onuda sabah ve akşam görebiliyordum. Yavaş yavaş beni sevdiğini söyleyen insanların terkedişleriyle yüzleşiyordum, acı.. Asıl -acı olan neydi biliyor musun? Dayanmak, dayanabilmekti. "Hayata ve insanlara katlanabilmek." En yakınlarına en uzak kalarak yaşamak. Buna yaşamakta denirse! (?) Asıl acı olan neymiş biliyor musun? "Gerçeklerle yüzleşmek". Yolun sonunda hissediyordum bilmeden,susarak. Yaşanacak çok şey varmış oysaki. Belki de bu bi başalangıçtı, benim -biz'im için.. Kendinden yorulur mu insan; yaşadıklarından, beklentilerinden? Bazen canın öyle yanar ki anlatmak istersin sadece, hissettiklerini anlatmak istersin ama anlatamazsın en kötüsü de bu zaten. AN-LA-TA-MAZ-SIN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ÇOCUK
Randomİçinde ayrı ayrı -kayıp 'lar veren bir çocuğun yaşamla olan mucizevi bir hayat öyküsü. Yarım kalan hayaller, yarım kalan -umut'lar ve yarım kalan -Masallar..